Türkiye’nin korona sonrası sağlık, teknoloji ve ziraat sektörlerine yönelmesi gerektiğini belirten Sharjah American University Ekonomi Profesörü Dr. İsmail Hakkı Genç, “Refah ekonomisini bırakıp, felah ekonomisinin peşinde koşmalıyız” dedi.
Samsun Üniversitesi Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM) “Öteki Buluşmalar” dizisi kapsamında Sharjah American University’den Prof. Dr. İsmail Hakkı Genç’i ağırladı. Telekonferans yoluyla gerçekleştirilen programda “Covid-19 Sonrası Genel Ekonomi ve Maliyet Politikaları” başlığı altında düşünceler dile getirildi. “Hepimizin bildiği gibi insan kontrol edemediği şeylerden korkar. İnsan da bilmediği şeyi kontrol edemez. Korona virüs konusunda benim gözlemlediğim kadarıyla hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Korona virüsün akrabalarını, kuzenlerini falan gördük daha önceden SARS ve MERS gibi. Onlara dayanarak bazı şeyler söylüyoruz ama çok uzun olmayan bir süreçte görüyoruz ki onlar da pek doğru değilmiş” diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Genç, aslında sürecin herkes için bir belirsizlik barındırdığının altını çizdi. Pandemi hakkında çok fazla bilgi olduğunu ama bu bilgilerin sürekli değiştiğini ve bir süre daha da bu şekilde devam edeceğini, mevcut belirsizliğin ise üretim ve tüketim zincirinin her aşamasını kırdığını ifade etti.
“Ülke bazında tedarik zincirinin hızlanmasının önem kazanacağını düşünüyorum”
“Orta vadede benim görebildiğim kadarıyla kriz bizimle bir müddet kalmaya devam ederse ülke bazında tedarik zincirinin hızlanmasının önem kazanacağını düşünüyorum. Orta vadede özellikle temel ihtiyaç maddeleri gıda, sağlık gibi konularda ülkelerin daha içe kapanık, iktisadi anlamda daha korumacı olacaklarını düşünüyorum” diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Genç, stratejik sektörlerin yeniden tarif edileceğini, bunlara bir odaklanma olacağını ve stratejik sektörlerin büyük ihtimalle gıda, sağlık ve güvenlik olarak tarif edileceğini kaydetti. Bu yüzden de stratejik alanda karar mekanizmalarının daha hızlı işlemesi için üretim metotlarının otokratikleşeceğini aktardı.
Pandemi sürecinin iktisadi etkilerinden bahseden Prof. Dr. Genç, Covid-19’un sebep olduğu kriz ile daha önceden yaşanan krizleri karşılaştırarak, Covid-19’un sebep olduğu bilançonun ağır olduğu belirtti. “Zaten mevcut durumda Amerika’da işsizlik oranı yüzde 15’lere kadar dayanmış durumda, bunun içinde sağlık çalışanları bile var çok garip. Dolayısıyla işsizlik anlamında büyük bir problemle karşılaşacağımız aşikar. Bu şok bize Büyük Buhran’dan bile daha büyük olabileceğini gösteriyor” ifadelerinde bulundu. Prof. Dr. Genç, Covid-19 ile mücadele eden dünya ekonomisinin önde gelen devletlerin büyük çoğunluğunun bu durumu savaş ekonomisine benzettiklerini, aslında savaş ekonomilerinde yediden yetmişe herkesin üretime katıldığını, hatta bu dönemlerin istihdamın en yüksek dönemleri olduğunun altını çizdi.
İnsanların belirsizlik nedeniyle lüks tüketimi durdurduğunu ve asli ihtiyaçlara yöneldiklerini ifade eden Prof. Dr. Genç, korona sonrası dünyada daha az talebin olacağını, bu durumun düşük enflasyona sebep olabileceğini belirtti. Her krizin beraberinde getirdiği fırsatlar bulundurduğuna değinen Genç, “Tabiatı değiştirmek yerine onunla birlikte çalışmalıyız. Her tehdit bir fırsattır, yeni çalışma metotları üretmek zorundayız ve bundan faydalanmalıyız” diye konuştu.
Ekonomi Profesörü Genç, alternatif pazarlar aramak zorunda olunduğunu ve katma değeri yüksek olan sektörlere yönelmenin büyün önem taşıdığını söyleyerek bu sektörlerin özellikle sağlık, teknoloji ve ziraat alanları olabileceğini vurguladı. Refah ekonomisinin insanı tembelleştirdiğini belirten Prof. Dr. Genç, refah ve felah ekonomisi arasındaki farka dikkat çekti. Genç, tabiatla savaşmadan tabiatın sunduğu nimetlerden faydalanan bir ekonomik model seçilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin Müslüman bir ülke olarak felah ekonomisine yönlenmesi gerektiğini ifade eden Genç, “’Felah’ın kurtuluş anlamı var. Felah aynı zamanda ziraatçılık yapmak anlamına da geliyor. Yani tabii olmak anlamına geliyor. Kur’an-ı Kerim’de felah çok geçer. Felaha erenler iflah olanlar. Felah kavramına sözlükten baktığınız zaman nimetlerle beraber gelen kurtuluş olarak geçer. Bir krizden kurtuluyorsunuz, onun sonucunda bir nimetle ödüllendiriliyorsunuz. Buna felah deniliyor Arapça’da. Biz de felah ekonomisinin peşinde koşmalıyız” şeklinde konuştu.
