Kazı Başkanı Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, yaptığı açıklamada, ilk kez 1907'de Osmanlı arkeoloğu Makridi Bey tarafından kazı çalışması yapılan Alacahöyük'te 1935'te Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ve verdiği bir miktar parayla yeniden başlatılan kazıların yıllardır sürdüğünü söyledi.
Alacahöyük'ün milattan önce 2 binli yıllarda Anadolu'ya göç ettikleri belirlenen Hititlerin önemli şehirleri arasında yer aldığını ifade eden Çınaroğlu, kazı çalışmalarının bu yıl oldukça verimli geçtiğini anlattı.
Hitit dönemlerine ait çok ilginç ve öğretici buluntuların gün ışığına çıkarıldığını vurgulayan Çınaroğlu, bunlar arasında en ilginç olanlarından birinin, yaklaşık 3 bin 700 yıl öncesine ait bir maden atölyesine ait bakır külçeler ve bu üretimin en güzel örneklerinden olan tunçtan süs iğnelerinin olduğunu bildirdi.
Çınaroğlu, kazı çalışmaları kapsamında deneysel çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade ederek, "4 bin yıl önceki Anadolu-Hitit mutfağına ait yemekleri, ekmekleri ve dönem mutfak kültürü üzerine bir çalışma oldu. Bu konu üzerinde çalışan kazı heyet üyelerinden mutfak şefi Ömür Akkor, Hitit mutfağına ait elde edilen tarifleri hayata geçirerek özel bir menü hazırladı" dedi.
Akkor ise yemekleri kazılarda bulunan tabletlere göre deneysel olarak o günkü şartlara göre yaptığını belirterek, şunları söyledi:
"Hitit tabletlerinde yemekle alakalı konular fazlasıyla mevcut. Burada yaptığımız ekmekler için Almanya'dan getirilen ve taşta ezilen antik karabuğday kullanıldı. Teknolojik malzemelerle yemek pişirmedik. Kullandığımız tek mutfak aleti, bıçak oldu. Dönem koşulları düşünüldüğünde çok ileri seviyede yaşayan Hititlerin mutfak olarak da çok başarılı olduğunu gördük. Hitit tabletlerinde 100'ün üzerinde hamur işi kayıtlı. Bunun yanı sıra sebzeler, zeytinyağı, bal ve içeceklerle ilgili buluntulara da rastlanılmış."
MUTFAKTA HİJYEN ÇOK ÖNEMLİ
Hititlerde mutfakta hijyen kurallarının da çok önemli olduğunu vurgulayan Akkor, "Hititler'de eğer aşçı, saçı ve sakalı ile mutfağa girerse, mutfağından hayvan geçerse ve veya yıkanmadan mutfağına girerse ailesi ile beraber ölüm cezası alıyor. Bu, 4 bin yıl önce temizlik ve hijyen hususlarının ne kadar dikkate alındığını gösteriyor" ifadesini kullandı.
Akkor, yemekleri o günün şartlarına uygun şekilde pişirdiklerini aktardı. Akkor, "Mesela 'bir bayramda soğuk et, pişmiş soğan ve ekmek yedik' yazmışlar. Burdan yola çıkarak o günkü koşullarda pişirerek sonuca ulaşıyoruz. Ekmek yaparken maya bilinmiyor, nemli fırın kullanılmıyor bu nedenle ekmekleri de ona göre pişiriyoruz. Ekmeği, elenmiş unla değil dövülmüş buğdayla yani biraz iri undan yapıyoruz" diye konuştu.
Akkor'un, kazı alanında sunduğu "Hitit menüsü" şöyle:
Ekmekler:
Ninda.imza (sade)
Mulati (arpa ezmeli)
Ninda.gur.ra (peynirli ve incirli)
Ninda purpura (küçük ekmek)
Ninda.ku (tatlı)
Yemekler:
Kayısı ezmesi
Salatalıklı Beruwa (Beruwa, o dönemde yenilen ezme. Birçok türlüsü var)
Nohutlu Beruwa
Happena (Güveçte pişirilmiş ballı zeytinyağlı et)
Kariya (Izgara koyun ciğeri ve koyun yüreği)
Soğuk et
Sandviç (Hitit metinleri arasında pişmiş et ve soğanın ekmek arasına konarak yenilmesi bulunmaktadır)