Ankara
TZOB'un 28'inci Olağan Genel Kurulu, Ankara Anadolu Hotels Esenboğa Thermal Otel'de başladı. Üç gün sürecek genel kurul kapsamında 81 ilden gelen 316 delege oy kullanacak.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Genel Kurul'un açılışında yaptığı konuşmada, bugünün 19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan Milli Mücadele'nin 104. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Bu vesileyle başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Kurtuluş Savaşı'mızın tüm kahramanlarını ve bu ülke için canlarını feda eden bütün şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Başta çiftçilerimiz olmak üzere tüm vatandaşlarımızın 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyorum." dedi.
Bayraktar, TZOB'un ve ziraat odalarının 3 binin üzerinde personel, yüzlerce ziraat mühendisi, veteriner hekim, tekniker, teknisyenle hizmet verdiğini dile getirerek, bugün ziraat odalarının pek çoğunun modern hizmet binalarına ve makine parklarına sahip olduğuna dikkati çekti.
"1 milyon çiftçi eğitildi"
Tarımın bütün paydaşlarıyla işbirliği halinde eğitim çalışmaları yapıldığını belirten Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu:
"Tarım danışmanlarımızla, teknik elemanlarımızla çiftçimize sahada birebir eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. Bu manada, 1 milyon çiftçi eğitildi, 200'ü aşkın kırsal kalkınma projesi gerçekleştirildi. Hedefimiz de çiftçilerimizin refahını yükseltmektir. Milli gelirden çiftçimizin daha fazla pay almasını sağlamaktır."
Bayraktar, son zamanlarda şiddetini artıran doğal afetlerden ve ekonomik çalkantılardan sonra tarımın günümüzde sadece stratejik değil aynı zamanda hayati öneme sahip bir sektör haline geldiğine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Gelinen bu noktada gıda güvencesinin sağlanması her ülke için en öncelikli hedeflerden biri haline gelmiştir. Çünkü gıdaya ulaşımda sıkıntılar daha fazla artmıştır, gıda pahalanmıştır. Üreticilerimizin maliyetleri artmış, tarımsal üretim yetersizliği arz açıklarını artırmaya başlamıştır. Bu ortamda üreticilerimiz 85 milyonluk ülke nüfusuna gıda sağlamakla kalmıyor, 5 milyonu aşkın sığınmacı, mülteci ve yabancıyı, 45-50 milyon turisti de besliyor. Tarım sektörü, 30 milyar dolar ihracat geliri sağlayarak kronik açık veren ekonomimizde 6,7 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyor. Gayri safi yurt içi hasılaya yüzde 6,5 katkıda bulunuyor, 5 milyon insana doğrudan iş sağlıyor. Ekonominin hemen tüm sektörlerinin katma değer ve istihdam yaratmasına yardımcı oluyor, krizlerde ise ekonomik ve sosyal açıdan tam bir tampon vazifesi görüyor. Artık onların kıymetini bilmemiz lazım, birikmiş sorunlarını bir an önce çözmemiz gerekiyor."
"Acil olarak açık sistemlerden kapalı sulama sistemlerine geçilmeli"
Kovid-19 salgını sürecinde tarım ve gıda sektörünün öneminin gıda güvencesi açısından daha net anlaşıldığını ifade eden Bayraktar, son yıllarda doğaya ve çevreye verilen zararın yanında küresel ısınmanın da artmasıyla doğal afetlerin insana, tarıma, sanayiye ve dolaylı olarak tüm sektörlere zarar vermeye devam ettiğini söyledi.
Bayraktar, Türkiye'nin Akdeniz çanağında küresel ısınmadan en kötü etkilenen ülkelerin başında geldiğini belirterek, önlem alınmazsa su kaynaklarının hızla kuruyacağını ve gıda güvenliğinin tehlikeye gireceğini dile getirdi.
Su yönetimi politikalarının hızla hayata geçirilmesi ve mevcut sistemin değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Bayraktar, "Acil olarak açık sistemlerden kapalı sulama sistemlerine geçilmeli, daha az su isteyen kurak bölgelerin ekolojisine uygun ürünlerin yetiştirilmesi teşvik edilmelidir. Yağmur suyunun toplanması ve gri suyun stratejik olarak yeniden kullanılması su tüketimini azaltacaktır." diye konuştu.
