CHP Bursa Milletvekili Dr. İrgil, Eğitim Komisyonu’ndan CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer ve CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ile TBMM’de düzenlediği basın toplantısında bu belgeleri açıkladı.
“İkbal için, unvan için bir kısım akademisyenin yaptığı yazışmalar utanç verici boyutlarda” diyen İrgil “Aralarında profesörlerin de bulunduğu, bilim yuvalarının birer ferdi olan kişilerin ya bizzat ya da aracılar vasıtasıyla daha milletvekili değilken, sadece bir işadamıyken Bakan Berat Albayrak’a gönderdikleri e-postalar akademik vahameti ortaya koyuyor” dedi.
“Üniversite kurulmasını isteyeni de, torpil bekleyeni de, ispiyoncusu da, muhbiri de, menfaat bekleyeni de hatta doçent olmak isteyeni de Berat Albayrak’a gidiyor, ona yazıyor, ondan murat ediyor. Bu yazışmalarla ilgili akla gelen ilk soru şu: Bu insanlar neden bir işadamı olan Berat Albayrak’a yazıyor?” diyen İrgil, WikiLeaks belgelerinde adı geçen ve bazıları basına da yansıyan yazışmalara ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
1. Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Yusuf Ulucay’ın rektör olmadan önce, o dönem görev başındaki rektör ve eski rektörler hakkında rapor hazırlayıp aracılar ile işadamı Berat Albayrak’a ulaştırdığı, kurulacak olan Bursa Teknik Üniversitesi’ne rektör atanmak için yazışmalar yaptığı doğru mudur? Ve Ulcay, nihayet bu raporlar sayesinde mi Uludağ Üniversitesi’nin rektör koltuğuna oturtulmuştur? Ulcay’ın çalışma arkadaşları, dönemin üniversite yöneticileri ve akademisyenleri için raporlar yazdığı, tanımlamalar yaptığı ne kadar etiktir?
2. Giresun Üniversitesi Rektörü, kendilerini Giresun’daki dindar/muhafazakar bir platform olarak tanımlayan Giresun Sivil İrade Platformu’nun önerisiyle mi rektörlüğe getirilmiştir? Bu platform ile rektörün ne gibi bir bağı vardır? Öneri hangi sebeple Berat Albayrak’a yapılmıştır?
3. Marmara Üniversitesi Bankacılık Bölümü Prof. Dr. Erişah Arıcan’ın üniversite bünyesindeki dekan ve müdürler hakkında fişleme yaptığı iddiaları doğru mudur? Akademisyenleri sağ ve bizden, solcu, ülkücü nitelendirmelerde bulundurduğu doğruysa, Arıcan bu bilgileri niçin bir işadamı olan Berat Albayrak’a iletmiştir? Bu açık çalışma arkadaşlarını fişleme sonrası, aynı zamanda Berat Albayrak’ın tez hocası olan bu akademisyenin ödül olarak İstanbul Borsa Yönetim Kurulu üyeliğine atandığı doğru mudur? Bu Prof. için üniversite yönetimi soruşturma açmış mıdır?
4. Marmara Üniversitesi’nden Prof. Arıcan, Prof. Arif Güllüaoğlu ile ilgili raporu hangi yetki ve gereklilik ile hazırlayıp, neden ihbar etme gereği duymuştur?
5. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden Doç. Dr. Feridun Kaya, niçin ve hangi amaçla son seçimlerde üniversitenin lojmanında oturan akademisyenlerin oy kullandığı sandık sonuçlarını ve üniversitelerdeki yönetimle ilgili raporları işadamı Berat Albayrak’a göndermiştir?
6. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tülin Durgun Yetim, üniversite içindeki çekişmeleri ve yönetimden AK Parti’de siyaset yapması nedeniyle baskı gördüğü iddialarını neden doğrudan Berat Albayrak’a iletmiştir?
7. İstanbul Medipol Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Selman Öğüt, doçentlik tezinin olumsuz oy alması nedeniyle şikayette bulunurken jürisini paralelci olmakla suçlayarak, asıl müsebbibin otomatik jüri sistemini getiren YÖK Başkanı Yekta Saraç olduğu hakkında şikayetini neden bir işadamı olan Berat Albayrak’a ihbar etmiştir?
8. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde memur olan R.A., rektör yardımcısının ülkücü olduğunu ve personel atamalarında söz sahibi olmasından ötürü sıkıntı duyduğunu hangi amaçla bir işadamı olan Berat Albayrak’a bildirmiştir?
9. Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Muharrem Kılıç, bazı aracılar ile YÖK üyesi olmayı neden Esra Albayrak’tan murat etmiştir?
10. Silivri Rumeli Üniversitesi’nin kuruluşunun hızlandırılması için Ocak 2015’te bir işadamı olan Berat Albayrak’a başvuruluyor. YÖK Genel Kurulu’ndan gerekli kararın çıktığının ifade edildiği belgede; şöyle bir cümle var: “Dosya Milli Eğitim Bakanlığı’na, oradan Başbakanlık makamına geldi. Buradan Meclis’e sevk edilip yasasının çıkması için sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı gerekiyor.”
MEB, YÖK ve TBMM’yi ilgilendiren bu konu için neden işadamı Albayrak’a başvuruluyor? (Berat Albayrak’a gelen bu mailin ardından 23 Nisan 2015’te üniversitenin kuruluşu gerçekleşiyor.)
11. Prof. M.T. tarafından Prof. Yusuf Ulcay hakkında ilk bilgi 1 Mart 2009’da neden işadamı Berat Albayrak’a iletiliyor? CV’si ile tanıtılan Ulcay’ın Cumhurbaşkanı ile görüştürülmesi ve Bursa’da bir üniversite kurulması yönündeki çalışma hakkında bilgi verebilmesine imkan tanınması neden işadamı Berat Albayrak’tan rica ediliyor?
12. Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Mustafa Şahin, 2014 seçimlerinden önce Konya’daki AK Parti adaylarının vizyon sahibi olmadıklarına dair direkt olarak işadamı Berat Albayrak’ı neden bilgilendiriyor?
13. Prof. Sadrettin Pençe’nin Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne rektör yardımcısı olması hakkında yapılan talep neden işadamı Berat Albayrak’a iletiliyor.
14. İstanbul Üniversitesi’nde çalışan öğretim üyeleri ile ilgili fişleme ve raporlar neden YÖK’e değil de, o dönemde işadamı olan Berat Albayrak’a sunuluyor?
15. Prof. Dr. Ercan Öztemel BTÜ veya İstanbul’da yeni kurulacak bir üniversiteye rektör olarak atanması için 2010 yılında neden iş adamı Berat Albayrak’tan isteniyor?
16. Dr. M.A. Hacettepe Üniversitesi’nde saptadığı ahlaksızlıkları, usulsüzlükleri ve bilgilendirmeleri ilgili devlet mercileri varken neden işadamı Berat Albayrak’a rapor etme ihtiyacı duyuyor?
Maalesef bugün birçok üniversitemizi adı rektör olan, hükmü cübbesi içinde memurlar yönetiyor. Çünkü kendini öğrencilerine, akademisyen arkadaşlarına ve halka adayacaklarına, bir kişiye sorumlu hissediyorlar. Başbakan’ın vecizi gibi “itaat ediyorlar, rahat ediyorlar!” Çünkü liyakat kelimesi neredeyse devletin lügatından silindi. Seçim kelimesi ise sadece siyasi bir niteleme kazandı. Üniversitelerimize yandaş atamalarla gelen rektörler ne yazık ki çalışanların ve öğrencilerin iradesini yansıtmıyor. Bu rektörlerin ortak ruh hali ise endişe verici. Öfkeliler, rövanşistler, ciddi zarafet yoksunu kişiler. Çünkü sevilmediklerini biliyorlar.
Beyaz cübbelerini giydikten sonra kendi kampüsleri içinde baş imam edasında dolaşan rektörlerimiz var. Her sabah “Ben sarayın rektörüyüm, saray da benim velinimetimdir” duası ile mesailerine başlıyorlar.
Bugün birçok üniversite, rektörlerin çiftliği haline gelmiştir. Ne YÖK’ü tanıyorlar, ne de Milli Eğitim Bakanlığını... Rektörler, üniversiteleri yandaş, arkadaş, akraba ve aile çiftliğine çevirmiş durumda. Bilimsel kifayetsizlik, ufuksuzluk ve liyakatsizlik çok ciddi bir sorundur ve zamanla çözülür. Ancak yandaş olacağım diye bilimsel onuru, akademik namusu ve bilimsel ahlakı ayaklar altına almak felakettir ve maalesef tedavisi ve çözümü yoktur.