Dursun EROĞLU/EKOhaber
Otomotiv sektörü, son bir yılda adeta “gaza bastı”. İç piyasada araba satışlarındaki düşüşün devam etmesine rağmen, özellikle otomobil üretiminde tarihi rekorlar kırılıyor. Sektör ilk defa 2008’de gerçekleştirilen üretim ve ihracat rakamlarını aşmayı başardı. Türkiye’de ihracatın lokomotifi haline gelen otomotiv sektöründe ihracat başarısının altında ise ağırlıkla “otomobil” bulunuyor. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) tarafından yayımlanan aylık raporun analizinde, iç piyasada, ticaretteki hareketliliği yansıtan, eşya ve yolcu taşımaya dönük kamyon, çekici, otobüs ile hafif ticari araç piyasasında ciddi kayıplar görülüyor. Ancak buna karşılık özellikle TOFAŞ’ta üretilen Egea ve Doblo; Oyak Renault’da üretilen Yeni Megan, Talisman ve Clio; TOYOTA’da üretilen C-HR ve Corolla ve Hyundai’nin yeni modellerinin, lisansör otomotiv devleri tarafından küresel pazara dönük üretilmesi ile birlikte, sektördeki hava bir anda değişti ve ana sanayi kuruluşları artık tam kapasite çalışmaya başladılar. Araba fabrikalarının yüksek kapasite ile çalışması onlarca yan sanayi kuruluşunu da günde 2-3 vardiya çalışılan yerlere dönüştürdü. Böylece otomotiv sektörü, toplamda, pazaradaki daralmaya rağmen, piyasadaki konjonktürel olumsuzluklardan en az etkilenen sektör oldu. OSD verilerine göre, geçtiğimiz Şubat ayında araç üretimi, önceki yılın Şubat ayına göre yüzde 15 oranında artarak 138 bin 369’a yükseldi. Bu rakamın 97 bin 129 adetlik büyük bölümünü otomobiller oluştururken, otomobilde üretim artışı bu dönemde yüzde 34’e yükseldi. Böylece bu yılın Ocak-Şubat döneminde toplam araç üretimi yüzde 22 artışla 266 bin 490’e ulaştı. Yılın ilk iki ayında üretim otomobilde ise yüzde 46 oranında artarak 190 bin 812’ye yükseldi.
Bu rakamlarla geriye doğru son 12 aylık dönemde toplam araç üretimi yüzde 12 artışla 1 milyon 534 bin 82’ye, otomobil üretimi de yüzde 27 artışla 1 milyon 10 bin 755’e yükseldi.
PAZAR DARALIYOR
Araç piyasasında en çarpıcı gelişmelerden birisi, iç pazarın daralması oldu. Geçtiğimiz şubat ayında piyasada satılan toplam yeni araçların sayısı yüzde 11 azalma ile 48 bin 141’e gerilerken, pazarda otomobil satışlarındaki düşüş yüzde 15’e ulaştı ve Şubat’ta sadece 34 bin 658 otomobil satılabildi.
Yılın ilk iki ayında ise toplam araç satışları yüzde 4 düşüşle 84 bin 289’a, otomobil satışları da yüzde 6 düşüşle 60 bin 347’e geriledi. Bu rakamlarla, geriye doğru 12 aylık dönemde toplam araç satışı 1 milyon 148 ile geçen senenin sadece 110 araç üzerinde gerçekleşti. Geriye doğru, son bir yıllık otomobil satış ise yüzde 4 artışla 753 bin 339 oldu.
İTHALAT AZALIYOR
İç piyasadaki durgunluğa bağlı olarak en çarpıcı gelişmelerden birisi de Şubat’ta ithal araçların azalması oldu. Şubat’ta, önceki yıla göre toplam araba ithalatı yüzde 17 düşerek 30 bin 668 adet olurken, otomobil ithalatı yüzde 22 düşerek 23 bin 880’e geriledi. Son iki ayda ise araba ithalatı yüzde 9 düşüşle 52 bin 494’e, otomobil ithalatı da yüzde 12 gerilemeyle 40 bin 776 adede düştü.
