Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ’Meslek Eğitiminde Önemli Fırsat: Dijitalleşme’ başlıklı ekonomi toplantısı ve Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Ankara Ofisinin açılış törenine katıldı.
TOBB İkiz Kulelerde gerçekleşen törende Bakan Varank, Almanya’nın 36 milyar dolara ulaşan dış ticaret hacmiyle Türkiye’nin büyük ticaret ortağı olduğunu kaydederek, 7 binden fazla Alman şirkete ev sahipliği yapıyoruz. Bu şirketler, 14 milyar doların üzerinde bir yatırım hacmine sahip, 140 bin kişiye istihdam sağlıyor. Yapılan yatırımlar; imalattan hizmet sektörüne, enerjiden perakende ticarete varıncaya dek pek çok alana yayılmış durumda’’ ifadelerini kullandı.
’’EN HEYECAN VERİCİ KONULARDAN BİRİSİ YAPAY ZEKA ALANINDA ATACAĞIMIZ ADIMLAR’’
Açılışı gerçekleştirilen ofisin, mevcut ekonomik ilişkileri bir üst seviyeye çıkarıp, daha kuvvetli iş birliğini mümkün kılacağına değinen Balan Varank, ’’Geçtiğimiz senenin son çeyreğinden itibaren ilişkilerimiz daha kuvvetli bir ivme kazandı. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Berlin’de Eylül ayında oldukça verimli bir dizi toplantı gerçekleştirdik. Akabinde Ekim ayında iki üst düzey heyeti Ankara’da ağırladık. İş dünyasının temsilcileriyle bir araya geldik. Sayın Peter Altmaier’le iş birliğimizi somut alanlarda daha da derinleştirme kararı aldık. En heyecan verici konulardan birisi Yapay Zeka alanında atacağımız adımlar. Yerel seçimlerin ardından, her iki tarafa da uyan bir tarihte Berlin’de Yapay Zeka Konferansı düzenlemeyi planlıyoruz. Bu konferans, yol haritamızın şekillenmesi açısından kritik öneme sahip’’ şeklinde konuştu.
Varank, Türk-Alman Üniversitesi- Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ortaklığında bir Teknopark kurulacağını ve bu teknoparka Franhoufer Enstitüsü’nün de dahil olmasını arzu ettiklerini belirtti.
’’2018 YILINDA TÜRKİYE’YE BİR ÖNCEKİ SENEYE GÖRE YÜZDE 13’LÜK BİR ARTIŞLA 13 MİLYAR DOLARLIK DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM GİRİŞİ OLDU’’
Varank, bakanlıkça uygulanan tüm politikaların yatırımı ve üretimi merkeze aldığını açıklayarak, şunları kaydetti:
’’Fikirden ticarileşmeye kadar bir ürünün tüm aşamalarını destekliyoruz. Şeffaflık ilkesi, politikalarımızın olmazsa olmazı. Yatırımcı dostu politikalarla öngörülebilirliği artırıyoruz. Yatırım ortamını iyileştirmek için son dönemde uyguladığımız reformlar, uluslararası platformlarda da karşılığını buldu. TOBB’un da dahil olduğu çalışmalarla “İş Yapma Kolaylığı” bakımından 190 ülke arasında, 17 sıralık bir sıçramayla 43’üncü sıraya yükseldik. Bu durum ülkemize olan güveni de artırdı, uluslararası yatırımlar için daha da cazip hale gelmemizi sağladı. 2018 yılında Türkiye’ye, bir önceki seneye göre yüzde 13’lük bir artışla 13 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu. Bu artışı daimi kılacak politikaları uygulamaya devam edeceğiz. Tabi ülkemize gelen yatırımcılardan da beklentilerimiz var. Yurt içindeki tedarikçilerden ve KOBİ’lerimizden daha aktif bir şekilde faydalanmalarını istiyoruz. Böylelikle küresel değer zincirleriyle daha sıkı bütünleşebilir, yurt içi katma değeri sürekli bir şekilde artırabiliriz.’’
’’İSO, İTO, İTÜ, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE BAKANLIĞIMIZ ARASINDA MESLEKİ EĞİTİM İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜ HAYATA GEÇİRDİK’’
Varank, çok hızlı bir teknolojik dönüşüm çağında yaşandığını ve bu dönemin getirdiği risklere karşı hazırlıklı olarak fırsatlardan da en iyi şekilde faydalanmak istediklerini kaydetti. 2 ay önce İSO, İTO, İTÜ, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı arasında Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolünün hayata geçirildiğini dile getiren Varank, ’’Verdiğiniz eğitimin, uygulamada da karşılığının olması kilit bir öneme sahip. Dolayısıyla başarı, çok paydaşlı bir yapının ortak sorunlara ortak çözümler getirmesiyle mümkün. 2 ay önce güzel bir işe imza attık. İSO, İTO, İTÜ, Milli Eğitim Bakanlığı ve Bakanlığımız arasında Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolünü hayata geçirdik. Yani eğitimi, sanayiyi ve üniversiteyi MEB’in koordinasyonuyla tek bir amaç uğruna bir araya getirdik. Buna göre; belirlenen okullarda atölye/laboratuvarların kurulmasını destekleyecek, eğitim içeriklerini hazırlayacak ve sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştireceğiz. Bu birliktelik, gençlerimizi iş hayatına çok daha iyi hazırlayacak, onları daha üretken olmaya teşvik edecek. Milli Eğitim Bakanlığımızla birlikte mesleki-teknik eğitimin niteliğini artırmak için “300 OSB’ye 300 Teknik Kolej” işbirliği protokolünü imzaladık. Protokolle, OSB’lerde Mesleki ve Teknik Eğitim veren Anadolu Liselerinin açılmasını ve eğitim niteliğinin artırılmasını amaçladık. Bu kapsamda bilişim teknolojileri müfredatı; blok zincir, bulut bilişim, yapay zeka, büyük veri, siber güvenlik ve mobil uygulamalar gibi konularla zenginleştirilerek güncellendi. Halihazırda OSB’ler içinde 39 Teknik Kolejde eğitim faaliyeti yürütülüyor. Geçtiğimiz sene YÖK, OSB’ler içinde eğitim veren 8 Meslek Yüksek Okuluna, 8 milyon liralık destek sundu. Bakanlığımız ve İŞKUR, Dijital Ekonominin İhtiyaçlarını Karşılayacak Nitelikli İş gücünün Yetiştirilmesi için bir İşbirliği Protokolü imzaladı. Dijitalleşme alanında farklı beceri ve yetkinliklerin kazandırılması için, mesleki eğitim kursları ve iş başı eğitim programları düzenleyeceğiz. Bir diğer önemli adımımız da, üniversitelerin mühendislik ve fen bilimleri son sınıfında olan öğrencilerin bir dönemlerinde sanayide işbaşı eğitimi almaları. (7+1) adı verilen bu düzenlemeyle, yeni mezun mühendislerin zaman kaybı olmadan işe başlamasını hedefledik’’ açıklamalarında bulundu.
