İstanbul Şişli’de bir otelde İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (İMSAD) ’Geleceğe Yatırım: Dijital Dönüşüm’ temasıyla düzenlediği 8’inci Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’ne Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan ve çok sayıda iş adamı katıldı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü yaptığı konuşmada, “Deprem riskinin yüksek olduğu ülkemizde, kentsel dönüşümü hassas bir biçimde ele almalıyız. Kentsel dönüşümde, sadece binalar dönüşmez. İnsan yaşamı, şehirler ve alışkanlıklar da dönüşür. Bu nedenle kentsel dönüşüm algısının da değişmesi gerekmektedir. Kentsel dönüşüme ilişkin, ne yazık ki toplumda oluşan ’rant algısını’ değiştirmek durumundayız. Bugünkü zirvede ele alınacak konulardan biri de dijital dönüşümdür. Hepimiz, Sanayi 4.0 kavramının; bütün üretim süreçlerini kökünden etkilediğinin farkındayız. Sanayi 4.0 sürecini, ülkemiz için fırsata çevirmek bizim elimizdedir. Daha önceki bütün sanayi devrimlerini, geriden takip etmek zorunda kaldık. Ama artık, Sanayi 4.0’ı geriden takip edemeyiz. Burada bulunan, değişik sektörlerdeki iş adamlarımız ve firmalarımız; gelecek planlaması yaparken, Sanayi 4.0 gerçeğini göz önüne almak durumundadırlar. Sanayi 4.0’ın zirve yaptığı, hatta Sanayi 5.0’ın temellerinin atıldığı günümüzde; medeniyet, sosyalleşme ve ekonomi, yepyeni bir çehre kazanmıştır. Hatta artık tüm dünya, yeni bir kavramı, Toplum 5.0’ı konuşmaktadır. Toplum 5.0; ’teknolojik gücü doğru yönetecek akıllı toplum’ demektir. Türkiye olarak, hem Sanayi 4.0, hem de Toplum 5.0 yarışına dahil olmamız şarttır. Kapının önünde bekleyemeyiz. Yeni kapılar açmak, açılan kapılardan hızla geçmek durumundayız. Bunun anlamı şudur: Türkiye olarak, teknoloji üretmek zorundayız. Teknolojiyi ihraç eden değil, üreten bir sanayiye doğru hızla ilerlemek zorundayız. Her fırsatta ifade ettiğim gibi; eğer bir açığımız varsa, bu açık teknoloji açığıdır. Teknoloji açığımızı kapatmamız gerekiyor. Bütün sektörlerin; bilişimden, yazılımdan, dijital dönüşümden beklentileri son derece yüksektir. Bu beklentileri karşılayacak ortak bir akıl, ortak bir vizyon ve ortak bir inançla hareket etmeliyiz. Bizler bakanlık ve hükümet olarak bu eşgüdüm kanallarını sonuna kadar açık tutmaya devam edeceğiz. Dijital dönüşümün en büyük sermayesi insandır. Ülkemizin dinamik nüfusu; dijital dönüşümde en büyük potansiyelimizdir” dedi.
“GELECEĞİN DÜNYASINI ’YENİLİKÇİ BEYİNLER’ İNŞA EDECEK"
Bakan Özlü, “Geleceğin dünyasını ’yenilikçi beyinler’ inşa edecektir. Bu zirvenin konularından biri olan ’geleceğe yatırımla’ ilgili bir şey yapacaksak; yapacağımız ilk şey, işte bu yenilikçi beyinlere yatırım yapmak olmalıdır. Bu nedenle gençlerimize, dijital değişimi yakalayacakları, katma değeri yüksek beceriler kazandırmak için, çok sayıda projeyi hayata geçirmeye devam edeceğiz. 2017 yılının Ocak ayında kurduğumuz, ’Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu’ faaliyetlerine başlamıştır. Bu platformda kamu kurumu temsilcileri, iş dünyası temsilcileri, STK’lar, üniversiteler, araştırma kurumları ve bağımsız uzmanlar yer almaktadır” şeklinde konuştu.
