Haber Merkezi
Türk Metal’in 17. Olağan Genel Kurulu, Büyük Anadolu Hotel'de toplandı. Kurula Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, MESS Başkanı Özgür Burak Akkol, Türk-İş’e bağlı sendika genel başkanları da katıldı.
Genel kurula katılanlar arasında Türk Metal Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar, Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, Kazakistan Maden ve Metal İşçileri Sendikası Başkanı Asilbek Nuralin, TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, MESS Genel Sekreteri Fatih Ay, MESS Ankara Bölge Temsilcisi Ozan Mimaroğlu, Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı, TELESES Yönetim Kurulu Başkanı Recep Uzelli de yer aldı.
Genel Kurul’da konuşan Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’Metal Sendikası’nın 17. Olağan Genel Kurulunu, coşkuyla, mutlulukla, bir demokrasi şölenine dönüştürmeyi hedeflediklerini belirtti.
Kavlak “Bu genel kurulumuzu ne yazık ki, büyük bir felaketin ardından gerçekleştirmek zorunda kaldık. Hepimiz bunun üzüntüsü içindeyiz” dedi. Merkezi Kahramanmaraş olan ve 11 ili kapsayan depremlerin yalnızca orada yaşayan vatandaşları değil, tüm Türkiye’yi derinden sarstığını ifade eden Genel Başkanımız Kavlak, şöyle devam etti:
“Depremlerde 50 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. On binlerce vatandaşımız yaralandı. Kadim şehirlerimiz yerle bir oldu. Halkımız kurulan çadır kentlerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldı. Acımız çok büyük, yaralarımız çok derin. Nasıl olmasın ki değerli arkadaşlarım, on binlerce canımızı toprağa verdik. İnsanlarımız sevdiklerini, evlerini, işlerini, anılarını, doğup büyüdükleri şehirlerini kaybettiler. Bir gün önce var olan umutlar, bir gün sonra yok olup gitti. Günler, bir enkazın başında, küçük bir ses duyma ümidiyle geçti. Anneler, babalar, kardeşler, yakınlarının ölümlerini çaresizlik içinde izledi. Dedim ya, tarihin en büyük felaketlerinden birini yaşadık.”
‘TÜRK METAL TESİS VE OTELLERİ DEPREMZEDELERE AÇILDI’
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Kavlak, ülke insanının, acılarını paylaşmayı, yaralarını birlikte sarmayı, ekmeğini bölüşmeyi bilen özelliğinin deprem felaketinin ardından da öne çıktığını kaydederek, “Bütün Türkiye, felaketin ilk saatlerinden itibaren bölgedeydik. Devletimiz, gönüllüler, sivil toplum kuruluşları yabancı ülkelerin arama-kurtarma ekipleri herkes ama herkes oradaydı. Hepimiz, elimizi taşın altına koyduk. Canla, başla çalıştık. Türk Metal Sendikası olarak biz de oradaydık. Bizim de kayıplarımız oldu. Bu süreçte iki üyemizi aileleriyle birlikte kaybettik. İskenderun Şubemize üye yaklaşık üç bin üyemiz mağdur oldu” diye konuştu.
Türk Metal Sendikası’nın da diğer kurum ve kuruluşlar gibi depremden etkilenen vatandaşlar için ilk günden itibaren yoğun bir faaliyet içine girdiğini kaydeden Kavlak, “Bütün otellerimizi ve sosyal tesislerimizi üyelerimizin ve depremzedelerin hizmetine açtık. Bölgede yemek ve erzak dağıtımı yaptık. Bununla da kalmadık, bölgedeki üyelerimize 10 milyon liralık nakdi destek sağladık. Önümüzdeki süreçte bu desteği 25 milyon liraya çıkartmak için de karar aldık. Elbette tüm bunlarla yetinmedik. Bir yandan onların yaralarını sarmak için seferber olurken, diğer yandan da kurtarma çalışmalarına katıldık” dedi.
“YAŞANANLARIN BEDELİ BİZİM SIRTIMIZA YÜKLENDİ.”
