Başbakan Yardımcısı Arınç, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Siirt'e geldi. AK Parti Siirt İl Teşkilatı tarafından Polisevi’nde düzenlenen kahvaltılı toplantıda konuşan Arınç, 13 yıllık bir parti olduklarını, vatandaşların 40, 50 ve 60 yıllık partileri ellerinin tersi ile ittiğini söyledi. Arınç, "Bizler tek başımıza iktidara geldik. Sultan Fatih gibi, genç yaşta İstanbul’u fethetti. Biz de 15 aylık bir parti iken Türkiye’de tek başımıza iktidara geldik. Sonra bunun bir tesadüf olmadığını herkes gördü" dedi.
Yeni projelerle AK Parti'yi güçsüz bir iktidar yapmak için çabalayan çevrelerin bulunduğunu aktaran Başbakan Yardımcısı Arınç, "HDP barajı aşar mı aşmaz mı kavgası bizim için önemli bir kavga değildir. Bir parti ki seçime girmiştir, millet onu severse, oy verirse barajı aşar, sevmezse, güvenmezse oy vermezse barajı aşmaz. En az 20 partinin seçmen listesinde olduğunu biliyoruz, hepsinin durumu aynıdır. Saadet Partisi ne ise diğerleri de öyledir. Mademki seçime girmiştir, bunları aşıp aşmamasının anahtarı millettir. Millet severse oy verir, millet sevmezse oy vermez. Milletin kafasına vurup tehdit ve oy almaya kalkarlarsa bu geri teper. Milletimiz böyle baskılara pirim vermez ve vermeye de niyeti yoktur. Ancak bilelim ki Türkiye’de bu seçimde içerde ve dışarıda AK Parti’yi zayıflatmak için çalışmalar var, onun için biz her seçimden daha fazla çalışmalıyız. Yaptığımız hizmetler ortadadır. Siirt’te üniversite var, 7 bin öğrencisi var. Buna benzer havaalanları, yollar gibi birçok hizmetler yaptık. Kim yaptı bunları? Hepsini biz yaptık. Bizden evvel sadece vaatler veriliyordu ama tutulmazdı" diye konuştu.
"ASKER KAŞINI ÇATTI MI HÜKÜMETLER İSTİFA EDERDİ"
Geçmiş dönemde askerin kaşını çatmasıyla hükümetlerin istifa ettiğini kaydeden Arınç, "Asker kaşını çattı mı hükümetler istifa ederdi. Silahını gösterdi darbeler oldu. Demokrasi intıkaya uğradı. Bak ben cesur olacağım, ben Allah'a söz verdim, Allah'ıma bir can borcum var. Sen bana emaneti verirsen ben o emaneti yere düşürmem. Allah cesur olana izzet verir, ben izzetli bir insanım. İzzetli bir siyasi partiyim, izzet sahibi bir hükümet olacağım, millete verdiğimiz söz budur. Biz bu ayrımcılıkları ortadan kaldıracağız dedik ve yaptık. Özellikle kadın kardeşlerimiz için 'başı örtülüdür vay gerici, yobaz, laiklik düşmanı, irticacı' denildi. Benim eşime söyledikleri için biliyorum. Meclis başkanı seçilmişim birinci turda, 3 ay sonra 23 Nisan töreni var, 'senin eşin başörtülü resepsiyonda bulunamaz' dediler ve neredeyse darbe yapacaklardı. O hale geldik, benim eşim ve Meclis Başkanının eşi parlamentoya giremedi. Bizde kavga çıkmasın, sabredelim, sabrın sonu selamettir rahmettir dedik, bunlara katlandık. Üniversitelere sokulmaz dediler. İmam hatiplerde bile sadece Kur'an-ı Kerim dersinde başörtüsü vardı, diğer derslerde başörtülerini çıkarıyorlardı. Meslek liselerinin önü kesilmişti. Hele hele çalışan hanımlar başları örtülü olarak devlet hastanesinde bulunması asla mümkün değildir. Devlet dairelerinde bir başlarında peruk bile olsa çalışıyorlardı. Hatta bir milletvekili başındaki örtüsü ile seçilmiş, başındaki örtüsü ile mazbata almıştı" şeklinde konuştu.
1999 yılında Merve Kavakçı’nın Meclis'ten atılmasına değinen Başbakan Yardımcısı Arınç, "Ant içmeye geldi, 'dışarı dışarı dışarı' diye linç ettiler kadıncağızı ve o ondan sonrada vatandaşlığı elinden alındı, ülke dışına gitmek zorunda bırakıldı. Şimdi arkadaşlar elimizi vicdanımıza koyalım. Bugün bütün hanımefendiler ister başını açsın, ister başını örtsün, biz ona zorla başını açtırmak, zorla başını örttürmek durumunda değiliz. Hanımların vereceği kararlara bizler saygı duyarız, nasıl kendi kıyafetlerini belirliyorlarsa hangi amaç ile olursa olsun. Başını örterse haydutluk yapamayız, başını da açarsa haydutluk yapamayız. Ama ülke öyle bir hale gelmişti ki herkes başını açık tutmak zorundaymış gibi bırakıldı. Anayasa Mahkemesi kararları gibi karşımıza çıkıyordu" dedi.
