UNESCO’nun Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen 39’uncu Dünya Kültür Mirası Komitesi Toplantısı’nda Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri’nin Dünya Kültür Mirası olarak tescillenmesi başta turizm ve iş çevreleri olmak üzere kentte büyük bir sevinçle karşılandı. Ancak bu durum birkaç aileyi de kaygılandırdı. Surlarda yaşayan, bir taraftan yoksulluk, diğer taraftan ise akrep, yılan ve farelerle mücadele eden ailelerden Karan ailesini “evsiz kalabilme” endişesi sardı.
“NEYİMİZ VARSA SATIP, BURAYI ALDIK”
25 yıl önce Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Sergelan köyünden, kent merkezine göç etmek durumunda kaldıklarını ve şuanda surlarda felçli eşi, iki kızı ve iki torunu ile yaşadıklarını anlatan Nazime Karan (65), “Köydeki evimizi, tarlalarımızı satıp geldik buraya. Yıkılmadan önce burada surlara bitişip bir evimiz vardı. İki katlı bir evdi. Villa gibiydi. Çok beğendik. Yedi kız, iki erkek çocuğum var. Burası tam bize göreydi. Ev ve tarlaların parası yetmedi, elde avuçta ne varsa satıp, aldık burayı. 20 sene içinde oturduk. Sonra surların etrafındaki evlere yıkım kararı çıktı. ‘Yapmayın, etmeyin’ dedik. Ancak yıktılar. Kocam ve kızlar çalışmıyordu. Maddi durumumuz çok düşüktü. Evi yıkıp bize 12 milyar (12 bin TL) verdiler” dedi.
“ANİDEN GELİP, ‘ÇIKIN’ DEMESİNLER”
Bunun üzerine yakın bir yerde bir ev bulup, kiracı olarak yerleştiklerini ancak bir süre sonra ellerindeki paranın bittiğini ve surlara dönmek durumunda kaldıklarını aktaran Karan, “3 aylık yaşlılık maaşı alıyoruz. Benim maaşım yeni çıktı. İki bekar kızım var. İki torunumda benim üzerimde. Şimdi surlar dünya mirası olmuş. Evimizi yıksalar, bizi buradan çıkarsalar, başka yere taşınmamız için paramız yok. İki kızım halen evde, kocam felçli. Oğlumun 4 çocuğu var, çalışamıyor. Ben bu kızları alıp nereye gideyim. Bize bir çare bulsunlar. Aniden gelip ‘çıkın’ demesinler. Bizi çıkaracaklarsa kızıma bir iş, bize de bir ev versinler. Beni burada bıraksalar da, bu farelerin, yılanların içinde yine kabul ediyorum” diye konuştu.