Geriye dönük 12 aylık ithalat ise toplam taşıt araçlarında yüzde 3 artarak 676 bin 12’ye, otomobilde ise yüzde 4 artış ile 559 bin 336’ya yükseldi.
İç pazardaki yerli/ithal araç oranında en çok dikkat çeken nokta, kriz yılı olan 2009’da ithal araç oranınn yüzde 55 ile dip yapması oldu. Kriz ortamında ithal araba talebi daralırken, izleyen yıllarda dolar kurunun da desteği ile pazardaki ithal araba oranı sürekli yükseldi, yüzde 70’lere dayandı.
5 OTOMOBİLDEN 4’Ü İTHAL
2016 yılında Türkiye’de satılan 1 milyon 7 bin 857 aracın 681 bin 303’ü (yüzde 68) ithal araçlardan oluştu. Yani satılan her üç araçtan en az 2’si ithal araç oldu. Ancak ağustosta ithal otomobil talebi adeta patladı. Otomobil pazarında ithal araçların payı Ağustos 2016’da yüzde 81 ile zirveyi yakalarken, geçtiğimiz Şubat ayında yüzde 69 olarak gerçekleşti. Pazardaki ithal araç oranı hafif ticari araçlarda ise nispeten daha düşük. 2009 krizinde yüzde 15’e kadar gerileyen ithal hafif ticari araç payı, geçtiğimiz şubat ayında yüzde 52 ile en yüksek noktasına ulaştı. Yılın iki ayında satılan toplam 21 bin 941 hafif ticari aracın 10 bin 182’sini ithal, kalan 10 bin 410’unu ise Türkiye’de üretilen araçlar oluşturdu.
FABRİKALAR İHRACATA ÇALIŞIYOR
Otomotiv ana sanayi üretiminde en önemli gelişme, dünyanın dört bir yanına satılan araçların sayısındaki artış oldu. Türkiye’de üretilen otomobiller, Fiat, Renault, Toyota gibi lisansör dünya devlerinin programları doğrultusunda küresel pazara sunuluyor.
Şubat ayında ihraç edilen toplam araç sayısı, önceki yıla göre yüzde 18 artışla 116 bin 63 adete yükseldi. İhraç edilen otomomobil sayısı ise yüzde 36 artış ile 81 bin 990’a ulaştı.
Yılın ilk iki ayında ise toplam araç ihracatı yüzde 31 artış ile 219 bin 434’e, otomobil ihracatı yüzde 60 artış ile 158 bin 483’e tırmandı. Geriye doğru 12 aylık dönemde ise ihracat artışı toplam araç olarak yüzde 19 artış ile 1 milyon 193 bin 308’e, otomobil olarak ise yüzde 33 artış ile 805 bin 422 adede ulaştı.
RAKAMLAR REKOR KIRDI
İhracat döviz bazında ise ilk kez 2008’de ulaşılan 24,7 milyar dolar rekoru aştı. Ancak otomotivde ihracat rakamları Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nın (OİB) kayıtlarından oluşuyor ve bu rakamlar otomotiv yan sanayiin ihracatını da kapsıyor.
Toplam ihracatta, sanılanın aksine en büyük bölümü, uzun yıllardır yan sanayi ihracatı oluşturuyordu. Otomotiv sektörünün toplam ihracatı Şubat ayında, bir önceki yılın Şubat ayına göre yüzde 11 artarak 2 milyar 250 milyon 740 bin dolara, iki aylık dönemde yüzde 21 artışla 4 milyar 334 milyon 80 bin dolara ulaştı. Geriye dönük 12 aylık ihracat ise yüzde 15 artışla 25 milyar 9 milyon 55 bin dolar ile yeni bir rekora imza attı. Toplam ihracat içinde otomobilin ihracatı Şubat ayında yüzde 60 artışla 930 milyon 713 bin dolar, Ocak-Şubat döneminde yüzde 92 artış ile 1 milyar 843 milyon 520 bin dolara tırmandı. İhracat otomobilde geriye doğru 12 ayda ise yüzde 38 artış ile 9 milyar 222 milyon 375 bin dolar olarak gerçekleşti. Taşıt araçları ihracatında otomobil son iki aydaki yüzde 60 artışla, sektörü sırtlanırken, ticari araçların iyracatı yüzde 11 geriledi ve 60 bin 951’e düştü.
