Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.
Suriye'deki Fırat Kalkanı harekatı kapsamında El Bab'da 14 askerin şehit olduğu DAEŞ saldırısına değinen Yıldırım, "Türkiye büyük bir mücadele içerisinde. Terörle mücadelemiz hem sınırlarımız içinde hem de dışında tüm şiddetiyle devam ediyor. Maalesef zaman zaman şehitlerimiz oluyor" dedi.
"Dün El Bab'ı kuşatan silahlı kuvvetlerimizin kahraman askerlerine alçak terör örgütünün pususu ve intihar saldırısı neticesinde 14 yiğit evladımızı şehit verdik" diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Yaralılarımız var. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize acil şifalar mevlamdan niyaz ediyorum. Dünyanın baş belası olan terör insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Terörle mücadele, Türkiye'nin beka mücadelesidir, varlık mücadelesidir. Türkiye'nin birliğinin, beraberliğinin, kardeşliğinin daim olması adına verilen büyük bir savaştır. Birlik ve bütünlüğümüzü her zaman muhafaza edeceğiz, terörün Türkiye'yi vesayet altına almasına asla izin vermeyeceğiz."
Son dönemdeki terör saldırılarına değinen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Terör örgütleri canları yandıkça asimetrik eylemlere başladılar. İstanbul ve Kayseri saldırısının ardından Rus Büyükelçi'ye yapılan alçak suikast ve Almanya'daki saldırı dünya olarak bu saldırıları doğru bir zeminde değerlendirme durumunu ortaya koyuyor.
Bütün bu saldırılar göstermektedir ki teröre karşı hiçbir ülke 'Biz güvenliyiz' diyemez. Terör, dünyanın başının belasıdır. O sebepten Türkiye'nin maruz kaldığı terör saldırılarını sadece Türkiye'nin meselesi olarak görmek fahiş bir hatadır. Irak ve Suriye'ye yerleşmiş olan terör örgütlerinin sadece Türkiye'yi tehdit ettiğine inananlar yanılırlar. Terör dünyanın ortak sorunudur, uluslararası toplum terör karşısında ikircikli söylemi bir kenara bırakmalı ve tamamen aynı tavrı almalıdır."
"ATEŞKES KOLAY OLMADI"
Yıldırım, başta Halep olmak üzere Suriye'de yaşanan gelişmelere ve ateşkes girişimlerine de değindi.
"Güney sınırlarımızda ciddi bir otorite boşluğu var. Halep'te yaşanan insanlık dramı bütün dünya önünde cereyan ediyor. Türkiye her şartta ve zorluğa rağmen bu insanlık dramına vahşete sessiz ve kayıtsız kalmadı" diyen Yıldırım şöyle devam etti:
"Hükümet olarak başta cumhurbaşkanımız olmak üzere Rusya ve İran ile yoğun diplomasi görüşmeleri yaptık ve ateşkesin gerçekleşmesini sağladık ve sivillerin Halep'ten tahliyesine başladık. Ateşkes kolay olmadı. Bölgede savaşın bitmesini istemeyen unsurlar barışa kurşun sıkmak için gereken her türlü çabayı gösterdi. Kararlı tutumumuz sayesinde bu insanların imdadına yetişmeyi başardık. Tahliye çalışmaları bitmiş değil, devam ediyor. Bize aferin diyenlerin methiyesine ihtiyacımız yok. Biz inancımızın ve insanlığın gereğini yapıyoruz."
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIĞI YOK"
Meclis'te görüşmeleri devam eden anayasa değişikliği teklifine de değinen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Anayasa konusu son 50 yıldır siyaseti meşgul eden bir konu. 1980 darbesinden kalma bir vesayet anayasasıyla Türkiye'nin bugünkü ihtiyaçlarını vatandaşlarımızın gelecek beklentilerini karşılamak mümkün olmuyor. Değişmesi konusunda hiçbir görüş ayrılığı yok.
