Hüsamettin Aslan, göstericilerin Brezilya'daki Ulusal Kongre baskınının arka planını, son durumu ve gelecek senaryolarını 3 soruda AA Analiz için kaleme aldı.
Brezilya’da gerçekleşen Kongre baskınının arka planı nedir?
Brezilya'da 30 Ekim 2022'de düzenlenen ikinci tur devlet başkanlığı seçiminde ülkeyi iki dönem yöneten solcu eski Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva yüzde 50,9; aşırı sağcı Jair Bolsonaro ise yüzde 49,1 oy aldı. Seçimi hukuken Lula kazanmış olsa da siyaseten az bir farkla kazanmasından ötürü siyasi meşruiyeti tartışmaya neden oldu.
Dolayısıyla seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Bolsonaro destekçileri önce ülkede günlerce otoyol kapatma eylemleri yaptı. Ardından da ordu karargahları önünde düzenledikleri gösterilerde silahlı kuvvetleri Lula'ya karşı müdahaleye çağırdı.
Brezilya'nın başkenti Brasilia'da yasama, yürütme ve yargı organlarına ait temel kurumların bulunduğu Üç Kuvvetler Meydanı (Praça dos Tres Poderes), eski Devlet Başkanı Bolsonaro taraftarlarının işgaline sahne oldu. Planalto Sarayı, Ulusal Kongre ve Federal Yüksek Mahkeme (STF) binaları Bolsonaristler tarafından ele geçirildi.
Lula da Silva, Bolsonaro'nun destekçilerinin Brasilia'daki Üç Kuvvetler Meydanı ve burada Kongre'yi, Başkanlık Sarayı'nı ve Yüksek Mahkeme'yi işgal etmesinden bir gün sonra sağcı ağırlıklı olan ülkenin 27 eyalet valisini toplayarak birlik ve beraberlik mesajı verdi. Bu görüntü Brezilya siyasi tarihinde ender görülen manzaralardan biriydi.
Ülkede son durum nedir?
Brezilya'nın Capitol İsyanı, Bolsonaro'dan sonra Bolsonarizmin gücünü gösteriyor. Bolsonaro ülkeyi terk etti ancak tabanı seferber olmaya devam ediyor. Üstelik Brezilya'daki kongrede Bolsonaro görüşlü sağ ve aşırı sağ partilerin açık bir üstünlüğü bulunuyor. Lula, Latin Amerika'nın en büyük ülkesi ve dünyanın en büyük demokrasilerinden biri olan Brezilya'yı birleştirmenin hükümetinin ana hedefi olacağını söyledi. Ancak başkentin işgali, ülkedeki bölünmelerin birçok kişinin hayal ettiğinden daha derin olduğunu gösteriyor ve yeni başkana büyük bir meydan okumanın yükünü getiriyor.
Yaşanan bu darbe kalkışmasının başarısız olması Lula'ya avantaj sağlayarak kurumsal yetkileri tam olarak kullanmasına izin verecektir. Zira 8 Ocak isyanı, demokrasi ve demokratik yönetişim konularını ve Başkan Lula'nın meşruiyet tartışmasını ortadan kaldıracaktır. Çünkü Başkentin Bolsonaro yanlıları tarafından basılması, aşırı sağın Brezilya'da demokrasi için bir tehdit olmaya devam ettiğini gösteriyor.
Brasilia'da isyancıları durdurmak için polis ve ordunun güvenlik zafiyeti göstermesi Bolsonaro'nun ülkenin güvenlik servisleri ve ordu içinde desteğini sürdürdüğünü gösteriyor. Brezilya'da demokrasi galip geldi ama sistem çatırdadı. Ülke, demokratik kurumlarının dirençli olduğunu gördü. Ancak yine de bu kurumların güçlendirilmesi gerektiği de anlaşıldı. Lula'nın şimdi bunu yapmak için elinde daha da büyük bir fırsat var. Ancak Lula'nın, hükümetinin ve Brezilya demokrasisinin gücünü göstermek için önce olaya karışanları cezalandırması gerekiyor.
Lula gazetecilere verdiği demeçte, "Askeri polis içinde bu suça ortak olan birçok insan vardı. Silahlı kuvvetlerden suç ortağı olan birçok kişi vardı.", "Saray kapısının bu insanları içeri almak için açıldığına inanıyorum çünkü kapının kırık olduğunu görmedim." dedi.
Lula ayrıca, “Ordu, ekim seçimlerinin sonuçlarının bozulması için yaygara koparan ve genel merkezin dışında konuşlanmış Bolsonaro taraftarlarının iki aydır kamp kurmasını caydırmak için hiçbir şey yapmadığı” için orduya yönelik eleştirilerini artırdı.
Brezilya siyasetini gelecekte ne bekliyor?
Brezilya, ideolojik ve sosyolojik olarak derinden bölünmüş bir ülke durumunda. Lula, güvenlik güçlerinin de siyasallaşmasından ötürü kurumların bölündüğünün farkında. Ancak kamu otoritesinin tamamen çökmemesi için kademeli bir geçiş bekleniyor. Keza asker ve polisin siyasete aşırı katılımı, güvenlik güçlerinin giderek ideolojik bir yapı haline gelmesine yol açıyor. Bu nedenle Lula, Bolsonaro yanlısı polisi ve askeri, kademeli olarak tasfiye edecektir. Dolayısıyla Brezilya'daki darbe kalkışması, güvenlik güçlerinin verimliliği ve sadakati konusunda soru işaretleri uyandırıyor.
Başkan Lula, yaşanan olaylardan geçici de olsa güçlenerek çıkacaktır. Ancak bu gibi stresi yüksek anti-demokratik eylemler kaçınılmaz görünüyor. Bu bağlamda Lula’nın ilk iş olarak acilen ülkeyi sakinleştirmesi gerekiyor. Elbette 8 Ocak darbe kalkışmasını tertipleyenlerin cezalandırılması, Lula'nın en önemli sınavı olacaktır. Zira siyasi olarak davaların arkasında durmazsa benzer görüntülerin tekrar etmesi yüksek ihtimal. Belki gelecekte tank paletlerini görmeyebiliriz. Ancak önlem alınmaması durumunda, yargıda ve kongrede yolsuzluk gibi yönetimi alaşağı edebilecek olası senaryolar gelecekte Brezilya gündemini meşgul edebilir.
Sonuç olarak Bolsonaro, Brasilia'da sözde 'iktidarı ele geçirmeyi' teşvik ederek kendine zarar vermiş oldu. Çünkü Bolsonaro ve onu destekleyen Evanjelikler ve milliyetçiler zaten oylarını artırmış ve kongrede de üstünlüğü ele geçirmişti. Biraz sabırlı olabilseler, yönetimde Lula’nın ortağı olma ihtimalleri vardı. Eğer Lula yönetimi, 8 Ocak işgal girişiminin arkasındaki beyin takımını ve generalleri sorumlu tutup hesap sorabilirse, bu durum Donalt Trump gibi Bolsonaro açısından tıpkı Amerika Birleşik Devletleri ara seçimlerinde olduğu gibi büyük bir hezimete neden olur. Ancak Lula hükümeti tökezlerse, Bolsonaro’nun Miami’den büyük bir zafer elde etmiş şekilde dönmesi sürpriz olmaz.
[Hüsamettin Aslan, BİLGESAM Latin Amerika Analisti ve Yunus Emre Enstitüsünün eski Brezilya Müdürü]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.