Düşüş obobüste yüzde 9 ve 997 adet, kamyonet/pick-up grubunda yüzde 19 ile 53 bin 49 adet olurken, minibüs/minibüs ihracatı yüzde 372 artışla 6 bin 265, kamyonda yüzde 14 artış ile 563 adede yükseldi. Otomotiv ihracatı verileri açıklanırken, öteden beri ihracatın yarıdan fazlasını yan sanayi ürünleri oluşturur. Ancak son yıllarda özellikle otomobil ihracatındaki başarı ile ana sanayiin artık yan sanayiyi geride bırakmaya başladığı görülüyor. UİB verilerine göre, Yan sanayi ihracatı 2013’de 9 milyar dolar, 2014’de 9,5 milyar dolar, 2016’da 8,9 milyar dolar olurken, yan sanayi ihracatında en büyük payı sırasıyla, iç ve dış lastikler, motorlar, akümülatör grubu, emniyet camları, ile “diğer yedek parça ve aksamlar” izliyor. UİB verilerine göre, 2016 ihracatının yüzde 38’ini yan sanayi, yüzde 35’ini otomobiller, yüzde 19’unu eşya taşımaya mahsus motorlu araçlar, yüzde 62’sını otobüs, midibüs ve minibüsler oluşturdu. En fazla ihracat yapılan ülke 3,9 milyar ile Almanya, 2,7 milyar dolarla İtalya, 2,5 milyar dolarla Fransa oldu. En fazla “ihracat” yapılan Almanya, Fransa ve İtalya’nın, üretimlerini Türkiye’de gerçekleştiren ülkeler olması dikkat çekiyor.
Orhan Sabuncu (UİB Başkanı):
‘Tüm zamanların rekorunu kırıyoruz’
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Koordinatör Başkanı Orhan Sabuncu, UİB kayıtlarını Türkiye’deki bütün ana ve yan sanayi ihracatını oluşturduğuna dikkat çekti ve bu yıl “bütün zamanların rekorunu kırmayı hedeflediklerini”kaydetti. Sabuncu’nun değerlendirmesi şöyle: “Üretilen yeni modellerin pozitif etkisi, AB pazarındaki büyümenin devam etmesi ile otomotiv endüstrisinde ihracat artışının 2017 yılında da devam etmesini bekliyoruz. Endüstrinin 2017 yılı ihracat hedefi 25 milyar USD olarak belirlenmiştir. 2017 yılı ilk iki aydaki veriler beklediğimiz şekilde gelişmiştir. Ocak-Şubat döneminde otomotiv ihracatımız yüzde 23 artarak 4.3 milyar USD’ye yükselmiştir. Başlıca pazarımız olan AB Ülkelerine yönelik ihracat artışı devam etmektedir. Diğer taraftan 2017 yılının ilk iki ayında ABD, İran, İsrail, Meksika, Rusya Federasyonu gibi alternatif pazarlara yönelik ihracat artışları da bu yıla yönelik iyimserliğimizi artırmaktadır.