Zaman zaman krizleri aşmak için sınır değişiklikler yaptığımız oldu. Cumhurbaşkanını milletin doğrudan seçmesinin imkan dahiline getiren değişikliği yaptık. Yargı vesayeti oluşturmaya çalışanların hamlesine karşı önemli değişiklikler öngören değişikliği gerçekleştirdik. Hükümet yönetim sisteminin kalıcı istikrarı sağlamadığı ve bu nedenle yönetim sistemini de içeren değişikliğin acil ihtiyaca dönüştüğü tartışılıyor. Siyaset sorun üretme değil sorun çözme yeridir.
"BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ GİBİ"
Bu anayasa, 21 maddeden oluşan değişikliğin 18'i esasa ilişkindir. Kalan 3 madde ise geçici maddeler. Biz 69 maddede de uyum değişikliği yapmak durumunda kaldık. Sistemde başbakan ve bakanlar kurulu yok. Hükümet sistemi değişiyor. Sistemde cumhurbaşkanı var, bakanlar kurulu ve kabinesi var. Sistemi şöyle tanımlayabiliriz. Aynen belediye başkanlığı seçimleri gibi. Belediye başkanını bir sandıkta meclisi bir sandıkta seçiyorsunuz. Cumhurbaşkanını ayrı seçiyorsunuz, meclis üyelerini ayrı seçiyorsunuz. Bir günde seçimi tamamlıyorsunuz. Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin altında kalırsa 2 hafta sonra yeniden seçim yapma ihtimali olabilir, anayasa teklifinde buna da yer verildi.
"HERKES ANLADI, KILIÇDAROĞLU ANLAMADI"
'Rejim değişiyor' diyorlar, 'buna izin vermeyiz' diyorlar. Bunları anlata anlata sağır sultan duydu. Herkes anladı ama Sayın Kılıçdaroğlu bir türlü anlamak istemiyor. Sayın Kılıçdaroğu, Kemal Bey, Türkiye'nin rejimi belli, cumhuriyet. 1923'te bedel ödedik, İstiklal Harbi'ni kazandık, rejimimizi de değiştirdik adını da cumhuriyet koyduk. Ne değişiyor? Rejim değişikliği tarihte kalmıştır. 1923'te o mesele bitmiştir. Şimdi artık ihtiyaçlarımızı karşılayacak, icra gücü, istikrarı esas alan bir hükümet sisteminden bahsediyoruz. Sistemin adı cumhurbaşkanlığı sistemidir. İki irade oluşuyor, milletin oylarıyla. Biri yasama biri yürütme. Bu iki iradenin birbirine üstünlüğü yok.
"SİSTEM 'OTURUN ANLAŞIN' DİYOR"
Diyelim ki Meclis ile cumhurbaşkanı anlaşamıyor. Sistem ona da çözüm getiriyor. Bir kriz olursa, o krizle yaşamak mecburiyetinde değil Türkiye. Çözüm üretmen gerekiyor. Burada o da var. Cumhurbaşkanına seçime gitme yetkisi veriyor. O gidince Meclis de gidiyor. Meclis karar alınca da cumhurbaşkanı otomatik olarak gidiyor. Sistem oturun anlaşın diyor. Eğer anlaşamazsanız çözüm ve bedeli var. Kim götürürse haklı nedeni yoksa bedelini öder. Cumhurbaşkanı herhangi bir suçla suçlanabilir. Bu Meclis'te değerlendiriliyor.
BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR
Arkadaşlarımızın kafasını karıştıran bir iki husus var. Mahsuru olan şeylerde ısrar etmenin anlamı yok. Ama genel olarak toplumda kabul gördü. Bu bizim tek başımıza hazırladığımız bir teklif değil, uzlaşma. Bizi mutlu eden şey MHP'yi mutlu etmediyse o zaman uzlaşma olmaz. Her maddeyi ince detayına kadar konuştuk. Sonunda ortak mutabakata vararak buralara geldik. Sayın Bahçeli'nin dirayeti, ülke için gösterdiği hassasiyet, ülkenin geleceği konusundaki duruşu önemliydi. Bir kez daha kendisine huzurunuzda teşekkür ediyorum.
"KOALİSYONLAR DÖNEMİ KAPANIYOR"
Bu anayasa koalisyonlar dönemini kapatıyor. Türkiye'de 60'tan bu yana 45 hükümet kurulmuş. Normal şartlarda 15 kurulması gerekiyor. 45 nere 15 nere? 16 ay süresi var hükümetin, hizmet hak getire."