Bakü
Türkiye'nin 1992 yılında başlattığı " Büyük Öğrenci Projesi" kapsamında İstanbul'da eğitim alan Azerbaycanlı akademisyen Dr. Telman Nusretoğlu, Türkiye'nin yeni bağımsızlığına kavuşmuş Türk devletlerinden binlerce öğrenciyi eğitip Türk dünyası için benzersiz bir hizmet yaptığını kaydetti.
Azerbaycan'dan Türkiye'ye gönderilen ilk öğrenciler arasında yer alan 52 yaşındaki Nusretoğlu, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde lisans ve yüksek lisans, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde de doktora yaptı.
Ülkesine döndükten sonra akademik kariyerini sürdüren Nusretoğlu, bugün Bakü'deki Hazar Üniversitesinde Tarih ve Arkeoloji Bölüm Başkanı olarak görev yapıyor.
Türk İslam Araştırmaları Merkezi isimli düşünce kuruluşunun başkanlığını da yürüten Nusretoğlu, Türkiye'de gördüğü öğrenimin hayatına etkilerini, AA muhabiriyle paylaştı.
1990'lı yılların Azerbaycan için zor bir dönem olduğunu belirten Nusretoğlu, ülkenin bir taraftan bağımsızlık mücadelesi verdiğini, bir taraftan da Karabağ'da savaşın sürdüğünü hatırlattı.
Telman Nusretoğlu, ülke yönetiminin yetişmiş kadro ihtiyacını karşılamak için binlerce genç arasında sınav yaparak kazananları Türkiye'ye eğitime gönderdiğini belirterek "Türkiye de o zaman bir baraj projesini iptal ederek, çok kıt kanaat imkanlarla, yeni bağımsızlığına kavuşmuş Türk devletlerinden binlerce öğrenciyi eğitti. Türkiye aslında Türk dünyası için benzersiz bir hizmet yapmış oldu." ifadelerini kullandı.
"Kardeşlik eli"
Türkiye'de aldıkları eğitimin, bilgi birikimi, tarih bilincinin doğru şekillenmesi, milli kimlik ve dünyayı tanımak açısından kendilerine çok şey kattığını vurgulayan Nusretoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye bizim için dünyaya açılan kapıydı. Sovyet döneminde yok edilen kimliğimizi, değerlerimizi yeniden anlamak ve idrak etmede Türkiye hayatı bize çok şey kattı. Türk tarihinin derinliğine vakıf olmak noktasında birbirinden değerli hocalarımızdan çok şey öğrendik. Türkiye'de biz kardeşliğin, yardımlaşmanın ne demek olduğunu öğrendik. İlk gittiğimiz günden itibaren Türkiye'de farklı sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, hocalar, farklı kesimlerden insanlar hep ellerinden geleni bizim için yapmaya, yardım etmeye çalıştılar. Hiçbir zaman bir sıkıntı çekmedik. Türkiye'nin o kardeşlik elini, desteğini, Türk dünyasına yönelik sevgisini biz bizzat yaşadık."
Nusretoğlu, 100 binin üzerinde Azerbaycanlının Türkiye'deki okullardan mezun olduğunu kaydederek, "Bunların her birisi kendi alanında söz sahibi, toplumda sevilen insanlar. Aralarında bugün mühendis, hekim, akademisyen ve iş adamlarının bulunduğu çok sayıda Türkiye mezunu bugün ülkemizin ve bağımsızlığımızın güçlendirilmesine çok ciddi katkılar sunuyor." diye konuştu.
Azerbaycan'da en iyi ve en fazla itibar gören hekimlerin Türkiye'deki okullardan mezun olan hekimler olduğunu aktaran Nusretoğlu, "Mühendislerimiz ve akademisyenlerimiz de öyle. Her zaman devletinin ve milletinin yanında olan, Türkiye ile Azerbaycan'ın kardeşliğinin daha da derinleşmesine katkı sunmaya çalışan güzel bir nesil, güzel bir kuşak ortaya çıkmış oldu. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim alanındaki faaliyetlerinin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu görmüş oluyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Nusretoğlu, Türkiye ile Azerbaycan ilişkileriyle ilgili de şunları anlattı:
"Şuşa Beyannamesi'nden sonra artık Güney Kafkasya'da 'tek millet tek devlet' ve yeri geldiğinde 'tek ordu' haline gelen Türkiye-Azerbaycan gücü var. Bu her anlamda hem Türkiye ve Azerbaycan hem de Türk dünyası için önemlidir. Şehirlerden köylere kadar her tarafta Türkiye ve Azerbaycan bayraklarının yan yana görmek istiyoruz. Çok sayıda genç Türkiye'de eğitim almak istiyor. Oluşturulan bu rüzgar ve ortaya konulan bu cazibe Azerbaycan gençleri arasında Türkiye eğitimine olan merakı daha da arttırdı."
Ülkesine döndükten sonra Türkiye ile irtibatını koparmadığını, Türk gazetelerinde yazılar yazdığını ve sık sık Türk televizyon kanallarına çıkarak bölgedeki gelişmeleri anlatmaya çalıştığını belirten Nusretoğlu, "Türkiye eğitimi özgür düşünebilmek, dürüst yaklaşmak, vatanını, milletini, devletini, insanı sevmek, insanca yaşamak gibi değerleri edinmek açısından çok önemliydi. İnsan yetiştirme ve insana değer verme konusunda da Türkiye eğitimi bize çok şey kattı." dedi.
"Türkiye, bizim için aslında Türk İslam aleminin karargahı, merkezidir. Türkiye'nin güçlü olması bütün Türk dünyasının güçlü olması demektir." diyen Nusretoğlu, dünya siyasetinde önemli bir misyonu olan Türkiye'nin, tarih boyunca adalet ve insani değerler açısından da her zaman ön planda olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin hakkını ödeyemeyeceklerini vurgulayan Nusretoğlu, sözlerini, "Yardımlaşma ve insana yatırım dediğimiz zaman Türkiye ön plandadır. Benim hem eğitim hayatımda hem de fikir dünyamın şekillenmesinde Türkiye'nin müstesna rolü vardır." diye tamamladı.