Konuşmasına, Türk Metal Sendikası’nın bir önceki genel kuruldan bugüne kadar gelen süreçte ülkemizde ve dünyada birçok olağanüstü durum yaşandığı dile getirerek devam eden Kavlak şunları söyledi:
“Hatırlayın, 2020 yılında hayatımıza giren ve girdiği andan itibaren her şeyi alt üst eden Covid-19 salgını, ‘Yeni Normal’ denen ucube bir düzeni de beraberinde getirdi. Bütün dünyada herkes evine kapandı. Maskelerin arkasına saklandık. Birbirimize yaklaşamadık, dokunamadık. Hayat birden duruverdi. Ancak bizim hayatımız, yani emekçilerin hayatı tüm zorluklara ve risklere rağmen devam etti. Bir tek biz durmadık. Bir tek emekçiler durmadı. Biz işimizin başındaydık. Ürettik, çalıştık. Hem de canımız pahasına çalıştık, ölümüne çalıştık” dedi. Genel Başkanımız Kavlak şöyle devam etti: “Pandemiyle birlikte ağırlaşan hayat şartları, giderek artan enflasyon, durgunluk, üretim krizleri, işten çıkartmalar, ölümcül bir virüs gibi önce bize bulaşmaya başladı. Yeni koşullar herkesten önce emekçileri vurdu. Özellikle örgütsüz işçiler, işlerinden oldu, ücretlerini alamadı. Olan, yine emekçilere oldu. İşte o zaman örgütlü toplumun ve sendikanın önemi bir kez daha ortaya çıktı. İşte o zaman ancak birleşirsek, birlikte mücadele edersek kazanacağımızı bir kez daha anladık. Nitekim öyle de oldu. Zamanında aldığımız önlemlerle bir tek Türk Metal üyesi bile işsiz kalmadı. Bir tek Türk Metal üyesi bile ekmeğinden olmadı. Çünkü onların arkasında sendikaları vardı.”
ÇİP KRİZİ, UKRAYNA RUSYA SAVAŞI GİBİ ETKENLERİN SEKTÖRE ETKİLERİ
Kavlak, yine bu dönemde metal işkolunda etkili olan ÇİP krizinin üretimi neredeyse durma noktasına getirdiğini, ardından patlayan Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak da bütün dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de, yaşanan enerji ve tahıl krizlerinden etkilendiğini anlattı. Kavlak, “Bunlara bir de ülke içinde yaşadığımız ekonomik kriz, enflasyon ve hayat pahalılığı eklenince, artık bizim için bıçak kemiğe dayandı. Yani değerli dostlarım, yine yaşananların bedeli bizim sırtımıza yüklendi. Yine emekçiler kaybetti. Krizin bedelin yine biz ödedik” dedi.
EKONOMİK KRİZ VE ENFLASYON ETKİSİ
Pevrul Kavlak, Türkiye’nin son dönemde, neredeyse her 10 yılda bir ekonomik krizlerle karşı karşıya kaldığını ve bu krizlerin, bütün ekonomik sonuçlarıyla, önce emeğiyle geçinenleri etkilediğini, emekçilerin ekmeği küçülmeden de krizlerden çıkılamadığını ifade etti.
Kavlak, “Ülkemiz bir ekonomik krize girmiş her şeyin fiyatı üçe, dörde katlanmış. Enflasyon almış başını gitmiş ama patronlara, zenginlere hiçbir şey olmamış. Onlar her zamanki gibi karlarına kar katmış. İşte bakın büyüme rakamlarına, Türkiye 2022 yılında yüzde 5,6 oranında büyümüş. Sermayenin bu büyümeden aldığı pay 52,4’ten 54,5’e yükselmiş. Çalışanların aldığı pay ise yüzde 31’den yüzde 26,3’e düşmüş. Dünyanın neresinde böyle adaletsiz bir gelir transferi var? Dünyanın neresinde sürekli fakirden alıp zengine vermek var? Dünyanın neresinde birilerine vergi affı gelirken, bizim sırtımıza vergiyi yüklemek var? Dünyanın neresinde böyle adaletsizlik, haksızlık var? Soruyorum neresinde var?” şeklinde konuştu.