’’BİZ KAMU TARAFI OLARAK ÜZERİMİZE DÜŞENİ EN İYİ ŞEKİLDE YAPMAYA HAZIRIZ’’
Varank, Türkiye’nin sahip olduğu genç ve dinamik iş gücünü en iyi şekilde yetiştirmek ve profesyonel hayata hazırlamanın hem kamunun hem de özel sektörün ortak çabasını gerektirdiğine dikkat çekti. En büyük yatırımın insana yapılan yatırım olduğunu vurgulayan Varank, ’’Gençlerimize ve mevcut çalışanlarımıza değişen koşullara karşı esneklik kazandırabilmeli, yetenek setlerini çeşitlendirmeliyiz. Biz kamu tarafı olarak üzerimize düşeni en iyi şekilde yapmaya hazırız. Özel sektör paydaşlarımızdan beklentimiz de bu iş birliğini istihdam odaklı bir temele oturtması. Mesleki eğitim konusunda Almanya’daki uygulamalar ve tecrübe birikimi bizler için değerlendirilmesi gereken bir referans kaynağı. Bu manada AHK Ankara Ofisinin önemli bir paydaş olacağını düşünüyorum’’ değerlendirmelerinde bulundu.
’’TÜRKİYE VE ALMANYA AVRUPA’NIN İKİ ÖNEMLİ EKONOMİK GÜCÜDÜR’’
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran da, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Ankara Ofisinin açılışının, ikili ilişkiler için önemli bir adım olduğuna dikkat çekerek, ’’İlişkilerin siyasi bölümünde yaşanmış olan gerginliklerle, daima yapıcı duruşlarıyla iktisadi ilişkilerin zarar görmemesine destek verdiler. Birlikte çalıştık, bundan sonra da birlikte çalışacağız. Türkiye ve Almanya Avrupa’nın iki önemli ekonomik gücüdür. Almanya dünyanın en büyük dördüncü ekonomisidir. Almanya, gençlerin beceri kazanması ve istihdamı konusunda, Avrupa’nın ve hatta dünyanın en başarılı örneğidir. en başarılı örneğidir. Bunun arkasındaysa Alman özel sektörü ve Almanya’nın yanın en önemli özel sektörü kurumu Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği bulunmaktadır. TOBB ile Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği olarak hem ikili hem de birçok uluslararası platforma birlikte çalışıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Markus C. Slevogt ise, ’’Özellikle inovasyon ve teknolojik gelişim için eğitimin teşvik edilmesi gerekir. AHK Türkiye, Almanya dual mesleki eğitim tecrübesinin, bilgi ve sisteminin Türkiye’ye aktarılmasında kilit rol oynayacaktır. İş süreçlerinin teorisine ve pratiğine hakim olan gençler, hem şirketlerin aradığı hem de ekonomiyi bir bütün olarak geliştiren profesyonellerdir’’ şeklinde konuştu.
’’ALMAN VE TÜRK EKONOMİK İLİŞKİLERİNİN GELİŞMESİ İÇİN BÜYÜK BİR POTANSİYEL BULUNMAKTADIR’’
Almanya Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği CEO’su Dr. Martin Wansleben da Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin geçtiğimiz yıllarda yakınlığını ve çok yönlülüğünü koruduğunu vurgulayarak, ’’Her iki taraf da ekonomik alanda ortaklıklarının öneminin bilincindedir ve ticari engeller gibi mevcut zorlukların üstesinden gelmekte kesinlikle kararlıdır. Alman ve Türk ekonomik ilişkilerinin gelişmesi için büyük bir potansiyel bulunmaktadır ve bu potansiyel sadece mesleki eğitimi teşvik etmekle de sınırlı değildir. Ancak, Alman şirketleri, yeni yatırımlar yapmak ve Türkiye pazarında uzun vadeli taahhütlerde bulunmak için belirli çerçeve koşullara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu nedenle, önümüzdeki yıllarda Türk-Alman ekonomik ilişkilerinin potansiyelinden tam anlamıyla yararlanabilmek için yatırım ortamının nasıl iyileştirileceği konusundaki açık diyaloğu sürdürmek çok önemlidir’’ diye konuştu.
Konuşmaların ardından Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Ankara Ofisinin açılışı gerçekleştirildi.
(Seda Kahramantürk - Burak Altun /İHA)