BU YIL TÜM ZAMANLARIN ÜZERİNE ÇIKMAYI BEKLİYORUZ
2017 yılı ihracat hedefimiz yukarıda da değindiğimiz üzere 25 milyar USD’dir. Bu yıl otomotiv endüstrisinde 2008 yılında ulaşılan 24.7 milyar USD’lik rakamı aşarak tüm zamanların rekorunu kırmayı hedefliyoruz. 2017 yılında otomotiv endüstrisinin üretim ve adet bazında ihracat verilerinin de artmaya devam etmesini bekliyoruz. Pazarda ise ÖTV artışı ve döviz kurlarının yükselmesinin etkisi ile bir miktar daralma yaşanması öngörülmektedir. Son iki yıldır 1 milyon adedin üzerinde seyreden pazarın 2017 yılında 1 milyon adede ulaşması zor gözükmektedir
YÜKSEK DÖVİZ ORANLARI SIKINTIYA SOKUYOR
Öncelikle döviz kurlarındaki makul oranlı artışların ihracatımıza olumlu yansıdığını, ihracatçılarımızın rekabetçiliğini artırdığını söylemeliyiz. Ancak aşırı yüksek döviz kurları da zamanla ihracat yapan firmalarımızın girdi maliyetlerini artırmakta, bu da ihracatçılarımıza yük olarak yansımaktadır. Bizim açımızdan kurlarla ilgili en önemli unsur öngörülebilirliktir. Döviz kurlarında yaşanan yüksek oranlı dalgalanmalar ihracatçılarımızı zor durumda bırakan unsurlardan birisidir. Bu nedenle rekabetçi, istikrarlı ve mümkün olduğunca öngörülebilir bir kur politikası talep ediyoruz.Burada diğer bir önemli unsur Euro/Dolar paritesinin seyridir. Otomotiv ihracatımızın ortalama olarak yüzde 85’i Euro cinsinden gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla Euro’nun dolar karşısında değer kaybetmesi, dolar cinsinden ihracatımızın düşük gözükmesine neden olmaktadır.
Örneğin, 2015 yılında euro bazlı ihracatta artış yaşanmasına rağmen euro/dolar paritesi kaynaklı 3 milyar USD’lik ihracat kaybı otomotiv ihracatımızı değer bazında olası bir rekordan etmiştir. 2016 yılında ise paritenin etkisi çok büyük ölçüde kaybolmuştur.
2016 yılında Euro cinsinden otomotiv ihracatımız da, dolar cinsinden otomotiv ihracatımız da yüzde 13 artmıştır.
Oysa 2015 yılında parite farkından dolayı Euro cinsinden otomotiv ihracatımız yüzde 14 artarken, dolar cinsinden otomotiv ihracatımız yüzde 5 azalmıştı. Bu nedenle Euro/Dolar paritesinin seyri de ihracat rakamları dolar cinsinden açıklandığı için bizim açımızdan önem taşımaktadır.”
Ahmet YAĞCI (Chassis Brakes International Türkiye Genel Müdürü):
‘Atılımlara tanıklık ediyoruz”
“Türkiye ekonomisinin son yıllarda yakaladığı pozitif yöndeki büyüme alışkanlığı, geçtiğimiz yıl yaşanan jeopolitik sorunlar ve küresel ekonomideki dalgalanmalardan ötürü birtakım sorunlarla karşı karşıya kalsa da 2017 yılının başından itibaren ihracat anlamında yine önemli atılımlara tanıklık ediyoruz. Bu atılımlar arasında kuşkusuz, Chassis Brakes International olarak bizim de hizmet verdiğimiz otomotiv sektörü, kilit sektörlerin başında geliyor. 2017 yılının ilk çeyreğinde sektörün tarihi rekorlar yaşaması hepimiz adına mutluluk verici. Bu süreçte hem istihdamın arttığını hem de sektörün küresel ölçekteki büyüme ivmesinin devam ettiğini görüyoruz. Son iki ayda, sektördeki toplam üretimin yüzde 82’sinin ihraç edilmesi ve bunun da ülkemizdeki toplam ihracatın 3/4’ünü oluşturması, gelecek adına çok önemli bir göstergedir.
Son açıklanan veriler ışığında, Türkiye ihracatından yüzde 20 ile en yüksek payı alan otomotiv sektörünün, 2 milyar dolar gibi çok ciddi bir seviyeyi yaklaşık 5 aydan beri aralıksız sürdürmesi ise 2017 ve sonrası için beklentilerimize pozitif yönde etki etti.