Samsun Üniversitesi Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM) “Öteki Buluşmalar” dizisi kapsamında Sharjah American University’den Prof. Dr. İsmail Hakkı Genç’i ağırladı. Telekonferans yoluyla gerçekleştirilen programda “Covid-19 Sonrası Genel Ekonomi ve Maliyet Politikaları” başlığı altında düşünceler dile getirildi. “Hepimizin bildiği gibi insan kontrol edemediği şeylerden korkar. İnsan da bilmediği şeyi kontrol edemez. Korona virüs konusunda benim gözlemlediğim kadarıyla hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Korona virüsün akrabalarını, kuzenlerini falan gördük daha önceden SARS ve MERS gibi. Onlara dayanarak bazı şeyler söylüyoruz ama çok uzun olmayan bir süreçte görüyoruz ki onlar da pek doğru değilmiş” diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Genç, aslında sürecin herkes için bir belirsizlik barındırdığının altını çizdi. Pandemi hakkında çok fazla bilgi olduğunu ama bu bilgilerin sürekli değiştiğini ve bir süre daha da bu şekilde devam edeceğini, mevcut belirsizliğin ise üretim ve tüketim zincirinin her aşamasını kırdığını ifade etti.
“Ülke bazında tedarik zincirinin hızlanmasının önem kazanacağını düşünüyorum”
“Orta vadede benim görebildiğim kadarıyla kriz bizimle bir müddet kalmaya devam ederse ülke bazında tedarik zincirinin hızlanmasının önem kazanacağını düşünüyorum. Orta vadede özellikle temel ihtiyaç maddeleri gıda, sağlık gibi konularda ülkelerin daha içe kapanık, iktisadi anlamda daha korumacı olacaklarını düşünüyorum” diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Genç, stratejik sektörlerin yeniden tarif edileceğini, bunlara bir odaklanma olacağını ve stratejik sektörlerin büyük ihtimalle gıda, sağlık ve güvenlik olarak tarif edileceğini kaydetti. Bu yüzden de stratejik alanda karar mekanizmalarının daha hızlı işlemesi için üretim metotlarının otokratikleşeceğini aktardı.
Pandemi sürecinin iktisadi etkilerinden bahseden Prof. Dr. Genç, Covid-19’un sebep olduğu kriz ile daha önceden yaşanan krizleri karşılaştırarak, Covid-19’un sebep olduğu bilançonun ağır olduğu belirtti. “Zaten mevcut durumda Amerika’da işsizlik oranı yüzde 15’lere kadar dayanmış durumda, bunun içinde sağlık çalışanları bile var çok garip. Dolayısıyla işsizlik anlamında büyük bir problemle karşılaşacağımız aşikar. Bu şok bize Büyük Buhran’dan bile daha büyük olabileceğini gösteriyor” ifadelerinde bulundu. Prof. Dr. Genç, Covid-19 ile mücadele eden dünya ekonomisinin önde gelen devletlerin büyük çoğunluğunun bu durumu savaş ekonomisine benzettiklerini, aslında savaş ekonomilerinde yediden yetmişe herkesin üretime katıldığını, hatta bu dönemlerin istihdamın en yüksek dönemleri olduğunun altını çizdi.
İnsanların belirsizlik nedeniyle lüks tüketimi durdurduğunu ve asli ihtiyaçlara yöneldiklerini ifade eden Prof. Dr. Genç, korona sonrası dünyada daha az talebin olacağını, bu durumun düşük enflasyona sebep olabileceğini belirtti. Her krizin beraberinde getirdiği fırsatlar bulundurduğuna değinen Genç, “Tabiatı değiştirmek yerine onunla birlikte çalışmalıyız. Her tehdit bir fırsattır, yeni çalışma metotları üretmek zorundayız ve bundan faydalanmalıyız” diye konuştu.
Ekonomi Profesörü Genç, alternatif pazarlar aramak zorunda olunduğunu ve katma değeri yüksek olan sektörlere yönelmenin büyün önem taşıdığını söyleyerek bu sektörlerin özellikle sağlık, teknoloji ve ziraat alanları olabileceğini vurguladı. Refah ekonomisinin insanı tembelleştirdiğini belirten Prof. Dr. Genç, refah ve felah ekonomisi arasındaki farka dikkat çekti. Genç, tabiatla savaşmadan tabiatın sunduğu nimetlerden faydalanan bir ekonomik model seçilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin Müslüman bir ülke olarak felah ekonomisine yönlenmesi gerektiğini ifade eden Genç, “’Felah’ın kurtuluş anlamı var. Felah aynı zamanda ziraatçılık yapmak anlamına da geliyor. Yani tabii olmak anlamına geliyor. Kur’an-ı Kerim’de felah çok geçer. Felaha erenler iflah olanlar. Felah kavramına sözlükten baktığınız zaman nimetlerle beraber gelen kurtuluş olarak geçer. Bir krizden kurtuluyorsunuz, onun sonucunda bir nimetle ödüllendiriliyorsunuz. Buna felah deniliyor Arapça’da. Biz de felah ekonomisinin peşinde koşmalıyız” şeklinde konuştu.