Ülkenin bugüne dek birçok sıkıntılı süreç yaşadığını ancak hiçbir zaman devlet ve millet olarak bugünkü kadar kutuplaşmadığını belirten Dr. İrgil, bu kutuplaşmanın ülkeyi büyük bir tehlikeye sürüklediğini dile getirdi. Türkiye’nin dünyada yalnızlaşmasının yanında, terör ve bölücü terör karşısında bile toplumun kutuplaşma ile konumlandığına dikkat çeken Dr. İrgil “12 Eylül öncesinde bile böyle kanlı ve devamlı şehit vermemiştik” dedi.
YIKICI VE BÖLÜCÜ İKLİM ARTIYOR
Dr. İrgil’in değerlendirmesinden satır başları şöyle:
“Asıl tehlike; insanların duyarsızlaşması ve kutuplaşma ile kendi mevzilerinden ülkenin genel sathı mahalline karşı körleşmedir.
Siyasal iktidar devamlılığı için keskin bir kutuplaşmayı göze alarak toplumsal nefreti körüklemekten çekinmezken, diktatörleşmeye başlayan aktörlere karşı artan kişisel öfke nefrete dönmekte ve bu nefret devlete ve toplumun diğer yarısına karşı derinleşmektedir.
Partilerine göre, coğrafyaya, inanca, mezhebe, etnik kökene, sosyal statüye göre gibi bir dolu ayrışma ve polarize olacak neden bulup birbirimize karşı kırıcı, yıkıcı ve bölücü bir iklim giderek artıyor.
Komşularımız paramparça olurken, çevremizdeki yangın ülkemizi bir köşesinden tutuşturmuşken, yangının sıçrayan parçaları kentlerde patlayan bombalar ile her eve ateş düşürüp, yürekleri yakarken...
Şimdi Kurtuluş Savaşı’ndaki Kuvvayi Milliye ruhuna, daha çok hoşgörü ve empatiye, birlik ve bütünleşmeye ihtiyaç var.
TOPLUMSAL UZLAŞIYA İHTİYAÇ VAR
Bu kör inatlaşma, kutuplaşma ve sorumsuz, ciddiyetsiz devlet yönetimi, uzlaşmasız ve diyalogsuz siyaset, ülkeyi ve insanlarımızı geri dönüşü ve tamiri çok zor olabilecek, sonuçlarının hepimizi yaralayacağı, çocuklarımızın geleceğini karartacak bir sürece doğru evrilmektedir.
Türkiye iktidarı, muhalefeti, Meclis’i, partileri ve tüm insanları ile iç ve dış siyasetini hızla gözden geçirip, revize edip, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine yani ‘fabrika ayarlarına’ dönmelidir. Cumhuriyet, demokrasi, laiklik ve toplumsal uzlaşı gibi değerler manzumesinin zorlanması, test edilmesi ve raydan çıkmanın nasıl bir sonuç doğurduğunu görüp, ‘zararın neresinden dönülürse kârdır’ inancı ile ülkenin, insanlarımızın, inançların, değerlerinin daha fazla örselenmeden ve geri dönüşü mümkün iken bu gidişattan dönüş için toplumsal bir uzlaşı ve çabaya ihtiyaç vardır.”