GELİR DAĞILIMINDAKİ ADALETSİZLİK
Kavlak, Cumhuriyetin ilanından bu yana kurulan 66 hükümetin hemen hepsinin hükümet programlarında gelir dağılımında adalet, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi, tüm çalışanlara özgürce örgütlenme hakkı vaatlerine yer verildiğine dikkat çekti. Kavlak, “Enflasyonun olmadığı bir ülke ve fiyat istikrarı vaat etmiş. Sabit ücretlileri, yani emekçileri kastederek herkese başını sokabileceği bir ev vaat etmiş. Bazıları bununla da yetinmemiş bir de araba vaat etmiş. Bedava eğitim, bedava sağlık hizmeti, ucuz ve kolay ulaşılabilir temel gıda vaat etmiş. Peki, şimdi soruyorum sizlere. Bu hükümetlerin kaçı, vaatlerini yerine getirmiş? Kaçı verdiği sözleri tutabilmiş? Hangisi gerçekten emeğin hakkını korumuş? Ne yazık ki hiçbiri” dedi.
“CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILI İNSAN GİBİ ÜRETMEK, HAKÇA BÖLÜŞMEK VE İNSANCA YAŞAMAK İÇİN BİR FIRSATTIR.”
Cumhuriyetin sağladığı aydınlığın ışığında çalışanların, emekçilerin artık insan gibi yaşamak istediklerini vurgulayan Kavlak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyetin ikinci yüzyılına tanıklık ediyoruz. Ancak Cumhuriyet bizim yaşantımıza gökten zembille inmedi. Dedelerimiz, nenelerimiz bu Cumhuriyeti kanlarıyla, canlarıyla kurdu. Onlar bu topraklara özgürlük, bu topraklara barış, bu topraklara adalet, bu topraklara uygarlık getirdiler. Babalarımız genç cumhuriyeti nasırlı elleriyle ayağa kaldırdı. Çalıştı, çabaladı. Alınlarının teriyle ürettiler. Bacaları tüttürdüler, çarkları döndürdüler. Cumhuriyetimizi yoktan var ettiler. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı, onlara olan borcumuzu ödemek için bir fırsattır. Demokrasimizin ve kardeşliğimizin pekişmesi için bir fırsattır. Ve cumhuriyetin ikinci yüzyılı, milli gelirden hakça pay almak için. Emeğin sömürülmediği bir düzen için, vergi adaleti için, örgütlü mücadele ve toplu sözleşme hakkı için velhasıl insan gibi üretmek, hakça bölüşmek ve insanca yaşamak için bir fırsattır.”
Emekçilerin artık ezilen, horlanan, sürekli kaybeden olmak istemediğini belirten Genel Başkanımız Kavlak, “Ezenin de, ezilenin de olmadığı hakça bir düzen istiyoruz. Biz, uğruna can verdiğimiz bu topraklarda, mutlu, özgür ve refah içinde yaşamak istiyoruz. Soruyorum size dostlarım, çok şey mi istiyoruz?” dedi.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında tarihin büyük bir fırsat sunduğunu ve bu fırsatı çok iyi değerlendireceklerini vurgulayan Kavlak, şunları söyledi:
“Dedelerimizin kurduğu, babalarımızın ayağa kaldırdığı bu ülkede, canı pahasına ölümüne çalışan emekçilerin insanca yaşaması için önümüzde büyük bir fırsat var. Son iki yıldır yaşadıklarımızı kimse aklından çıkartmasın. Küçülen ekmeğimizi, eriyen ücretimizi, sırtımıza yüklenen vergileri, hele hele sürekli çarpıtılan TÜİK rakamlarını kimse aklından çıkartmasın. İşte buradan ilan ediyorum, öyle bir sözleşme imzalayacağız ki, kaybettiklerimizin hepsini yerine koymakla kalmayacağız, bir de üstüne koyacağız. Hakkımızı, kayıplarımızı son kuruşuna kadar alacağız. Bu sözleşme, adına yaraşır bir sözleşme olacak. Çünkü bu sözleşme, Türkiye işçi sınıfı için Cumhuriyet sözleşmesi olacak. Bu sözleşme, Türkiye işçi sınıfının ayağa kalktığı, yeter artık dediği bir haykırış sözleşmesi olacak, bir direniş sözleşmesi olacak. Bu sözleşme, işçi sınıfının gözbebeği, buzkıran gemisi, Türk Metal’in yiğit üyelerinin zafer sözleşmesi olacak.”