Deprem bölgesindeki üreticilerin desteklenmesi çağrısı
Kastamonu, Adıyaman ve Şanlıurfa'da yaşanan sel felaketleri ile Elazığ ve 11 ili kapsayan deprem felaketlerinin önemli ölçüde can ve mal kayıplarına yol açtığını hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
"Tarımsal üretimde, tarım ve gıda ihracatımızda önemli bir paya sahip olan 11 ilimizde depremin yaraları sarılmaya devam edilirken, bitkisel üretim sezonuna da yoğunlukla başladığımız bugünlerde bölgedeki üreticilerimiz daha çok desteklenmelidir. Başta makine ve ekipmanlar olmak üzere kullanacakları girdiler eksiksiz sağlanmalı, tarımsal faaliyetlerde üreticilerimizi geri getirecek ve istihdam sağlayacak önlemler alınmalıdır. Depremde yıkılan tarımsal sanayi işletmeleri en geç hasat sonuna kadar üretime hazır hale getirilmelidir. Tarım arazilerinin imara açılmasının önüne geçilmelidir. Gelecek nesillere üretim yapmak üzere bırakacağımız verimli toprakları imara açarak ülkemizin gıda güvencesini tehlikeye atmayalım. Toprağın altını unutmayalım. Toprak kurullarında gerekli hassasiyet gösterilmeli, kamu yararı ilkesi suistimal edilmemeli ve topraklarımız imara açılmamalıdır."
KDV ve ÖTV'de indirim talebi
Bayraktar, üreticiler açısından özellikle 2021-2022 sezonunun tarımsal girdi kullanımı açısından zorlu geçtiğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Tarımsal girdilerden gübre fiyatlarındaki artışlar yüzde 400'leri aşarken, mazot fiyatlarındaki artışlar yüzde 250'leri geçti. Zirai ilaç ve yem fiyatlarındaki artışlar yüzde 100'ü aşarken, elektrik fiyatlarında yüzde 140 artış görüldü. Büyük oranda dışa bağımlı olduğumuz gübre, zirai ilaç, yem ham maddeleri ve mazottaki yüksek fiyat artışları nedeniyle çiftçilerimizin bir kısmı girdi kullanımını azalttı. Haliyle verim düştü. Verim düşüklüğü ve girdi fiyatlarının yüksekliği maliyet artışlarını getirdi. Neticede ürün fiyatları arttı. Çiftçimizin tarlada kalabilmesi için temel girdi fiyatları makul düzeylere çekilmelidir. Mazotta KDV ve ÖTV'de, diğer girdi fiyatlarında da KDV'de indirim yapılmasını istiyoruz."
Bayraktar, kredi kullanırken tarım sigortası yapma zorunluluğu, hayat sigortası, komisyon ücreti, ipotek ve benzeri masraflar ile kredi maliyetinin hızla artıyor olması ve Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) şartı aranmasının çiftçilerin devlet desteğinden faydalanmasını engellediğini söyledi.
Cumhuriyet'in 100'üncü yılı olan 2023 yılı için 150 milyar dolarlık hasıla, 40 milyar dolarlık ihracat, göçmenlerde de dahil olmak üzere, artan nüfus ve turisti besleme hedeflerinin belirlendiğine değinen Bayraktar, "2023 yılı destek bütçesi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 0,39'u oranında 54 milyar lira olarak planlandı. Kanuna göre 2023 yılı destek bütçesinin 138 milyar lira olması gerekiyordu. Bu miktar 30 milyar dolar ihracat geliri ve her mevsimde halkına gıda sağlayan Türk çiftçisi için çok değildir." ifadelerini kullandı.
"Prim ödeme gün sayısı düşürülmeli"
Bayraktar, üreticilerin emeklilik şartlarına da değinerek bu konudaki taleplerini şöyle sıraladı:
"Diğer sigortalılar 20 yıl prim ödemesi yaparak emekli olabiliyorken, üreticilerimiz 9 bin gün yani 25 yıl prim ödeyerek emeklilik hakkı kazanıyor. Bu hakkaniyetsizlik giderilmeli, prim ödeme gün sayısı düşürülmelidir. Ayrıca çiftçilerimizin halen ödemekte oldukları prim borçları çok yüksek olduğundan, üyelerimiz ödeme zorluğu çekiyorlar. Sosyal Güvenlik Kurumu primleri daha makul ve ödenebilir seviyeye çekilmelidir. Muafiyet belgesi ile gelirinin düşük olduğunu belgeleyerek prim ödemesini durduran çiftçilerimizin muafiyette geçen süreleri borçlandırılmalıdır. Tarım Bağ-Kur primi durdurulan çiftçilerimiz yapılandırma ile ihya kapsamına alınmalıdır. Üreticilerimizin emeklilik başvuruları sırasında ortaya çıkan usul eksikliklerinden dolayı ziraat odalarına uygulanan idari para cezalarına af getirilmelidir. Çiftçilerimizin bu konudaki kayıplarının telafisi sağlanmalıdır."
Bayraktar, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için üreticilerin refah payının gözetilerek maliyetlerini karşılayacak alım fiyatlarının ivedilikle açıklanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Genel Kurul, 21 Mayıs'ta gerçekleştirilecek yönetim kurulu üye seçimiyle sona erecek.