Bursa’da yaşayan 26 yaşındaki Şeyma Kalkan, felsefe bölümünü bitirmesine rağmen ilgi duyduğu atlara yakın olmak için ise Uludağ Üniversitesi Mennan Pasinli Meslek Yüksek Okulu’nda atçılık eğitimi aldı. At antrenörlüğü bölümünü okurken, sektörde nalbantların kısıtlı sayıda olduğunu farkına varınca nalbant olmaya karar verdi. Ojeli elleri, makyajlı yüzü, fönlü saçlarıyla mesleğe gönül veren Şeyma Kalkan, hocalarının da desteğiyle Türkiye’nin tek kadın nalbantı oldu. 3 yıldır bu işin içinde olduğunu ifade eden Kalkan, "Son 1 yıldır profesyonel olarak nal çakımı yapıyoruz. Şu an tabiat bünyesinde hara sorumlusu ve buranın nalbantıyım. Atlarımızla birlikte burada güzel vakit geçiriyoruz. Bu mesleğin kadınlar tarafından yapılması alışılagelmiş bir durum değil. Burada kendim çakım yaparken gelen misafirler izledikleri zaman şaşkınlıkla karşılıyorlar. Kadının elinde bir çekiç, bir çivi ve atın altında gördükleri zaman biraz hayret ediyor. Sonuçta güç isteyen bir meslek. Her kadın yapabilir mi? Kendinde bu gücü bulabilen kadın yapabilir. Bünye olarak fiziksel olarak kadına göre bir meslek olmadığı aşikar. Mesleğin dezavantajları bel kuvveti ile çalıştığımız için bel ve boyun fıtığı, kas ağrıları ile karşılaşabiliyoruz. Güçlü kuvvetli kadınlara öneririm. Şu an profesyonel olarak bu işten para kazanan nalbant kadın yok. Ama hobi olarak mutlaka vardır. Bunu iş olarak yapan tek benim" dedi.
"Şiddetli bir tekme yedim"
Özellikle bir canlı ile çalışmanın zor olduğunu belirten Kalkan, "Sonuç olarak ne zaman yapabileceğini bilmiyorsunuz. Korkan hayvanlarımız da var. Özellikle korkan hayvanlarla başıma gelen birçok kötü olay oldu. Bunlardan bir tanesi çok şiddetli bir tekme yemiştim. Kendimi yerde buldum ve algılayamadım. Sonrasında ön ayağını çektiği zaman düşebilirsiniz. Bu esnada size basmaması için kaçmanız gerekiyor. Birçok kez elime çivi girdi, törpü ile kestiğim oldu. Fiziğim el verdiği sürece bu mesleği sürdürmeyi düşünüyorum. Yaşlanana kadar yapabilirim. Erkek kuvveti olmadığı için onlar 60 yaşına kadar yaparsa ben 40-45’e kadar yapabilirim. O zamana kadar bu işi sürdürebilirim. Bu canlının 35 günde yapılması gereken ritüelleri var. Ben atlara yardımcı olmayı zaten istiyor ve seviyorum. Benim yaptığım işin ön ayak olmasını da istiyorum. Bunu bir kadın yapıyor biz de yapabiliriz diyen kadınları görmek isteriz" şeklinde konuştu.
"Hem kendime hem atlara özen gösteriyorum"
Kendisini iş kıyafetlerinin haricinde sivil hayatta görenlerin şaşkına döndüğünü belirten Kalkan, "Dışarıda mesleğimi tahmin edemiyorlar. Sadece diyorlar ki atlarla uğraşıyorsan veterinersindir. Nalbant deyince ellerimizi kontrol ediyorlar. Ellerimin içindeki nasırları görünce inanıyorlar. Bir yandan kadınlığımı korumam gerektiğini düşünüyorum. İşe yönelik bir asimilasyon yaşarsam kadın kimliğimi bir tarafta bırakmış olacağım. Ama ikisini dengeli şekilde tutuyorum. İş yaparken ojelerim, rujum, fondöten, saçlarımı yaparak geliyorum. Atlara da özen gösteriyorum. Hem kendime hem onlara karşı özen gösteriyorum" dedi.
Yaklaşık 35 günde bir 4 ayağındaki nalları değişen atlar ise, Kalkan’ın yapmış olduğu nal çakımından oldukça memnun gözüküyor.