Derin uçurumların kenarında uzanan dar ve virajlı bir yoldan ulaşılabilen, Uludağ'ın karşısındaki mahallenin çıkışına kurulan toraklar, aynı zamanda bu işi kendilerine geçim kapısı edinmiş gençlerin yöreden kente göç etmesini de engelliyor.
"BİRİNCİ KALİTE ODUN KÖMÜRLERİNİ BÜYÜK FİRMALAR ALIYOR"
Ocaklarda çalışan aileler, kömür yapmak için toplanan odunları, önce dairenin ortasına dikilen uzun bir ağacın etrafında birbiri üzerine çatarak, daire genişleyene kadar diziyor. Daha sonra ağaç yapraklarıyla kapatılan odunların üzerini de toprakla örten köylüler, ocağı ortadaki ağacın çıkarılmasıyla oluşan ağızdan tutuşturup, bu kısmı da toprakla kapatıyor.
Yanmaya başlayan ocakta, bir sonraki adımda, torağın en üstünden küçük delikler açılıyor ve yanma devam ettikçe delik açma işlemi en aşağıya kadar devam ediyor. Miktarına göre günlerce süren bu yanma sırasında köylüler, geceleri ocağın yanındaki barakalarda kalarak adeta nöbet tutuyor.
Külleri temizlenerek ortaya çıkarılan kömürlerin poşetlenmesiyle tamamlanan bu zorlu işlemin ardından elde edilen birinci kalite odun kömürlerini, büyük firmalar alıyor.
"BİR TON ODUNDAN 200 KİLOGRAM KÖMÜR"
Çocukluğundan beri odun kömürü ocaklarında çalışan Ali Doğru (65), yaptığı açıklamada, çatma işlemi sırasında önce kalın odunları daha sonra üzerilerine inceleri sıraladıklarını söyledi.
Odunların beşte bir miktarında kömür verdiğini anlatan Doğru, "Bir ton odundan 200 kilogram kömür çıkar. En fazla 60 ton odun çatıp yakabiliyoruz. Mevsim de önemli. Kış mevsiminde biraz küçük toraklar yapıyoruz. Üç tonluk ocak, bir haftada, beş tonluk ocak, 10-12 günde yanar" diye konuştu.
Doğru, ocağın dipten tutuştuğunu belirterek, "Ateş tepeye çıkar, kömür olarak aşağı doğru iner. Bu aşamada kömür olan yerlerde delikleri kapatırız. Böyle böyle dibinden çıkar gider ateş. Başından en fazla bir iki saat ayrılabiliriz. Bazı zamanlarda hiç ayrılamayız. Gece gündüz bırakmayız devamlı başındayız. Söndükten sonra da yavaş yavaş, sökeriz" ifadelerini kullandı.
"EN İYİ MANGAL KÖMÜRÜ, KIZIL PELİTTEN"
"En iyi mangal kömürü, meşe ağacının kızıl pelit türünden olur" diyen Doğru, torağın (kömürleştirilecek ağaç veya pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve dışı çamur ile sıvanan kümbet) en iyi yağışsız ve rüzgarsız havalarda yapıldığını aktardı.
Dağakça Muhtarı Kadir Yıldız da köyün geçim kaynağının odun kömürcülüğü olduğunu dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Devlet, senede bir sefer ormandan bir bölüm verir. Gideriz, tespit eder, keser, toplarız. Daha sonra ölçüm yapılır. Ardından odunu getirir, işleme başlarız. Bu şekilde geçimimizi sağlarız. Zaten bizim arazimiz, tarıma elverişli değil. Tarıma elverişli olmadığı için kimi hayvancılık yapıyor, köyün yüzde 80'i de kömürcülük yapıyor. Göç vermeyen köylerden biriyiz. Sebebi de mangal kömürü."