Ek olarak, ülkemiz ihracatının lokomotiflerinden biri olan ve otomotiv sektörünün de adeta kalbi niteliğindeki Bursa kenti de bu süreçte ortaya koyduğu başarılı performansla üzerine düşen sorumlulukları layıkıyla yerine getirmektedir.
Gelinen noktada, yaşadığımız topluma ve sektöre yüksek düzeyde katma değer sağlamayı kendine ilke edinen şirketimiz Chassis Brakes International da ‘ihracat odaklı üretim’ modeliyle, üreterek büyüyecek olan Türkiye’ye ve sektöre, katkı sağlamaya devam etmeyi hedefliyoruz.”
Sami EROL (Aktaş Holding YKÜ):
‘Tablo umut verici’
“Geride bıraktığımız 2016 yılı genel olarak hem ülkemiz, hem de dünya geneli sıkıntılı geçmişti. Ülkemizde özellikle 2016 sonuyla birlikte başlayan toparlanma süreci, 2017’nin ilk çeyreğinde de kendini hissettiriyor.
Otomotiv sektöründe 2017’nin ilk döneminde ortaya çıkan tablo gelecek adına umut verici. Tabi otomotiv sektörü açısından en önemli konuların başında istikrar geliyor. Çünkü makroekonomik durumda yaşanabilecek belirsizlik ortamı ve istikrarsızlık, yatırım planlaması ve bütçe bazlı öngörüleri de zorlaştırmaktadır. Her ne kadar iç pazardaki ÖTV artışı ve kurdan dolayı ortaya çıkan baskı olumsuz etki yaratsa da bütünsel olarak sektörün yıla üretim rekoruyla başlaması ve böyle devam etmesi sevindirici. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre de ülkemiz ihracatının lideri olan sektör, yaklaşık 10 yıllık sürenin ardından en başarılı şubat ayı performansını gerçekleştirdi. Tabi ülkemizde otomotiv ana sanayi ve tedarik sanayi tarafından üretilen birçok model ve yedek parça, dünyanın pek noktasına ulaştırılmaya devam ediyor.
Ortaya çıkan tablo ve yaratılan katma değer, ülkemizin gelecek hedeflerinde önemli bir paya sahip olan ihracat seviyeleri açısından da umut vermektedir. Nitekim Avrupa başta olmak üzere tüm dünya ülkeleri, ülkemizdeki endüstriyel gelişim ve yüksek potansiyelin farkında. Riskler ve fırsatlar değerlendirildiğinde Türkiye, Avrupa için özel bir konumda yer alıyor. Bizler de Aktaş Holding olarak, hem yeni yatırım hamleleriyle, hem de küresel ölçekteki büyüme stratejileriyle, ülkemizin ve sektörün gelişimi noktasında etkin ve sonuç odaklı çalışmalara imza atmaya devam ediyoruz. Bu anlamda 2017 yılından beklentimizin yüksek olduğunu söylemek isterim.”
İHRACATIN LİDERİ TOFAŞ
Firma bazında gerçekleşen taşıt araçları ihracatı (adet olarak) şöyle:
(Ocak-Şubat)
Firma adı 2015 2016 2016 2017
TOFAŞ 173.743 279.444 37.350 49.582
OYAK RENAULT 270.299 270.088 35.326 47.894
FORD OTOSAN 252.571 256.706 45.672 45.982
TOYOTA 81.962 109.184 10.407 41.401
HYUNDAI ASSAN 201.276 207.234 36.650 32.224
TÜRK TRAKTÖR 14.122 12.625 2.322 1.775
MERCEDES TÜRK 4.252 8.307 1.150 1.040
HONDA TÜRKİYE 2.220 2.914 149 686
MAN TÜRKİYE 1.493 1.717 362 328
KARSAN 3.067 3.629 311 119
HATTAT TARIM 810 1.026 140 99
OTOKAR 720 833 46 82
A.I.O.S. 291 673 30 62
TEMSA GLOBAL 441 653 44 34
GENEL TOPLAM 1.007.267 1.155.033 169.959 221.308
Otomobil Üretimi:
Oyak Renault : 47.894
TOYOTA : 41.401
TOFAŞ : 32.992
HYUNDAİ ASSAN : 32.224
HONDA TÜRKİYE : 686
FORD OTOSAN : 3.286
TOPLAM: : 156.483
Midibüs Üretimi:
A.İ.O.S : 43
Otokar : 31
Temsa Global : 2
Karsan : 1
Toplam : 77
Kamyonet Üretimi:
Ford Otosan : 36.342
TOFAŞ : 16.590
KARSAN : 117
TOPLAM : 53.049
Traktör Üretimi
Türk Traktör : 1.775
Hattat Tarım : 99
TOPLAM :1.874
Otobüs Üretimi:
Mercedes Benz Türk : 573
MAN Türkiye : 328
Otokar : 51
Temsa Global : 32
A.İ.O.S : 13
Toplam : 997
Minibüs Üretimi:
Ford Otosan : 6.264
TOPLAM : 6.264
Kamyon Üretimi:
Mercedes Benz Türk : 467
Ford Otosan : 90
A.İ.O.S : 6
TOPLAM : 563
Mehmet Baş (Yepsan A.Ş. YKB):
‘Siparişlerde artış var...’
