Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısında konuştu. AK Parti’nin asla seçimden seçime milletin karşısına çıkan bir parti olmadığını kaydeden Erdoğan, “Biz yılın 365 günü, günün 24 saati bilfiil çalışan işleyen milletimizle gönül gönüle yol yürüyen bir partiyiz. Milletimiz ortaya koyduğumuz siyasetle, yaptığımız hizmetlerle bizi kendisinden bir parça gördüğü için hep yanımızda. Halka tepeden bakanların, insanların beklentilerini hiçe sayanların devrini sona erdirdik. Eski Türkiye’nin hastalıklı siyaset tarzını çöpe atmakla kalmadık, yönetim sistemini de değiştirerek bunu kalıcı bir hale getirdik. Maruz kaldığımız saldırıların büyüklüğü karşısında bunların hiçbirisi üstesinden gelemeyeceğimiz dertler değildir” ifadelerini kullandı.
Bölgedeki gelişmeler karşısında kararlı ve onurlu bir duruş sergilediklerinin altını çizen Erdoğan, “Dünyadaki mazlumların, mağdurların sesi olarak itirazlarımızı her platformda en yüksek sesle dile getiriyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bize düşen görev, milletimizin bu teveccühüne, desteğine layık olacak işler yapmaktır. Büyük Kongre sürecimize büyük önem veriyorum. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamında milletimizle gönül bağı güçlü, hizmet etme kabiliyeti ve kararlılığı yüksek dava bilincine sahip bir teşkilatla yolumuza devam edeceğiz. Kuruluşundan bugüne AK Parti kademelerinde görev yapmış her bir arkadaşımızın başımızın üstünde yeri vardır. Ülkemizin her bölümünde özellikle 81 vilayetin tamamında milletimizle gönül bağı güçlü hizmet etme kapasitesi yüksek dava bilincine sahip bir teşkilat yapısıyla yolumuza devam edeceğiz. Partimizde sadece görev değişikliği olur şahsım başta olmak üzere her AK Partili davamızın ve hedeflerimizin tabi neferidir. Bundan daha büyük bir unvan yoktur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’i hedef alarak ‘Bu kadına haddini bildirin’ ifadelerine karşılık, şunları dedi:
“Bizim gündemimiz ülkemize ve milletimize daha iyi nasıl hizmet edebileceğimizdir. Partimizi de bu amaca uygun şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Dünyanın dört bir yanında ülkemizin menfaatlerini savunuyoruz. Ülkemizin 81 vilayetine yeni eserler kazandırmanın gayesi içindeyiz. Buna karşılık aldığı oy oranı ve Meclis’te sahip olduğu sandalye sayısı bakımından Türkiye’nin ikinci büyük partisinin gündemine baktığımızda bambaşka bir manzara görüyoruz. Önce bir grup başkanvekili meclis genel kurulunda AK Parti’yi temsil eden bir grup başkanvekilimize ‘bu hanıma haddini bildiriniz’ diyerek imalı bir sataşmada bulunuyor, bir de orada ‘ulan’ ifadesini kullanıyor. Dün Katar’dan dönerken basın mensupları şöyle bir soru sordu; ‘şizofrenik vakalarla caddeler dolu, bu durum ne olacak Sayın Başkan’ dediler. Ben de kendilerine dedim ki; şizofrenik vakalar sadece caddelerde değil parlamentonun içinde de var. Önce bu şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım, bunun adımlarını atmak lazım. Bu şizofrenik vakalardan parlamentomuzu temizleyemezsek Türkiye Cumhuriyetinin bu parlamentosuna yazık olur, bu temizliği yapmamız lazım. Nitekim sokaklarda kendi anlayışlarına göre başörtülü hanımlara had bildirmeye kalkanlar ortaya çıkmaya başladı ama onlar icabında gözaltına alınıp tutuklanıp içeriye gönderilebiliyor, bunlar ise dokunulmazlık zırhına sarılarak bu ifadeleri kullanabiliyor. Hadi bakalım dokunulmazlık zırhı olmasa acaba bu şizofrenik vakalar bu adımları atabilir mi? Gidecekleri yer bellidir o da akıl hastanesi. Şimdi de kişisel hakkını, hukukunu korumak suretiyle grup başkanvekilimiz bunun arayışı içerisinde olacaktır. Bekledim ki, bu hakareti yapan zat tamam ben dokunulmazlıktan vazgeçiyorum gereken neyse yapılsın. Yüreğin varsa benim dokunulmazlık hakkımı kaldırın hukukta bu mücadeleyi verelim biz. Çünkü bunların eskiden gelme alışkanlıkları var ama bu alışkanlıkların artık parlamentoda yerinin olmaması gerekir. Kadına şiddet diyeceksin karşı çıkacaksın ve her tarafta bağırıp bunun istismarını yapacaksın, bunun en önemli yeri olması gereken Türkiye Cumhuriyeti parlamentosuna gelince benim dokunulmazlığım var, ’ulan’ da diyeceksin, ’haddini bildirin’ de diyeceksin. Ama bunları artık biz görmek istemiyoruz. CHP yöneticilerinin bu tavrı bu partinin 28 Şubat zihniyetinden bir milim öteye geçemediğinin işaretidir. Türkiye demokrasisine sahip çıkarak 28 Şubat zihniyetini gömmüştür ancak hala bunun kalıntılarının var olduğunu Meclis’te yaşanan tartışma vesilesiyle görmüş olduk.”
Bu tartışmanın ardından Türkiye’nin kendisini bir anda CHP merkezli bir başka kavganın içinde bulduğunu kaydeden Erdoğan, “Güya bir CHP’li casus filmlerine taş çıkartacak bir senaryo ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelip gizlice bizimle görüşmüş. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evidir. Herkes gibi CHP’lilerin de buraya gelme hakkı vardır. Çeşitli vesilelerle CHP’den de Külliyeye gelenler olmuştur. Mesela 15 Temmuz’un ardından Bay Kemal de gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Muharrem İnce bizimle görüşmek için Külliyeye değil ama partimize gelmiş ve genel merkezimizde Sayın İnce ile de orada bir görüşme yaptık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu da geldi, onu da kabul ettik. Seçim sonrası tüm büyükşehir belediye başkanlarını Külliyede kabul ettik. Başka vesilelerle gelenler arasında da mutlaka CHP üyesi olanlar mevcuttur. Külliye benim şahsi malım değildir. Biz bu projeyi hayata geçirirken Türkiye’ye, milletimize ve memleketimize yakışır bir projeyi hayata geçirdik” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi’nin Ocak ayı içerisinde açılışının yapılacağı müjdesini de paylaştı.
(İHA)
Siyaset
“Parlamentomuzu şizofrenik vakalardan temizlememiz lazım”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şizofrenik vakalar sadece caddelerde değil parlamentonun içinde de var. Önce bu şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım, bunun adımlarını atmak lazım. Bu şizofrenik vakalardan parlamentomuzu temizleyemezsek Türkiye Cumhuriyetinin bu parlamentosuna yazık olur, bu temizliği yapmamız lazım” dedi.