USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Türkiye kimseye güvenmiyor

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Prof. Dr. Ali Çarkoğlu tarafından hazırlanan ‘Türkiye’de ve Dünyada Vatandaşlık’ raporu 58 ilde 1509 kişiyle görüşülerek hazırlandı. Dün yayımlanan raporda Türk halkının güven sorunu ön plana çıkıyor

Türkiye kimseye güvenmiyor
09-12-2015 12:05
Google News

Uluslararası Sosyal Saha Çalışmaları Programı’ kapsamında Sabancı Üniversitei Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu’nun hazırladığı “Türkiye’de ve Dünyada Vatandaşlık” raporu dün açıklandı. Rapora göre Türk halkı kimseye güvenmiyor. 2015 yılı Şubat-Nisan ayları arasında 58 ilde 1509 kişiyle görüşülerek hazırlanan araştırmanın dikkat çekici sonuçları şöyle:


- Türklerin yüzde 75’i ‘İnsanların çoğunun kendisinden yararlanmaya çalıştığını’ düşünüyor. Araştırmanın daha önce gerçekleştirildiği 40 ülke arasında Türkiye birinci sırada yer alıyor.

- Türkiye’deki katılımcıların yüzde 14’ü insanlara ‘güvenilebileceğini’ düşünüyor. Aksi yönde Danimarka’nın yüzde 77’si, Noverç’in yüzde 73’ü, Güney Kıbrıs’ın yüzde 69’u, İsveç’in ise yüzde 66’sı insanlara güvenilebileceğini dile getiriyorlar. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 86’sı insanlara karşı ‘dikkatli olunması gerektiğini’ düşünüyor.

‘Oy kullanmak önemli’

- Araştırmada Türkiye ‘Her seçimde oy kullanmak önemli mi?’ sorusuna yüzde 96 oranıyla en yüksek oranda ‘önemli’ yanıtının verildiği ülke oldu. Benzer şekilde Türkiye’deki katılımcıların yüzde 96’sı vergi ödemenin, yüzde 94’ü de ‘hükümetin icraatlarını yakından izlemenin önemli olduğunu’ söylerken, Türkiye bu sorularda da listenin başında yer aldı.

- Fakat uygulamaya bakıldığında Türkiye’nin ortalamanın altında yer aldığı görülüyor. Uzmanlar bu durumu, “Türkiye’de vatandaş ‘iyi vatandaşın’ nasıl olması gerektiğini biliyor ama bunun maliyetini yüksek gördüğü ve bedelini ödemek istemediği için uygulamıyor” şeklinde yorumluyor.

- Katılımcıların yüzde 70’i ‘toplumsal ve siyasal kuruluşlarda aktif olarak çalışmanın’ önemli olduğunu söylerken; sosyal ve siyasal faaliyet için para bağışı yapan ya da bağış toplayanların oranı yüzde 6 (liste sonuncusu); bir siyasal partiye üye olanların oranı yüzde 12; sendika üyeliği bulunanların oranı yüzde 6 (sondan 2.); spor kulübü, kültür, boş zaman değerlendirme kuruluşlarına üye olanların oranı ise yüzde 6 (yine sondan 2.). Görüş ve fikirlerini ifade etmek için bir politikacıyla temasın en az kurulduğu ülke de yüzde 5’lik bir oranla Türkiye.

Siyasete ilgi yüzde 30

- “Benim gibi kimselerin hükümetin yaptıkları konusunda söz hakkı yoktur” diyenlerin oranı ise yüzde 29. Bu oranın en düşük olduğu ülke ise Türkiye’de olası bir başkanlık sistemine model olabileceği dillendirilen Fransa. Fransa’da bu oran yüzde 8. Uzmanlar, Fransa’da halkın hükümetin yaptıklarında kendini söz hakkı sahibi hissetmemesi nedeniyle kendini dışlanmış görerek sokağa yöneldiğinin altını çiziyorlar. Uzmanlara göre kurumlar aracılığıyla ifade şansı kısıtlı olunca, halk sokağa çıkıyor ve bu nedenle Fransa dünyada en fazla greve gidilen, sokak hareketi düzenlenen ülkelerin başında geliyor.

- Siyasete ilgi duyduğunu söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 30. Bu sıralama siyasetle en az ilgilenenler yüzde 22 ile Brezilyalılar, yüzde 23 ile Tayvanlılar oldu. Onları Türkiye takip etti.

- Katılımcıların yüzde 50’si Türkiye’de demokrasinin yetersiz işlediğini düşünüyor. 10 yıl sonra demokrasinin daha iyi olacağını düşünenlerin oranı yüzde 48 civarında...

‘Ekonomi ve demokraside engel’

Prof. Dr. Kalaycıoğlu ve Prof. Dr. Çarkoğlu, insanlar arasında güven duygusunun olmamasının hem ekonominin hem de demokrasinin gelişmesinin önünde engel olduğunu söylüyorlar. Uzmanlar, Türkiye’de insanların kendilerine ‘benzeyen’ (akraba, komşu, hemşeri) insanlara güvenirken, dışarıdaki ‘sıradan’ insana güvenmediklerinin altını çiziyorlar. Güvenin zayıf olmasının çok ortaklı büyük şirketlerin kurulmasını engelleyerek ekonomiyi aile şirketleri ile sınırlandırdığını söyleyen uzmanlar, Japonya, Güney Kore gibi güven duygusu yüksek ülkelerde uluslararası büyük şirketlerin anavatanı olmasına dikkat çekiyorlar. Bunun yanı sıra demokrasinin yerleşik olduğu İskandinav ülkelerinde güvenin yüksek olmasının da tesadüf olmadığını belirten uzmanlar, güven duygusunun insanları aktif vatandaş kıldığını, kişilerin başkalarına güvenmeleri durumunda sivil toplumda aktif şekilde rol aldıklarını dile getiriyorlar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