“Üretim, sektörde belirli miktarlarda büyüme ile devam ediyor. Bizim müşterilerimizin siparişlerinde artış var. Yurt dışında yeni müşterimlerimiz de var. İş dünyası olarak, hem otomotiv sektörü, hem ülke, hem de şirket olarak 2017 yılını büyüme ile geçireceğiz.
Firma olarak tam kapasite çalışıyoruz, diyebiliriz. Sadece ocak ayında bir iki hafta, ana müşterimizden kaynaklı bir yavaşlama oldu. Genelde, bir yıl öncesine göre yüzde 12 civarında iş artışı var. Yılın ilk çeyreği kapanıyor şu günlerde. İkici çeyrekte daha olumlu bir dönem başlayacak. Ekononomiye yön verenler de zaten bu sektöre daha pozitif bakacaklar. Tabi inşallah, önümüzdeki aylarda arabalara yeni vergiler gelmez ise... Aslında ithalata hiç gerek yok. Yerli otomobilleri bizim de kullanmamız lazım. Kalitesi mükemmel.
Bizim üretim yaptığımız en büyük kuruluş TOFAŞ. İkinci sırada da Volkswagen ve gruba bağlı markalar var. Tabi bunların parçasını yurtdışına, fabrikalara ihraç ediyoruz. Bizim şu anda üretimle ilglili bütün planlarımız tamam. Aralık ayının ilk yarısına geldikten sonra, bize bir yıllık planı hazır gönderirler. Daralma düşünülmüyor. İç pazarda sıkıntı olsa da ihracat sayesinde işler büyük bir sıkıntı olmadan yürüyor. Bu yılki siparişleri, bu öngörüler üzerine değerlendiriyoruz. Personelimizde geçen sene 35 kişi ekledik. Şu anda, yılın ikinci yarısından itibaren gelecek siparişlere göre yeni isthdam gündeme gelebilir. İhracatla ilgli yeni siparişler, yeni müşterilerimiz de var.”
Anıl Yücetürk (Maysan Mando YKB):
‘Sektör rekor üretim artışına tanıklık etti’
“2016 yılı itibariyle, 4 trilyon dolar gibi çok ciddi bir ekonomik güce sahip olarak, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 5’ini oluşturan otomotiv sektörü, ülkemiz açısından da ortaya koyduğu yüksek katma değer sayesinde,‘lokomotif sektör’ niteliğindedir.
