Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emre Bozkırlı, metabolizmanın en önemli hastalıklarından olan diyabetin görülme oranının her geçen gün artmaya devam ettiğini yanlış beslenme ve fazla kilo alımının bu tablonun oluşma zeminini oluşturduğunu söyledi. Bozkırlı, “Dünya genelinde 2015 yılında her on bir kişiden bir tanesinde diyabet izlenirken, yaklaşık on yıl sonra bu oranın her on kişiden biri düzeyine yükselmesi bekleniyor. Türkiye’de son derece hızlı ilerleyen diyabetin, erişkinlerde görülme sıklığının 2000-2010 yılları arasında iki kat arttığı görülüyor. Oranların bu denli hızlı ilerlemesinde beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve teknoloji odaklı hareketsiz yaşam en önemli etken olarak gösteriliyor. Kontrolsüz kan şekerinin vücudun neredeyse tüm sistemlerini etkileyerek yaşam kalitesini düşüren, hatta yaşam kaybıyla sonuçlanan komplikasyonlara neden oluyor. Dolayısıyla diyabet tüm dünya için bu denli önemli bir sorun haline geliyor” dedi.
“DİYABETLİLERİN YAKLAŞIK YARISI HASTALIĞININ FARKINDA DEĞİL”
Bozkırlı, Türkiye’de yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğu düşünüldüğünü söyleyerek, “Ancak ne yazık ki bu hastaların sadece yüzde 55 kadarı hastalığından haberdarken, bunların da ancak yüzde 85’i tıbbi tedavi alıyor. Dolayısıyla hastalık hakkında istenilen düzeyde farkındalığın olmadığı da ortaya çıkıyor. Diyabetin en önemli özelliklerinden bir tanesinin de çok sinsi seyretmesi. Kan şekerleri yüksek seyrettiğinde hasta hiçbir şey hissetmeden başta kalp-damar sistemi, böbrekler, göz ve sinir sistemi olmak üzere önemli organlarda kalıcı hasarlara neden olabiliyor. Tüm dünyada kalp krizi, inme, görme kaybı ve son dönem böbrek yetmezliğinin en sık sebepleri incelendiğinde kontrolsüz diyabetin en sık sebeplerden olduğu görülüyor. Ayrıca, sinirleri etkileyerek duyu kayıplarına neden olabiliyor ve bağışıklık sisteminde zayıflama ile birlikte başta ayaklar olmak üzere vücutta uzuv kayıplarına kadar varabilecek ciddiyette yaraların gelişmesine neden olabiliyor” diye konuştu.
“EN ÖNEMLİ BELİRTİ AĞIZ KURULUĞU VE SIK İDRARA ÇIKMA”
Doç. Dr. Emre Bozkırlı, bilinen diyabet öyküsü olmayan kişilerde; ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma, anlamlı kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, görme bozuklukları, yara iyileşmesinde gecikme, ellerde, ayaklarda yanma, karıncalanma, keçeleşme ve ağrı gibi başlangıç şikayetleri olabildiğini belirtti.
Bozkırlı, diyabet belirtisine sahip olan kişilerin, ailesinde diyabet hikayesi bulunanlar ve kilo fazlası olanların basit birkaç kan tetkiki ile glukoz metabolizmasını kontrol ettirmesi gerektiğinin altını çizdi.
“KAN ŞEKERİ KONTROLÜ İÇİN HASTA UYUMU ŞART”
Doç. Dr. Emre Bozkırlı, tedavi alan hastalarda ise on tanesinden yedisinin istenilen hedeflere ulaşamadığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Dünya genelinde de tedavi başarısı benzer rakamlarda olup, bu durum günümüzde hem dünyada hem Türkiye’de hastalığın tanı ve tedavisinde yetersiz kalındığını gösteriyor. Tedavi başarısızlığında en sık rastlanılan sebepler beslenme uyumsuzluğu, hareketsizlik ve ilaçların doğru kullanılmaması olarak gösteriliyor. Bununla birlikte eşlik eden stres, anksiyete, depresyon ve vücudun herhangi bir yerindeki enfeksiyon varlığı da tedavi başarısını olumsuz yönde etkileyebiliyor.”
“TEDAVİNİN TEMELİNDE TIBBİ BESLENME VE EGZERSİZ YATIYOR”
Diyabetin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi ve doğru egzersiz alışkanlığının ömür boyu sürdürülmesinin tedavisinin temelini oluşturduğunu söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emre Bozkırlı, genel tedavi yaklaşımı konusunda diyabetli kişinin doğru beslenme alışkanlığını öğrenerek bunu hayat boyu sürdürmesi gerektiğini, uygun egzersiz programları uygulaması gerektiğini belirtti.
(İHA)