Türkiye'nin 1936 yılında Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya ile imzaladığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi, savaş veya savaş tehdidi halinde Türkiye'ye önemli imkanlar sağlıyor. Türkiye'ye savaş gemilerini engelleme hakkını veren sözleşmeye göre, Rusya'ya yönelik tehdit algısının daha da yükselmesi halinde Türkiye, boğazları Rus gemilerine tamamen kapatabilir.
Türkiye ile Rusya arasındaki gerilime ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Orhan Hikmet Azizoğlu, büyük devletler kategorisine giren ve bu coğrafyada paydaş olan iki ülke yani Türkiye ve Rusya'nın, evrensel ve ulusal haklara saygı göstermesi gerektiğini belirtti. Ortadoğu'da ilk olarak Kürt, Sünni ve Şii olarak Irak'ın üçe bölündüğünü anlatan Azizoğlu, bunun bölgede yaşayan toplumları daha çok emperyalist sömürgecilerin himmetine muhtaç eden bir proje olduğunu vurguladı. Daha sonra Suriye'de projenin devamı olarak DEAŞ denilen bir terör örgütü yaratıldığını söyleyen Azizoğlu, "Öncelikle İslam coğrafyasında tüm terörist yapılanmalar asla hiçbir etnik yapıya, mezhebe ve dine hizmet eden yapılanmalar değildir" dedi.
"RUSYA'NIN GÜÇ GÖSTERİSİ YAPMA ÇABALARINI GÖRÜYORUZ"
Emperyalist güçlerin bölge yer alan devletleri zayıflatarak güç alanı oluşturmak istediğini dile getiren Azizoğlu, "Bu bakış açısıyla bakıldığında Sovyetler Birliği'nin devam olan Rusya'nın şu anda bir güç gösterisi yapma çabalarını görmekteyiz. Suriye ve Irak semalarında uçan ABD, Rusya, Fransız, İngiliz veya diğer ülkelere ait uçakların kanatları havada birbirine değmiyor ama yerde bombalar birleşiyor. Suriye bölüştürülmüş, Irak bölüştürülmüş, emperyalist kazanımlar için bir kaos yaratılmış. Rusya'nın yapmak istediği Batı bloğuna veya NATO'ya karşı Akdeniz'deki kaygılarını güç kullanarak canlı tutmaktır. Bunları vesile ederek Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum göstermektedir" ifadelerini kullandı.
"RUSYA'NIN TEHDİTKAR TAVIRLARI 'BÜYÜK DEVLET' SAYGINLIĞINA YAKIŞMIYOR"
"Zaman artık ülkelerin evrensel hukuku, ulusal hakları çiğneyerek, tabiri caizse kabadayı edarıyla sınırları tanımayan yapıda hareket etmelerini hoş gören bir çağ değildir" diye konuşan Azizoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye defalarca diplomatik nezaket, komşuluk hukukunu ön plana çıkartarak sınır ihlallerini dünya kamuoyunun gündemine taşıdı, kararlar aldı, muhatabıyla görüşmeler yaptı. Buna rağmen 'Bizi misafir olarak kabul edin' şeklinde devletlerarası ilişkilerde var olmayan bir yaklaşımla karşılaştı. Üzülerek söylüyorum, keşke böyle olmasaydı. Keşke Rus uçağı düşmeseydi ve Türkiye bu coğrafyada müttefiği olan Rusya ile yaşadığı ilişkileri yaşamamış olsaydı. Maalesef bu olay yaşandı. Sonrasında sınırları ihlal edilen Türkiye'nin tüm ılımlı, olumlu yaklaşımlarına rağmen Rusya'nın sert reaksiyon ve tehditkar tavırlarla karşı çıkması devletler hukukuyla hiçbir şekilde bağdaşmayan, büyük devlet saygınlığına yakışmayan davranış kalıplarıdır."
"STRATEJİK DÜŞMANLIKLARIN GÜÇ GÖSTERİSİNE DÖNÜŞMEDİĞİ BİR DÜNYA..."
Türkiye ile Rusya'nın coğrafi bir kader birliği yaptığına işaret eden Azizoğlu, "Yani her alanda stratejik ortaklıklar yapabilirsiniz, vazgeçebilirsiniz, değişkenlikler yaşayabilirsiniz ama coğrafi kader birliği, sizin taahhütünüzde olmayan birlikteliklerdir. Bizler de Rusya ile aynı coğrafyayı paylaşan stratejik, tarihsel ve coğrafi ortaklıkları olan iki kürenin önemli ülkesiyiz. Türkiye'nin gösterdiği sağduyuyu umarım Rusya da gösterir. Rusya'nın da içinde olduğu Batı toplumunun, stratejik düşmanlıklarını bizim üzerimizde güç gösterisine dönüştürmedikleri bir dünya diliyorum" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN BOĞAZLARLA İLGİLİ HAK VE HUKUKU DEVAM EDİYOR"
Barış zamanında belirli kurallara uyulması şartıyla boğazları ticaret gemileri ve savaş gemilerinin geçişinde özgür bırakan Montrö Sözleşmesi'ne göre, "savaş zamanında Türkiye savaşan ülke ise savaş gemilerinin boğazlardan geçişi konusunda dilediği gibi davranabildiğini" vurgulayan Azizoğlu, "Bugüne kadar bazı değişiklikler yapılmasına rağmen Türkiye'nin boğazlarla ilgili stratejik, küresel hak ve hukuku devam ediyor. Rusya ile muhatap olduğumuza göre Rus savaş gemilerinin boğazı kullanma hakkı asla olamaz" dedi.
"RUSYA STRATEJİSİNİ TÜRKİYE ÜZERİNDEN YÜRÜTÜYOR"
Rusya'nın stratejik güç gösterisinin Türkiye'den çok NATO ve Batı toplumlarına karşı olduğunu savunan Azizoğlu, Rusya stratejisini Türkiye üzerinden yürüttüğünü belirtti.
Azizoğlu, Rusya'nın Ukrayna, Kırım ve Suriye'deki kabadayı tavrını Türkiye'ye karşı kullanmasının düşen uçakla sonuçlandığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Dikkat edilmesi gereken bir şey var: Türkiye'nin Rusya ile ihracatı 4.6 milyar dolar olmasına karşın ithalatı 21 milyar dolar. Bizim ülkemizin kuruluşunda 'Yurtta sulh, cihanda sulh' felsefesi vardır ve bunu hep uyguluyoruz. Rusya'nın uygulaması öngörülen doğalgaz, petrol veya ticari, ekonomik yaptırımlarının aslında Türkiye üzerinde çok büyük etkisi olan şeyler değil. Rusya'nın şu anda çok tehlikeli ve stratejik bir hamle yaptığına inanıyorum. Türkiye'ye karşı uyguladığı yaptırım reaksiyonu daha çok iç siyasete, Rus kamuoyuna dönük bir politika da olabilir."