2017 yılı Ocak-Şubat döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim bazlı yüzde 22 düzeyinde arttığını ve ülkemizdeki otomotiv sanayisinin de gün geçtikçe büyümeye ve gelişmeye devam ettiğini büyük bir mutluluk ile görüyoruz. Ek olarak, 2017 yılıyla ilgili 10 milyar dolarlık otomotiv yan sanayi ihracatı ve 25 milyar dolar seviyesinde toplam otomotiv ihracatı beklentisi de söz konusu fakat devletimizin katkısı ile sektörün güçlü oyuncuları olarak bu ihracat seviyelerini 40 milyar dolarlar seviyesine çıkarabileceğimize inanıyoruz. Türkiye’de şu an üretim yapan Ana Sanayi firmalarımızın ve biz Yan Sanayi firmalarımızın yapmış olduğu yatırımların yanında, şu anda Türkiye’de olmayan PSA Grubu gibi ana sanayilerin Türkiye’de üretim için hazır olduklarını CEO seviyesinde geçtiğimiz günlerde aktarmış olması bu hedeflerin çok uzak olmadığını bizlere kanıtlar nitelikte. Bunun yanı sıra, kendi üstümüze düşen görevi gerçekleştirmek için Türkiye’nin ilk ve en büyük amortisör üreticisi özelliğindeki Maysan Mando olarak da sürdürülebilir başarı ve gelişim odaklı çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürmekteyiz. Bu kapsamda özellikle, inovatif düşünce doğrultusunda ürün geliştirme ve tasarıma odaklanmış durumdayız.
Şirket Stratejik Politikamızda 2027 yılında Türkiye’nin ilk 100 şirketi arasında yer almayı ve Ar-Ge Merkezi alanında da Türkiye’nin ilk 10 şirketi arasında yer almayı öncelikli hedeflerimiz arasında belirledik. Küresel ölçekteki yüksek otomasyon ve rekabet gücümüzün yanı sıra; geniş ürün gamımız, proses geliştirme kabiliyetimiz, mükemmeliyetçi yaklaşımımız, know-how’ı bize ait olan tasarım öncelikli çalışmalarımız ve müşterilerimizle/paydaşlarımızla kurduğumuz güçlü diyalog, şirketimizi uluslararası rekabette öne çıkarmaktadır.Bu anlamda, OEM ve ‘aftermarket’ pazarında ‘market lideri’ olma hedefimiz doğrultusunda kararlı adımlar atmaya devam ederken, ortaya koyacağımız katma değer sayesinde de ülkemizin geleceğe dönük yüksek hedeflerine, elimizden gelen katkıyı sağlamayı amaçlıyoruz.’’
Sezai Sezer (Profilsan A.Ş. YKÜ)
‘Üretim, kapasitenin üst sınırına yakın seyrediyor’
“Otomotiv yan sanayi son yılların en yoğun ve en hareketli dönemlerinden birini yaşıyor. TOFAŞ üretim adetlerinin Egea-Tipo projesi ile rekor seviyele ulaşması, Toyota’nın şu ana kadar en fazla üzerinde düştüğü küçük SUV’u CH-R projesini Türkiye’de devreye alması, Renault’nun Clio modellerini Türkiye’de üretmeye başlaması bu yoğunluğun sebeplerinin başında geliyor. Üretim kapasiteleri olarak yan sanayi firmalari üst sınırlara yakın seyir ederken OEM’ler de alternatif tedarikçi arayışlarına hız kazandırmış durumda. Bu kapasite ihtiyacını karşılamak için firmalar çalışan arayışlarına neredeyse hiç ara vermiyor diyebiliriz. Adetler bu düzeyde devam ederse 2017 yılı Türkiye’de otomotiv sektörü için en parlak yıllarından biri olabilir. Bunlara ek olarak uzun yıllardır OEM tecrübesi edinen yan sanayiler bilgi-deneyim ve tesis olarak dünya ile rahatlıkla rekabet edebilir düzeye geldi. Bu önemli projelerin Türkiye’de kalması zaten bunun bir göstergesi. Son aylarda Turkiye’deki gelişmelerden otomotiv sektörüne hizmet eden yan sanayiler çok etkilenmedi diyebiliriz. Bunun sebebi de Türkiye’de üretilen araçların yüzde 90’ının ihraç ediliyor olmasıdır, ancak ülke olarak yakaladığımız tercih edilme alışkanlığını sürdürebilmemiz çok büyük önem arz ediyor. Otomotiv sektörünün en büyük avantajlarından biri uzun vadeli projeksiyonlarda istikrarlı olmasıdır. Marka ve modeller henüz piyasaya sunulmadan, ne satabileceği büyük oranda hesaplanarak yatırımın yönü belirleniyor. Bu öngörü mekanizması üretim süresince istikrarlı şekilde devam ediyor. Ana sanayiler ve yan sanayiler bu öngörüler doğrultusunda 3-4 yıllık projeksiyonlarını yüzde 10 sapmalar ile kolayca hesaplayabiliyor.”
