Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Bileşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın ardından Reuters haber ajansına önemli konularda açıklamalarda bulundu. Rahip Brunson’un ev hapsinde tutulmasına ilişkin Erdoğan, “Ben yargı mensubu değilim, Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanıyım. Biz hukukta muhtariyetten kuvvetler ayrılığını kabul ediyorsak, yargının bağımsızlığını dünyanın her yerinde savunuyorsak o zaman yargının bu noktadaki kararlarına saygı duymamız lazım.
Şu anda ismini andığınız zat; Türkiye’de terör örgütleriyle münasebeti olduğu için gözaltına alınmış, daha sonra da tutuklanmıştır. Şu anda ise bu tutukluluk süreci içerisindedir. Ve rahatsızlığı göz önünde bulundurularak sağlık nedeniyle yargı kendisini eve çıkmaya müsaade etmiştir. Ve tutukluluk sürecini şu an itibariyle evinde geçirmektedir. 12 Ekim’de biliyorsunuz mahkemesi var. Ve 12 Ekim’deki mahkemede yargı ne karar verir, onu bilemem. Tabi buna siyasiler de karar veremez” dedi.
Brunson davası ile benzer şeylerin ABD’de yaşandığını belirten Erdoğan, “Örneğin Amerika’da şu anda Türkiye’de 251 vatandaşımın ölümüne neden olan ve devlete karşı bir darbe girişiminde bulunan FETÖ Amerika’dadır. 2 bin 193 kişinin yaralanmasına neden olan FETÖ Amerika’dadır. Ve Amerika’da bulunan bu zat yargılanmıyor. Dosyalarını gönderdiğimiz halde yargılanmamakta buradaki yetkililer direnmektedirler. Halbuki Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesi anlaşması vardır. Anlaşma olmasına rağmen buradaki Fetullah Gülen denilen bu şahıs deport edilmek suretiyle rahatlıkla bırakılabilecekken bırakılmamaktadır. Fakat Brunson bir yargı sürecinin içerisindedir, yargılanmaktadır. Yargılanmakta olan bir kişiyi de ’bıraktım hadi git’ deme hakkına ne ben cumhurbaşkanı olarak yetkiliyim, ne de bir başkası yetkilidir. Bunun yetkisi sadece o mahkemenin hakimlerinindir. Mahkeme ne karar verir şu an bilemem. 12 Ekim gelsin göreceğiz” diye konuştu.
“EKONOMİK SIKINTILARIN BRONSON OLAYI İLE ALAKASI YOK”
Brunson olayının Türkiye ekonomisinde yaşanan sıkıntılarda bir bağlantısını olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2008 yılında biz ekonomik sıkıntı yine yaşadık. Ekonomik sıkıntı yaşandığı zaman benim bir ifadem olmuştu demiştim ki ’bu sıkıntı teğet geçecektir.’ Sonra biz ekonomik sıkıntıyı aştık ve Türkiye rahatlama sürecine girdi. Şu an ülkemizdeki ekonomik sıkıntı öyle zannedildiği gibi abartılacak bir sıkıntı değildir. Türkiye kendi imkanlarıyla çok kısa zamanda aşacaktır. Bunun Brunson ile yakından uzaktan alakası yoktur” dedi.
“YÜKSEK FAİZE KARŞIYIM”
Merkez Bankası’nın faiz oranlarını yükseltmesine ilişkin Erdoğan, “Merkez Bankası bağımsızlığının ifadesi olarak faiz oranlarını buraya kadar çıkartmıştır. Bunlar yine cumhurbaşkanı olarak tasarrufumda olan bir şey değil. Ama ben Türkiye’de herkes beni bilir. Yüksek faize karşı olan birisiyim. Şu anda burada yine söylüyorum. Yüksek faize karşıyım. Çünkü yüksek faiz oranları bir defa girişimcinin, yatırımcının bu noktadaki adımlarını olumsuz istikamette etkileyecektir. Halbuki finans sektörü yatırımcıya, girişimciye imkan hazırlaması gerekir ki üretim olabilsin. Üretim olursa istihdam olur. İstihdam olursa ihracat olur ve böylece bir rekabet alanının içerisinde hareketlenme olur. Ama şu andaki durum bu yüksek faiz uygulamasıyla bir çözüm olacağı istikametinde herhalde Merkez Bankası böyle bir kararı verdi. Temenni ederim ki o beklentileri gerçekleşir. Çünkü bunun bir de olumsuz istikamette enflasyon durumu var. Yüksek faiz, yüksek enflasyonu getirir. Şu anda da bu temenni ederim ki tersi olur” ifadelerini kullandı.
