Yabancı güçlerin de Suriye hükümetinin izni olmadan ülkede bulunmaması gerektiğine dikkat çeken Ruhani, “İsrail siyonist rejimi de Suriye topraklarını işgalden vazgeçmeli” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Rusya’nın Soçi kentinde Üçlü Zirve kapsamında bir araya geldi. Zirvede ev sahibi Putin, konuşmasının ardından sözü Ruhani’ye bıraktı. Ruhani, “Suriye’deki ve Suriye halkı için hayatlarını feda eden halklara teşekkür ederim. Çabamıza da devam edeceğiz. Son derece önemli bir görüşme yaptık. Önemli kararlar almak için çalışmaya devam ediyoruz. Alacağımız kararlar Suriye halkına fayda getirsin diye umuyoruz, Suriye halkının da kendi amaçlarını yerine getirsin istiyoruz. Amacımız dış müdahale olmaksızın Suriye halkının amaçlarına kendilerine ulaşmaktır” dedi.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün teröristlerle mücadele etmeliyiz ve diyaloğu da genişletmeliyiz, mültecilerin geriye dönmesini hep birlikte sağlamak durumundayız. Suriye ne başka ülkelerin tehdidi altında olmalı ne de başka bir müdahalenin Suriye’ye gelmesine, Suriye’nin de içeriden bir terör tehdidine maruz kalmamasına çalışmalıyız. Suriye’nin hem ulusal hem de toprak bütünlüğü çok önemlidir. Suriye’nin bütün çocukları kendi ulusal haklarını kullanabilmeli ve sadece Suriyeliler kendi kaderlerine karar verebilmeli. Başkaları Suriye’ye ve Suriye’nin iç işlerine müdahale etmemeliler. Bizler ateşkes için büyük çabalar gösterdik. Büyük oranda başarılı olduk. Farklı gruplar arasında diyaloğun da gerçekleşmesinde etkili olduk. Savaşı geniş anlamı ile sona erdirdik. Sınırlı bölgeler haricinde istikrarı ve barışı sağlamış durumdayız. Uluslararası hukuk çerçevesinde bunu yapmak için elimizden gelen çabaya devam ediyoruz, insani felaketi sona erdirmek durumundayız.”
“TERÖR NE BU ÜLKEDE NE DE BAŞKA ÜLKEDE OLMAMALI”
Yapılan çalışmalarla Suriye’nin ulusal bütünlüğünün sağlanmasının amaçlandığını kaydeden Ruhani, “Bu noktada attığımız adımlarla Suriyeliler ile diyalog penceresini açık tutabildik ve silahların bırakılması konusunda, taraflar arasında barış tesis edilmesi konusunda da çalışıyoruz. Terör ne bu ülkede ne de başka ülkede olmamalı. Herkes barış içinde yaşamalı ve teröristlerin hamileri de şunları bilmeli ki terör onların kullanabilecekleri araç değildir, olamaz da. ABD hükümeti ve diğer unsurlar Suriye ve Irak’taki teröristlere destek vermekteler ve Suriye’deki terör gruplarını kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktalar. Bu noktada ABD’nin Suriye içerisinde DEAŞ terörist gruplarına yardım ettiklerini, İsrail’deki siyonist rejimin de Suriye’deki terörist gruplarına yardım ettiklerini gösteren birçok gerçek var. Siyonist rejimin aynı zamanda kendileri de bu yardımları yaptıklarını söylüyorlar. Uluslararası camia bu tip faaliyetlerle de mücadele etmeli. Uluslararası camia bu noktadaki mücadelesini gün be gün devam ettirmelidir” ifadelerini kullandı.
