Bakan Fakıbaba, Aydın’ın Çine ilçesinde katıldığı Tarım Sektörü Değerlendirme Toplantısında sektör temsilcilerinin sorularını cevaplandırdı. Kendisine iletilen jeotermal santrallerin tarım sektörüne olumsuz etkilerinin olup olmadığı yönündeki bir soruyu cevaplandıran Bakan Fakıbaba, “Çevre Bakanlığı 2 milyonluk bir fonla bütün akademisyenlerin bir arada olacağı bir rapor hazırlatıyor. Bizim için önemli olan insan sağlığı ve gıda güvenliği. Yani tabii enerji önemli ama benim için insan sağlığı her şeyden önce. Bu bağlamda Allah’ın izniyle samimi bir şekilde bu raporun sonuçlarını ben de takip edeceğim. Eğer insan sağlığına ve gıda güvenliğine engel bir durum çıkarsa ben buna emin olun engel olacağım. Ama eğer bizim vicdanımız rahatsa ve Aydın’ın geleceği için bu çok önemli ise ve bu jeotermal sadece enerjide değil seracılıkta kullanımı yapılabilecekse burası gerçekten dünyanın en önemli bir merkezi haline getirilebilir. Ama gerçekten gıda güvenliğine zararlı ve insan sağlığına zararlı ise ben en başta Tarım Bakanınız olarak ben kabul etmem, bu alanda çok rahat olabilirsiniz. Hakikatten mazot, gübre ve yem konularını Bakanlar Kurulunda gündeme getireceğim. Çevre Bakanı benim çok yakın dostum ve arkadaşım. Jeotermal ile ilgili raporunun ehil kişiler tarafından bütünüyle hazırlanıp halkın önüne konulması gerektiğini özellikle ileteceğim” diye konuştu.
Kırmızı et konusunda üreticilerden gelen soruyu cevaplandıran Bakan Fakıbaba, kırmızı et piyasasında çok farklı spekülasyonların olduğuna işaret etti. Kendisinin de ithal ete karşı olduğunu kaydeden Fakıbaba, “Bana inanın et ithalatı geçici bir olaydır. Ama mecbur olduğunuz zaman belli bir dönem bunu ithal etmek zorundasınız. Biz bunu ne yapıp yapıp artık ithalat yapmayacak ve bizim kendi kardeşlerimizin kendi etimizi üretecek bir duruma getirmek zorundayız. Bu bağlamda da biz buzağıdır, buzağı ölümleridir, damızlıktır ve yeni bir sistem kurup artık dışarıya mahkum olmadan, bunların tartışmalarını da yapmadan kendi bize yeter hayvanın öğretmemiz lazım. Bu konuda önümüzdeki haftaki Bakanlar Kurulunda Cumhurbaşkanımıza ben güzel bir brifing hazırladım. Neler yapacağımızı, neler yapmayacağımızı anlatacağım. Bu geçici dönem içerisinde şuna emin olun biz üreticiyi mağdur etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“KIRMIZI ET KONUSUNDA 2-3 YIL İÇERİSİNDE İYİ BİR NOKTAYA GELECEĞİZ”
Kırmızı et sorununun çözümü için çiftçinin desteklenmesi gerektiğine işaret eden Bakan Fakıbaba, şöyle konuştu:
“Bizim esasında çiftçiyi desteklememiz gerektiğine inanıyorum. Çiftçi tam böyle bir aşamada hem kendine güveniyor, zaman zaman da kendini yalnız hissediyor. Yani bizim tam bu devrede olaya girmemiz lazım. Onun için bir defa et fiyatları ve kırmızı et olayında ben yerlinin yanındayım, ithal etmekten ben çok rahatsızım ama ithal etmemek için de bunun önlemlerini şu andan itibaren alıyorum. İnşallah 3 yıllık bir süreç içerisinde kendine yeten hatta aşan bir noktaya gelmeyi hedefliyoruz. Hem bu konu ile ilgili çalışmalarımız var. Hemen bir kerede olacak iş değil ama siz daha iyi biliyorsunuz bir buzağı olacak ve 18 ay sonra yeni bir buzağı verecek. Hızlı bir şekilde ne yapıp yapıp buzağıya önem vereceğim. Tabi çok zor bir zamanda bu göreve geldim. Bundan sonra belki 2 yıl, 3 yıl devam ederken de bu sefer şartlar getireceğiz. Diyeceğiz ki ‘100 tane hayvan getirirken bunun 20’si döve olacak 20’si buzağı olacak’ ve bu sefer biz anayı arttıracağız. Zaten ana olduğu zaman ben etin de sütün de rayına gireceğine, regüle edeceğini Tarım Bakanlığının bu işle uğraşmayacağına inanan bir kardeşinizim.”
Yaklaşık 3 saat süren toplantıda birçok sektörden gelen soruları cevaplandıran Bakan Fakıbaba’ya Aydın Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Altan Bilgen tarafından isminin yazılı olduğu bir poşu hediye edildi. Bakan Fakıbaba, toplantı boyunca bu poşuyu omzunda taşıdı.
(Mehmet Barlas - Onur Durmuş / İHA)