"İNOVASYONA YATIRIM LÜKS DEĞİL, ARTIK MECBURİYETTİR"
Sözlerine devam eden Bakan Özlü, “Platform; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın başkanlığında, TOBB, TİM, TÜSİAD, MÜSİAD, YASED ve TTGV başkanlarının üyesi olduğu icra kurulundan oluşmaktadır. Ancak altını çizerek belirtmek isterim: Sanayi 4.0, Toplum 5.0 ve dijital dönüşüm; sadece bir bakanlığın veya bir kurumun değil, hepimizin ortak gündemi, ortak alanı, ortak sorumluluğudur. Hangi sektörden gelirsek gelelim; sorumluluk almak, elimizi taşın altına koymak durumundayız. Bunun için AR-GE, inovasyon, tasarım gibi kavramları; bütün üretim süreçlerinde baş tacı yapmalıyız. AR-GE’ye yatırım külfet değildir. İnovasyona yatırım lüks değildir. Tasarıma yatırım yük değildir. Bunların hepsi artık mecburiyettir" ifadelerini kullandı.
"KLASİK SUÇ KAVRAMINDAN ÇOK FARKLI BİR SUÇ VE SUÇLU GERÇEĞİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Siber güvenlikle ilgili konulara da değinen Bakan Faruk Özlü, "Siber güvenlik, gerçekten çok önemli, çok hassas bir konudur. Bilgi güvenliği, siber güvenlik, kriptoloji gibi kavramlar; sadece bugünün değil, geleceğin de temel sorun alanları olarak karşımızda durmaktadır. Bilginin, teknolojinin, internetin, haberleşmenin sınır tanımadığı günümüzde; tüm bu kavramların getirdiği problemlerin de üstesinden gelmek durumundayız. Klasik suç kavramından çok farklı bir suç ve suçlu gerçeği ile karşı karşıyayız. Önceden güvenlik, evlerdeki kapı kilitlerinden başlardı. Hırsız kapıdan girerdi. Şimdi ise hırsız artık kapıdan girmiyor. Telefondan giriyor, bilgisayardan giriyor, kablodan giriyor, kameradan giriyor, ekrandan giriyor. Nerede bir boşluk, nerede bir zafiyet görürse oradan giriyor. Önceden, görünen hırsızlarla, görünen düşmanlarla mücadele ederdik. Şimdiyse kendini gizleyen, nereden geldiği belli olmayan, görünmeyen düşmanlarla mücadele ediyoruz" dedi.
"ARTIK HERKESİN GÖREVİDİR"
"Ülkemizde 48 milyon kişi her gün internete bağlanıyor" diyen Bakan Özlü, "47 milyon kişi, aktif olarak sosyal medyayı kullanıyor. İnsanlarımızın yüzde 95’i cep telefonu sahibi. Cep telefonu kullananların yüzde 75’i, akıllı telefonları tercih ediyor. Dizüstü ve masaüstü bilgisayar kullanımı yüzde 51 oranında. Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 73’ünün web sayfası var. TÜİK’in, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırmasına göre; her 10 hanenin sekizi, internet erişim imkânına sahiptir. Vatandaşlarımızın yüzde 43’ü, e-devlet hizmetlerini kullanmaktadır. Her dört kişiden biri internet üzerinden alışveriş yapmaktadır. Tüm bu rakamlar bize şunu söylüyor: Hepimizin bir dijital evi, dijital hanesi var. Dolayısıyla; bu evi, bu haneyi güven altına almamız gerekiyor. Kişilerin, kurumların ve devletin güvenlik ve mahremiyet sınırlarını; her türlü tehdit karşısında korumak artık herkesin görevidir. Türkiye, bu anlamda önemli mesafeler almıştır. Ulusal siber güvenlik kapasitemizin artırılmasına yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Türkiye, ortaya koyduğu Siber Güvenlik Ulusal Eylem Planıyla, meselenin her yönünü ciddiyetle ele almıştır. Siber güvenlik için gerekli insan kaynağımızın yetişmesi hususunda önemli mesafeler alınmıştır. TÜBİTAK ve BİLGEM bünyesindeki Siber Güvenlik Enstitüsü (SGE), siber güvenlik alanında araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütmektedir. Askeri kurumlara, kamu kurumlarına ve özel sektöre, çözüme yönelik projeler hazırlamaktadır. Bugüne kadar başarıyla gerçekleştirdiği birçok projeyle, ülkemizin siber güvenlik bilgi birikiminin oluşmasına önemli katkılar sunmuştur. Yazılım mühendislerimizin ve bilgisayar ağları konusunda uzmanlaşmış insan kaynağımızın bir kısmı, siber güvenlik alanına eğilmeye başlamıştır. Bilgi güvenliği, siber güvenlik ve kriptoloji alanlarında AR-GE çalışmalarının arttığını da, memnuniyetle ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.
(Murat Solak / İHA)