“EL NUSRA TERÖR GURUBUNUN DA ORADAN ÇIKMASI GEREKİYOR”
Geçtiğimiz Eylül ayında İdlip anlaşmasının Rusya-Türkiye ve İran tarafından imzalandığını kaydeden Ruhani, “Şüphesiz garantör ülkeler bu anlaşma ile İdlip bölgesinde insani krize son vermeyi amaçlıyor ve bu anlaşmayı devam ettirmeliyiz. Aynı zamanda İdlip’ten İdlib bölgesinin yüzde 40’ını elinde bulunduran El Nusra grubu da bu bölgeyi terk etti. Hama, Halep bölgelerinde Suriye ulusu için önemli yerler. O yerlerde de adımların atılması gerek. İdlip’in yüzde 90’ını elinde bulunduruyor. Bu da şunu gösteriyor; İdlib Anlaşması bölgede önemli bir soruna da yol açabilir. Dolayısıyla El Nusra terör gurubunun da oradan çıkması gerekiyor. Başka isimler de alıyorlar, sivil halkın arasına saklanıyorlar, kendi terörist amaçlarını hayata geçirmek için çalışıyorlar” açıklamasını yaptı.
“SURİYE İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ BAĞLARIN GÜÇLENDİRİLMESİNE KATKIDA BULUNMAK İSTİYORUZ”
ABD Başkanı Donald Trump’un Suriye’den çekilme açıklamasına değinen Ruhani, “Bu kuvvetler, uluslararası camianın izni olmadan Suriye’de bulunuyor. Uluslararası camianın ve Birleşmiş Milletler’in kararı ve izni olmadan ABD kuvvetleri işgalci güç olarak oradalar. ABD’nin bu politikaları yeniden gözden geçirilmeli, çünkü Suriye halkının faydasına değil. Suriye’nin doğusu ve kuzeyi de uluslararası camia ile işbirliği yapmalı. Suriye halkının haklarının korunması konusundaki bu insanlar arasında bölgede yaşayan Kürtler de var. Bunlar da Suriye ulusunun ayrılmaz parçasıdır, onların haklarının da korunması gerekmekte. Türkiye’nin de bu noktada endişeleri var. Bu noktada Türkiye’yi anlıyoruz. Suriye’nin bu bölgede bu endişeleri giderme noktasında Suriye’nin meşru hükümeti ile işbirliği yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye ile Suriye arasında bir Adana Anlaşması var ve İran İslam Cumhuriyeti de geçmişte olduğu gibi Rus dostlarımızla birlikte üzerimize düşen rolü oynamaya devam edeceğiz. Suriye ile Türkiye arasındaki bağların güçlendirilmesine katkıda bulunmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“İSRAİL SİYONİST REJİMİ DE SURİYE TOPRAKLARINI İŞGALDEN VAZGEÇMELİ”
Taraflar arasında atılacak adımların Suriye’deki durumu olduğundan daha karışık hale getirmemesi gerektiğine vurgu yapan Ruhani, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Bütün taraflar Suriye’nin yeniden inşası için, alt yapısını yeniden inşa etmesi, insani alt yapısı için çalışmalı. Bunu yaparken diğer tarafların Suriye’nin içişlerine müdahale etmemesi gerekiyor. Aksi halde Suriye krizi daha da derinleşerek devam eder. Mültecilerin de evlerine geri dönmesinin kolaylaştırılması için hem Suriye halkına hem de hükümetine yardım edilmesi gerekiyor. Bu noktadaki düşmanlıklar ortadan kaldırılmalı. Suriye halkı ülkesini yeniden inşa etmeli, anayasa çerçevesinde önemli reformları gerçekleştirmeliler. Burada Üçlü Zirve gerçekleştiriyoruz ama Cenevre’de, Tahran’da, Moskova’da defalarca bir araya geldik. ABD’den de üzerimizde baskı var. Bugüne kadar bunda başarılı olamadı. BM misyonuna da destek veriyoruz. Sonuç olarak bu konulara dikkat çekmek istiyorum. Suriye görüşmeleri barışın tesisi için yapılıyor. Buradaki asıl amaç, Suriye’nin dışarıdan müdahaleye maruz kalmaması, Suriye’nin içişlerine karışılmaması, toprak ve ulusal bütünlüğünün korunması. İkinci olarak ise uluslararası camia mültecilerin evlerine dönüp ülkelerinin inşasına destek vermeli. Üçüncüsü, terörist grupların hepsi ile mücadele etmeliyiz ki buradaki bütün yabancı güçlerin de, özellikle de Suriye hükümetinin izni olmadan orada olmaması gerekir. İsrail siyonist rejimi de Suriye topraklarını işgalden vazgeçmeli.”