Responsive Navbar with Sidebar
DOLAR 36,0062 EURO 37,1496 STERLİN 44,6389 GRAM ALTIN 3.321,55 BIST 100 9.951,65 BITCOIN $96.595
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama
Advert
Advert

HABERLER

Türkiye ve Bursa 3 risk ile karşı karşıya! (ÖZEL HABER)

Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Suriyeli sığınmacıların gelişiyle Türkiye’nin çocuk felci, kızamık ve verem hastalığı riskiyle karşı karşıya olduğu söyledi.

Giriş: 2015-07-22 02:19:00
Paylaş
Türkiye ve Bursa 3 risk ile karşı karşıya! (ÖZEL HABER)

BURSA.COM

Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Suriyeli sığınmacıların kontrolsüz bir şekilde ülkeye girmesiyle birlikte çok önemli 3 hastalık ile ilgili Türkiye’nin risk aldığını söyledi. Pala, “Bunların başında çocuk felci geliyor. Türkiye’de en son çocuk felci 15 yıl önce görüldü. 15 yıldır Türkiye’de hiç çocuk felci vakası yok. Suriye’de de görülmüyordu. Ama 2013 yılında yıllar sonra Suriye çocuk felci sorununu çözmüşken, iç savaş Suriye’de bir tane çocuk felci vakasını ortaya çıkardı. Sonrada birkaç tane kuşkulu çocuk felci vakası çıktı. Dünya Sağlık Örgütü, bu vakalara ‘evet çocuk felci vakasıdır’ dedi. Çocuk felci öyle bir hastalık ki, bir vahşi virüs yol açıyor. Özellikle su kaynakları ile diğer insanlara bulaşma riski çok yüksek. Bu bulaştığı zaman hem yetişkin, hem çocuk çok sayıda insanı etkileme ihtimali var” dedi.

BURSA’DA ÇOCUK FELCİ RİSKİ

Çocuk felcini önlemek için etkin bir aşılama programı üretmek gerektiğinin altını çizen Pala, “Sağlık Bakanlığı, özellikle Suriye’den gelenlere karşı böyle bir aşılama programını uygulamaya çalıştı. Ancak programda bazı aksaklıklar oldu. Örneğin geçen yıl Bursa’da 40 civarında Suriyeli aile çocuklarına çocuk felci aşısı yaptırmak istemedi. Biz de o zaman bir açıklama yaparak, ‘Bu Suriyelilerin sorunu değil, Bursa’da yaşayan tüm çocukların sorunu’ demiştik. Eğer bunlar çocuk felci virüsüyle enfektelerse, Bursa’daki herkesi, hatta Türkiye’deki herkesi enfekte etme riskleri var. O yüzden ‘ben istemiyorum’ deme şansı yok insanların. Bizim yasalarımız çok açık. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ‘ben böyle bir aşı istemiyorum’ diyemez. Suriyeli sığınmacıların da diyememesi gerekir. Şöyle bir şey var, Sağlık Bakanlığı yaptığı verileri saydam bir şekilde toplum ve bilim insanlarıyla paylaşmıyor. Suriyeli sığınmacılar açısından Türkiye çocuk felci riskiyle karşı karşıyadır” diye konuştu.

“KIZAMIKIN SURİYELİLERLE BİR İLGİSİ YOK”

Türkiye’de yaşanan ikinci riskin kızamık meselesi olduğunu dile getiren Pala, “Türkiye’de kızamıkta büyük başarı elde edilmiş, yılda vakası sayısı 10’a düşmüştü. Bundan önceki sağlık bakanı, ‘bir daha Türkiye’de yılda 100 vaka bile olmaz’ demişti. Ama buna rağmen 2013 yılında 7 bin kızamık vakası salgın oldu. Ancak, o salgının kökenine baktığımızda bunun Suriyelilerle bir ilgisi yok. O vakalar, Türkiye’den, bir miktar da Avrupa’dan kaynaklanan bir salgındı. Hatta Suriyeli çocuklar, Türkiye’den kaynaklanan salgından olumsuz etkilendiler. Dolayısıyla o salgın ile Suriyeliler arasında bilimsel olarak bir bağ kurmak mümkün değil. Ancak Suriye’de de iç savaş nedeniyle kızamık salgınının baş gösterdiğini biliyoruz. Savaş ortamı olduğu için kesin rakamlar elimizde olmadığından bu konuda da bir şey söylemek mümkün değil. Ama bütün aşı ile önlenebilir hastalıklarda olduğu gibi, kızamıkta, diğer hastalıklarda kontrolsüz bir girişin olması, bağışık olmayan insanların topluma yayılması, ülkemizdeki bulaşıcı hastalıkların riskini arttırmaktadır” ifadelerini kullandı.

İSTANBUL RİSK ALTINDA, BURSA’DA DURUM BELİRSİZ

Türkiye’de yaşanan üçüncü riskin tüberküloz, verem hastalığı olduğuna dikkat çeken Pala, şunları kaydetti; “Verem konusunda elimizde şöyle bir kanıt var. İstanbul’da göğüs hastalıları uzmanları, Suriyeli sığınmacılarda çok yüksek düzeyde verem görüldüğünü saptadırlar. Bunu Thorax Kongresi’nde sundular. Sığınmacılar nedeniyle İstanbul’un çok ciddi bir verem riskiyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bursa’da durum nedir bilmiyoruz, çünkü bu konuda yapılmış bir çalışma yok. Bu konuda Halk Sağlığı Müdürlüğü, Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ile işbirliği yapmak isterse biz işbirliğine hazırız. Ama kendi başımıza iş yapma olanağımız ne yazık ki yok. Dolayısıyla sığınmacılar nedeniyle ciddi bir risk olduğu gerçek. Ama elimizde veriler olmadan afaki değerlendirmelerle toplumun canını sıkmak doğru bir yöntem değil.”


Yorumlar

Haber Arama