İDLİB’DE SON DURUM
Suriye’deki radikal grupların dışarı çıkması ile ilgili Erdoğan, “Her şeyden önce Rusya Federasyonu ile Türkiye arasındaki bu 10 maddelik anlaşmanın içerisinde savunma bakanlarımızın imza altına aldığı bu muhtıra ile gerek Rusya’nın rejimi bu 15-20 kilometrelik bu koridora sokmaması, gerekse merkezde de bu radikal grupların Türkiye tarafından, Türkiye’nin kendi örgütleriyle; istihbarat gibi. Bunu kontrol altına alması, onların buralardan çıkışını sağlaması noktasında, daha doğrusu silahlardan arındırılmış bir bölge haline getirilmesi de bizim tasarrufumuzda olacak. Bunun için gerekli adımları da atacağız. Bunun için de şu anda bütün çalışmalar yürütülmektedir. Zaten özellikle de bu İdlib halkının beklentisiydi. İdlib halkı da bu süreci gerçekten şuanda çok çok huzurlu bir şekilde ve burada dönüşün başlamış olması ki, 50-60 bin kişi bu süre içerisinde geriye dönmüş vaziyette. Onların destekleriyle bu iş başarılacaktır” şeklinde konuştu.
“ESAD’IN SURİYE’NİN BAŞINDA KALMASINI KABUL ETMEK GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ YOK”
Radikal grupların İdlib’ten ayrılmaya başladığını söyleyen Erdoğan silahların çıkarılmasına ilişkin, “Bu tabi her tür silah değil. Bunlar ağır silahlarla alakalı olarak sınıflamalarını Rusya’dan ve Türkiye’den ekiplerimiz çalışmalarını yaptılar. Bu çalışma çerçevesi içerisinde sınıflandırılarak gerekli adımlar atılacak. Esad’ın bir defa bizim Suriye’nin başında kalmasını kabul etmek gibi bir lüksümüz yok. Yüz binlerce vatandaşını öldüren, katleden bir insanı biz demokratik bir ülkede göremeyiz. Bizi bu süreç içerisinde buraya sevk eden Suriye halkının içinde olduğu durumdur. 3.5 milyon Suriye halkı şu anda kimin misafiri? Bizim misafirimiz. Bunlar Esad’ın zulmünden kaçtılar. Hala Esed bombaları yağdırıyor. İdlib’de Rusya ile attığımız adım, Soçi, Ankara, Tahran bu zirveler olmasaydı belki bu hala devam edecektir. Ama atılan adımla birlikte bir ufuk belirdi. Bu ufukta huzur, refah var. Şimdi bizim bunu korumamız lazım. Bunun adımlarını da Rusya ve İran’la beraber atıyoruz, atacağız” diye konuştu.
“TÜRKİYE ALMANYA İLİŞKİLERİNİ O ESKİ SICAK GÜNLERE TAŞIMAK İSTİYORUZ”
Almanya’ya yapacağı seyahat konusunda Erdoğan, “Şu anda zaten Almanya seyahatimiz ilk defa resmi devlet ziyaretidir. Ama gittiğim gün şansölye Merkel ile görüşmem olacak. Ertesi gün tekrar bir ucu açık bir kahvaltımız kendisiyle olacak. Türkiye Almanya ilişkilerini o eski sıcak günlere taşımak istiyoruz. İlişkilerimizi yeniden güçlendirmek istiyoruz. Zaten Türkiye’nin Almanya ile olan ilişkileri ticari hacim noktasında çok çok yüksekti, bunu yeniden o seviyeye çıkartmayı hedefliyoruz. Turizm konusunda Almanya öndeydi, şu anda Rusya geçmiş vaziyette. Bu konuları, bölgedeki siyasi sıkıntıları, ikili ilişkilerimizi hepsini tekrar masaya yatıracağız. Atılması gereken adımları da birlikte atacağımıza inanıyorum” dedi.
ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların Türkiye’nin İran ile yakın ilişkilerini nasıl etkileyeceği sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi gerçekçi olmak lazım. Sayın Obama döneminde de buna benzer durumlar söz konusu olmuştu. Şu gerçeği göreceğiz, biz doğal gazı eğer alamazsak ben halkımı ne ile ısıtacağım? Şu anda benim ülkemin tükettiği doğal gazın yüzde 50’sini biz Rusya’dan alıyoruz, geri kalanını İran’dan Azerbaycan, Irak, bazen Cezayir’den alıyoruz. Ben bu doğal gazı almadığım takdirde halkımı kar kışta o soğukta üşütecek miyim? Bizim görevimiz halkımızın mutluluğu değil mi? Kimse kusura bakmasın atacağımız adımları kendi tasarrufumuz içerisinde atarız. Ve bunu atarken de halkımızın bir defa huzurunu, halkımızın menfaatlerini gözetmekle mükellefiz.”
(İHA)