‘İŞÇİLERİN SESİNİ DUYULSUN, EMEĞİN HAKKI KORUNSUN’
Kavlak, ülkenin seçim kulvarına girdiğini, seçimde alınacak sonuçların, başta Türkiye işçi sınıfı olmak üzere herkes için hayırlı olmasını dilediğini kaydederek, “Yakında kurulacak olan 67. Hükümetin emekçinin sesini duyması, emeğin hakkını koruması en büyük dileğim. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılıyla birlikte başlayacak olan bu yeni dönemin, emeğin sömürülmediği, emekçinin hakkının yenmediği, özgürce örgütlenebildiğimiz, kendimizi özgürce ifade edebildiğimiz, sebebi olmadığımız krizlerin mağduru da olmadığımız, kısacası insan gibi yaşayabileceğimiz yeni bir süreç olmasını diliyorum” diye konuştu.
DİVAN KURULU OLUŞTU
Kavlak’ın konuşmasının ardından Genel Kurul Divan Kurulu, TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar başkanlığında, Türkiye Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Veli Solak, Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Süleyman Akyüz, Nurten Yüksek ve Yusuf Yılmaz’dan oluştu.
INDUSTRIALL KÜRESEL SENDİKA: KEMAL ÖZKAN
Divan teşekkülünün ardından ilk konuşmayı yapan IndustriAll Küresel Sendika’nın Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan, sözlerine, temsil ettiği uluslararası örgütün, Türk Metal’in 17.Olağan Genel Kuruluna selam, sevgi ve başarı dileklerini ileterek başladı.
Türkiye’nin sendikal hak ve özgürlükler konusunda en çok şikayete konu olan ülkeler arasında geldiğini kaydeden Özkan, “Sendikalar örgütlenme çalışmaları sırasında birçok sorunla karşı karşıya kalıyor, işten atılıyorlar, buna rağmen yetkiyi alıyorlar, bu sefer işverenin itirazıyla mahkeme kapılarında bekliyorlar. Sayın Çalışma Bakanı’nı da salonda bulunduğunu görüyorum, örgütlenmeye çalışan sendikaları mahkeme kapılarından kurtarmak lazım, bunu sağlayacak hukuki altyapıyı oluşturmak lazım” dedi.
TİSS VE MESS: ÖZGÜR BURAK AKKOL
Daha sonra söz alan TİSK ve MESS Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, Türk Metal’le uzunca bir süredir birlikte olduklarını, bu süreçte, ortak eğitim projesinden tamamlayıcı sağlık sigortasına kadar son derece verimli işbirliği gerçekleştirdiklerini söyledi. Türkiye’nin, asgari ücretten vergi alınmayan dünyadaki ender ülkelerden olduğunu belirten Akkol, “İşverenler olarak, bu uygulamaya katkıda bulunmaktan gurur duyuyoruz. Vergi adaletinin sağlanması konusunda da, son yıllarda hazırladığınız metinlerin altına imza atmaya da devam edeceğiz” dedi.
TÜRK-İŞ GENEL BAŞKANI ERGUN ATALAY
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay da Genel Kuruldaki konuşmasına, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinden etkilenen şehirleri ve orada yaşayan insanları hatırlatarak başladı. Depremin meydana geldiği gün, TÜRK-İŞ bünyesinde bir kriz masası oluşturduklarını ve ertesi gün sabahından itibaren yardım ve destek faaliyetlerine başlandığını kaydeden Atalay, “Sendika başkanları olarak defalarca bölgedeki illere gittik, gitmeye de devam ediyoruz. Şu anda insanlara katkı zamanı, şu anda oralardaki bebekleri üşütmeme zamanı, oralardaki insanları hiç yalnız bırakmama zamanı” diye konuştu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT BİLGİN
Genel Kurulda son konuşmayı gerçekleştiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, konuşmasına, geçmişten bu yana emek hareketiyle, yakın işbirliği içinde olduğunu, elinden gelen katkıyı sunmaya çalıştığını belirterek başladı. Ekonomik sıkıntıların, kaçınılmaz olarak, dar gelirlilerin, emekçilerin hayatını olumsuz etkilediğini belirten Bakan Bilgin, “Ben öğrencilik yıllarımda, asgari ücretin vergi dışı bırakılması konusunu yazdığımı hatırlıyorum. Yıllar sonra, bunu gerçekleştirmek bana nasip oldu. Bunun mutluluğunu yaşıyorum. İşçi sendikalarının bir süredir gündeme getirdiği ve işverenlerin de destek verdiği, vergi adaleti konusunu da yakın zamanda çözeceğiz” dedi.