Ayhan Korgavuş (Ünver Group YKB):
‘2017 Otomotiv için rekorlar yılı olacak’
“Otomotiv Sanayinin, devreye aldığı yeni ürün yatırımlarıyla 2017 yılında ihracatın daha da artmasını bekliyorum, Üreteceğimiz yeni projeler ile istikrarın korunması, Türkiye’nin rekabetçiliğinin sürdürülmesi ve böylelikle yeni yatırımların ülkemize çekilmeye devam etmesi, otomotiv sektörünün en önemli fırsatı konumundadır. 2016 yılında birçok yeni otomobil projesi hayata geçirildi. Avrupa’nın önde gelen ticari araç üretim üssü olma konumumuzu artık otomobil konusunda da önde gelen bir üretim merkezine dönüştürdük. Yeni projelerin olumlu etkisiyle üretimin ve ihracatın sürdürebilir bir büyümesi yakalandı. Teşviklerle desteklenen yeni projeler, 2017 yılında özellikle ihracat bazlı üretim artışını sağlayacaktır. Sanayimizin rekabetçiliğinin sürdürülebilirliği için istikrarlı bir iç pazar ile ekonomide yatırım ve satın alma kararlarının etkilenmeyeceği bir seyir, büyük önem taşıyor. Son yıllarda özellikle Ar-Ge ve mühendislik alanına yapılan yatırımlarla Türk otomotiv sanayisi bugün sıfırdan tamamen yeni model üretebilme yeteneği kazandı. Geçtiğimiz yıl ihracatta lokomotif konumunu sürdüren otomotiv sanayisi, Ar-Ge teşvikleriyle global markalar için üretim üssü olma özelliğini kuvvetlendirerek devam ettiriyor.Otomotiv sanayimiz tecrübe ve birikimini kullanarak uluslararası bir üretim merkezi olmayı başarmış olup, uluslararası anlamda rekabetçi konumu artık tartışılamaz hale gelmiştir. Ancak otomotiv sanayisinin sürdürülebilir gelişimini garanti altına almamız gerekiyor. Tüm paydaşlar olarak bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Otomotivde yeni yatırım çekebilmek ve mevcut konumu devam ettirmek için Türkiye’nin rekabetçiliğinin güçlendirilmesi ve sürdürülebilir hale gelmesi gerekmektedir. Üreticilerimiz bir yandan durum tespiti ve yol haritası oluşturma, bir yandan da planlarını uygulamaya çalışmaktadır. Bu çalışmaların amacına uygun ve uygulanabilir olması için ülke politikalarının da oluşturulması ve hızlıca devreye alınması gerektiği kanaatindeyim.”
Şükrü Kayaoğlu (Palaz Safety Belts Automotiv Ltd. Şti. CEO’su):
‘İyi haberler umut verici’
“Ülkemizin içinde bulunduğu zor günlere rağmen, otomotiv sektöründen gelen iyi haberler, bizleri umutlandırıyor. Gerek devlet destekleri gerek finans kurumlarının pozitif yaklaşımları tüm sektöre katkı sağlamaktadır. Avrupa nezlinde yapıcı olmayan yaklaşımlara mağruz kalan ülkemizin, zaman ve sabır içerisinde bunları da aşacağını düşünüyorum. Son olarak içinde bulunduğumuz refarandum sürecinin ülkemiz ve sektörümüz için hayırlı olmasını temenni eder, iyi gidiş inancımızın devamını dilerim.”