Av. Umut Mısır, “Sivas katliamı, nefret suçları ve ayrımcılık açısından yaşanmış en vahşi örneklerden biriydi. Bugün üzülerek görmekteyiz ki, yaşam hakkı başta olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklere yönelik devlet baskısı ve şiddeti açık veya örtülü olarak halen devam etmektedir” dedi.
Bursa Barosu Başkanlık makamında Sivas katliamının yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenlendi. Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, önceki dönem başkanları Ali Arabacı ve Yahya Şimşek ile avukatların katıldığı toplantıda konuşan Umut Mısır, Sivas katliamını anmanın demokrasi ve adalet isteyen tüm vatandaşların görevi ancak kendileri için de bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
SİYASİLER, LİNÇ KÜLTÜRÜNDEN BESLENİYOR!
2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde aydınlara, demokrasiye ve birlikte yaşama kültürüne yapılan hain saldırının, tarihe düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiği, linç kültürüyle yaşam hakkının fiilen sona erdirildiği kara bir gün olarak geçtiğini kaydeden Umut Mısır şunları söyledi:
“Bu acı ve unutulması mümkün olmayan olay sonrası dönemin siyasileri ve yöneticilerinin açıklamaları adeta failleri koruyan ve linç kültürünün yerleşmesini sağlayan sonuçlar doğurmuştur. Ne yazık ki günümüzde de siyasiler hala bu nefret dilinden ve linç kültüründen beslenmektedir.
Sivas katliamının üzerinden geçen onca yıla rağmen, olayın asli failleri ve olayı engellemek için kılını kıpırdatmayan sorumlular yargılanmadığı gibi halkı birbirine düşürmeyi hedefleyen provokasyonlar ve gerici-ırkçı saldırılar artarak devam etmiştir.
Katliamın hukuki süreci olayı aydınlatıp faillerin cezalandırılmasından ziyade olayı örtbas etmek ve katiller ile failleri aklama sürecine dönüşmüştür. Yargılama sürecinde kimi göstermelik cezalar verilmiş olsa da olayın asıl failleri yargılanmadığı gibi sonrasında zamanaşımı sebebi ile dosya kapatılmış ve dönemin başbakanı zamanaşımını ‘milletimize hayırlı ve uğurlu olsun’ diyerek karşılamıştır.
SİVAS, EN VAHŞİ ÖRNEKLERDEN BİRİ!
Yapılan göstermelik yargılamada sanıkların avukatlığını yapan kişiler sonrasında adeta ödüllendirilerek milletvekili, bakanlık ve belediyelerde önemli görevlere getirilmişlerdir.
Bu acı olayın aydınlatılmaması ve fail ile sorumluların cezalandırılmaması sonrasında gerçekleşen ve üzücü sonuçlar doğuran diğer katliamlara da zemin hazırlamıştır. Bu olayın sorumlularının bulunarak cezalandırılmadan Türkiye’nin gerçek anlamda bir demokrasiye kavuşamayacağı ortadadır.
Biliyoruz ki, Sivas katliamı demokrasiye, farklı inançların eşit koşullarda birlikte yaşamalarına karşı olanların marifetiydi. Nefret suçları ve ayrımcılık açısından yaşanmış en vahşi örneklerden biriydi.
Bugün üzülerek görmekteyiz ki, yaşam hakkı başta olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklere yönelik devlet baskısı ve şiddeti açık veya örtülü olarak halen devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz ve bitmeyecek gibi gözüken olağanüstü hâl durumu sebebi ile çıkartılan KHK’larla, insan hakları askıya alınmış, suça karışmamış ve OHAL’le doğrudan ilgisi bulunmayan vatandaşlarımızın da insan hakları, yöneticilerin tasarrufuna bırakılmıştır.
İnsan hak ve özgürlüklerinden, eşitlikten, demokrasiden, barıştan ve kardeşlikten yana olan herkes gibi biz de bir kez daha katliamı lanetliyor ve unutturmayacağımızı belirtiyoruz.
Ve biliyoruz ki, benzer acıların tekrar yaşanmamasının yolu hangi dilden, etnik kökenden, mezhepten ya da dinden olursa olsun tüm yurttaşlarımıza hukuk güvencesi altında kendilerini ait hissettikleri ülkede özgürce yaşamak olmalıdır. Bunun en basit yolunun ise insan hak ve özgürlüklerinin güvence altında olduğu bir hukuk devleti yaratmak olduğu ortadadır.
24 sene sonra bugün, Sivas’ta katledilen tüm aydınlarımızın acısını bir kez daha hissediyor, insanlık suçlarında zamanaşımını kabul etmediğimizi ve olayın failleri ve sorumlularının yargılanarak gereken cezayı almadan adaletin sağlanamayacağını belirtiyoruz.”
Başbağlar katliamını da andılar
Bursa Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Umut Mısır, basın açıklamasında 5 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleşen ve 33 vatandaşın ölümüyle sonuçlanan Başbağlar katliamını da andı. Hain terör örgütü tarafından gerçekleştirilen saldırıda masum vatandaşların öldürülmüş olmasını da kınayan Mısır, Türkiye’nin bir daha bu ve benzeri acı olaylar yaşamamasını umut ettiklerini söyledi.