"BAŞKALARI GİBİ DAĞA ÇIKMADIK, EVLERİ YAKIP YIKMADIK"
Tüm baskılara rağmen sabrettiklerini ifade eden Arınç, "4 partim kapatıldı. Milli Nizam bu sebepten, Milli Selamet Partisi, Refah, Fazilet partileri bu sebepten kapatıldı. Ben bu çizgide siyaset yaptım. Milli Nizam’da gençlik kolları başkanı idim. Milli Selamet'te il başkanı idim. Refah'ta milletvekili idim. Fazilette grup başkanvekilliği yaptım. Ve sonunda ne oldu biliyor musunuz, utanmadılar sıkılmadılar AK Parti'yi bile iktidarda iken bile kapatmaya çalıştılar. 2008’i unutmayın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı 4-5 tane gazete kupürü topladı. Başörtüsüne sahip çıkmışız, başörtüsünü savunan işler yapmışız, Anayasa'yı değiştirmeye kalkmışız ve bütün bunlar suçlama sebebi idi. Ama hamdolsun biz başkalarının yaptığı gibi, evet gözyaşı döktük, Allaha sığındık, sabrettik, demokrasi bir gün galip gelecek ve Türkiye’de özgürlükler hakim olacak diye inandık. Yoksa başkalarının yaptığı gibi elimize silah alıp dağa çıkmadık. Duygu kırılmasını biz de yaşadık. Ama Kobani olayları gibi 54 tane insanın hayatına son vermedik. Sokakları yakmadık. Evlere, iş yerlerine bomba atmadık. Biz başkayız, biz sabır ederiz, bizler milletimizle bu yolda özgürlüklere kavuşacağımıza inanırız ve Allah'a hamdolsun 1999’da Merve Kavakçı'yı Meclis’e sokmayan zihniyet, ‘dışarı dışarı’ diyenlerin hepsi dışarıda kaldı. Biz içeride kaldık ve hamdolsun 6 tane şuanda milletvekili bayan kardeşimiz parlamentoda görev yapıyor ve bu seçimde daha çok olacak inşallah" diye konuştu.
"ANT YILLARCA ÇOCUKLARIMIZA HEM YALAN SÖYLETEN, HEM DE IRKÇILIK KOKAN BİR ŞEYDİ”
Andımız ile ilgili de açıklamalarda bulunan Arınç, “Her sabah okullarda okutulan ant vardı biliyorsunuz. Rahmetli Erbakan hoca onu eleştirdiği için 1,5 yıla mahkum edilmişti ve 75 yaşındaki insanı cezaevine koyacaklardı. Hamdolsun ben Meclis Başkanı idim, arkadaşlarımız ile oturduk AK Parti döneminde bir kanun teklifi getirdik ve Erbakan’ı cezaevine girmekten kurtardık. Ama o ant yıllarca çocuklarımıza hem yalan söyleten, hem de ırkçılık kokan bir şeydi. Kaldırdık, kötü mü oldu, yok iyi oldu. Bundan dolayı herkes memnun olması gerekir. Bu memlekette Kürt, Arap kardeşlerimiz var, başkaları da var, onlar bizim canlarımız. Ret ve inkar ediliyorlardı, biz onların her şeyini kabul ettik ve siz varsınız dedik ve kadim memleketlerde kadim halklarsınız. Bu topraklar üzerinde kendini Arap bilen de, Kürt bilen de var. Onların dili var, onların medeniyetleri var, onların kültürleri var, onların kitapları var, şarkıları var, ağıtları var, her şeyleri var" şeklinde konuştu.
"HDP’YE YAPILAN BU İŞİ BİZE YAPILMIŞ GİBİ KABUL EDERİZ"
Adana ve Mersin'de HDP bürolarına yapılan saldırı sırasında Van'da olduğunu aktaran Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakın şunu rahatlıkla söyleyeyim ben bu Mersin ve Adana il binalarına bomba konulduğu gün Van’daydım. Çaldıran’da, Muradiye’de ve Erciş’te programlar yapıyorduk. Daha saat 10.30-11.00’dı. Böyle bir toplantı için beni davet ettiler ve açık yüreklilikle şunu söyledim. Bu bir alçaklıktır. DBP'ye veya HDP’ye yapılan bu işi bize yapılmış gibi kabul ederiz. Hangi partiye yapılmış olursa olsun bu tip tertiplerin bir alçaklık olduğuna inanıyoruz. Bunu ortaya çıkaracağız, kim hangi amaç ile yaptıysa bunu herkes bilecektir dedik. Allah’a hamdolsun dün akşam itibariyle kim olduğu belli oldu, yakalamak üzereyiz ve ortaya çıktı ki DHKP-C örgütünde pek çok eylemlere katılmış bir hainin tekidir. Ama birileri bunu AK Parti'nin yaptırdığını söylüyordu veya HDP’nin ve HDP’nin kendi içinden bunu yapanların olduğunu söylüyorlardı, en azından faili ortaya çıktı. Bugün de söylüyorum bizim elbette seçim bürolarımızı yakmak isteyebilirler, araçlarımızı taşlıyorlar, insanımıza tehdit ve hakaret yapıyorlar, bunu reddediyoruz. Bunun hesabını görürüz, bunun cezasını mutlaka görecekler. Ama biz hiç kimseye karşı hangi siyasi parti olursa olsun baskı kurmak, tehdit etmek, hakaret etmek hakkına sahip değiliz."
Arınç, daha sonra cuma namazı için Ulu Cami'ne gitti. Arınç, Siirt'teki sivil toplum örgütleri, mahalle muhtarları ve iş adamlarıyla bir araya gelecek. Arınç AK Parti seçim lokalini ziyaret ettikten sonra akşam saatlerinde Siirt'ten ayrılacak.