Bursaspor

Ali Ay'dan VAR isyanı

Başkan Ali Ay Bursaspor Olağan Divan Kurulu Toplantısında konuştu.

Ali Ay'dan VAR isyanı
26-12-2018 01:51

Ali Ay, Divan Kurulu’nda yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Değerli divan, değerli basın mensupları sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sezonun ilk yarısını, pazar günü sahamızda oynadığımız Malatya maçıyla tamamladık. Gönül isterdi ki, sonuna kadar hak ettiğimiz bu maçı kazanalım ve 23 puanla ilk devreyi kapatalım. Ama maalesef son dakika kaçırdığımız bir penaltı, hepimizi hayal kırıklığına uğrattı. Başta tabi Aytaç olmak üzere, bütün oyuncularımız büyük bir üzüntü yaşadılar. 17 maçın 9 tanesini berabere bitirmiş olmak, öyle sanıyorum ki, ilk yarı itibariyle, kulüp tarihinde çok ender görülen bir durum. Puan durumuna baktığımızda, lider takımdan sonra, ligin en az yenilen 5 takımından biriyiz. Ligin en az gol yiyen üçüncü takımıyız. Ancak attığımız gol sayısının düşük olması, oynadığımız futbol ve ortaya koyduğumuz mücadelenin karşılığını almamıza engel oldu. Gol sayısındaki azlığın bir sebebi de, VAR uygulaması nedeniyle golleri en fazla iptal edilen takım oluşumuzdur. Bununla ilgili olarak son maç özelinde şunları söylemek istiyorum. Sıkıntı VAR’da değil… Sıkıntı uygulamada… Bunları dün federasyon yetkilileriyle yaptığım görüşmede de söyledim. Video Hakem Uygulaması, sistem olarak doğru ama uygulama olarak bizim açımızdan tam bir felakete dönüşmüş durumdadır. En basit örneği de Latovlevici’nin attığı goldür. Oyunun doğal akışı içinde bakıldığında orada asla bir faul yoktur. Ama siz eğer o pozisyonu, videoda ağır oynatarak izleyip karar verirseniz, her maçta en az buna benzer 40 temasın 40’ında da faul kararı vermek zorunda kalırsınız. Futbol bir temas oyunudur arkadaşlar. Temassız futbol oynanmaz. Attığımız tertemiz golü faul diye iptal edenlere sesleniyorum. Sizin verdiğiniz bu kararın; bir boks maçında, hakemin maçı durdurup, boksöre, rakibine niye vuruyorsun  demesinden bir farkı yoktur.

Ayrıca… Bizim kullanacağımız bir korner öncesinde, oyunu durdurup, daha önce ofsayt var mı yok mu diye inceliyorsunuz da… Rakibin topu elle oynadığı pozisyona niye bakmıyorsunuz. Korner, penaltıdan daha mı değerlidir. Pazar günkü maç, var kazasıyla tamamladığımız 5. maçtır… Altıncısında tepkimiz daha farklı olacaktır, bunu da buradan söylemiş olayım. Değerli divan… Son derece enteresan bir futbol sezonu yaşıyoruz. Tabi kulüp olarak, maruz kaldığımız haksızlıklara isyan ederken, bizim adımıza ortaya çıkan güzel şeylere de değinmek lazım. Birçoğunuz, bu sezonun bir fırsat sezonu olduğuna ilişkin mesajların güçlü bir şekilde verildiğini düşünüyorsunuz. Haklısınız… Devre bitti ve puan durumuna baktığımızda, kendi takımımızın kapasitesini de dikkate alarak, bir kaç isabetli transferle, aslında zirvede yer alabilirdik diye aklınızdan geçiriyorsunuz… Ancak şu gerçeği de görmemiz  lazım. Sadece bu sene değil, önümüzdeki iki üç yıl, bu tabloda herhangi bir değişikliğin olması mümkün görünmüyor. Yani bugün ağır ekonomik kriz yaşayan, özellikle köklü kulüplerin ekonomik göstergeleri, öyle kolay kolay düzelecek gibi değil. Dolayısıyla biz eğer, oyuncu konusunda altyapı kaynağını etkin biçimde kullanmaya yönelik stratejimizden bir sapma yapmazsak... Takım bütçesini, bu sezon yaptığımız gibi makul ve mantıklı seviyede tutmaya devam edersek… Şu anda olduğu gibi kontrol altına aldığımız harcama politikamızı, disiplinli bir şekilde sürdürebilir hale getirebilirsek… Sırtımızdaki borç kamburundan kurtulabilir ve sportif hedeflerimize sağlam temeller üzerinden yürüyebiliriz. Dikkat ediniz değerli divan. Bu söylediklerim yapacaklarımız değil, şu anda yaptıklarımızdır. Bursaspor Kulübü’nün asetleri var. Uzun vadede gelire dönüştürebileceğimiz asetlerden bahsetmiyorum, tamamen kısa vadeli asetler. Bunlar, bugün transfer tahtamızın açılmasını sağlayabilecek ve bizi mayıs sonuna rahatlıkla götürebilecek asetler. Şimdi tabi gündem transfer… Transferde kader şudur, değerli divan… Transferde, size değer katanlar değil, düşük bedelle alıp, değer kattıklarınız ya da yüksek rakamlara sattıklarınız değil. Takıma faydası olmayanlar akılda kalır. Bu işin doğasında bu gerçek var. Bu durum sadece bizimle ilgili değildir, her dönemde ve her kulüpte böyledir. Aslında belki doğrusu da budur. Böyle olmalı ki, transferde daha dikkatli olalım, daha gerçekçi ve daha mantıklı hareket edelim. Kabul etmeliyiz ki, şu anda ligin birincisinden son sırasındaki takıma kadar herkesin transfere ihtiyacı var. İnsan için nefes ne anlam ifade ediyorsa, futbol için de transfer odur. Ama biz, nefesi doğru almak ve doğru vermek zorundayız. Hatalarımız olmadı mı? Oldu tabi. Olmadı diyen yalan söyler. Ama bu hatalardan dersler çıkardığımızı açıkça ifade etmek istiyorum. Niyetim, hatalara ortak aramak değil ama şunu da hatırlatmam gerekiyor. Bugün hepimizin hata olarak gördüğü bazı oyunculara, ismi gündeme geldiğinde ya da transfer edildiğinde kimse en küçük bir itirazda bulunmamıştı. Buna hocalar da dahil… Başta da söylediğim gibi, transferin doğasında risk vardır ve daima  olacaktır. Hatta şöyle örnek verebiliriz. Geçmişe baktığımızda, Bursaspor’da efsane haline gelmiş pek oyuncuya da, transferi gündeme geldiğinde şüpheyle bakıldığı olmuştur. Bugün geldiğimiz noktada, haklı olarak şimdi herkesin merak ettiği konu, ara transferde bu kadroya takviye yapılacak mı, yapılmalı mı? Değerli divan. Bu meselede olayı iki ayrı başlıkta ele almamız gerekir. Birincisi… Maalesef bizim gibi şampiyonluk yaşamış kulüpler de dahil olmak üzere, bir çok kulüp ekonomik krizle karşı karşıya. Bu krizi, sadece ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumla izah etmeye kalkışmak, futbolu yönetenler olarak kendimizi masumlaştırmaya çalışmak olur. Bu da kesinlikle bizi çözüme götürmez. Dolayısıyla, onlarca yıl öncesine dayanan ve bugüne kadar gelen kötü alışkanlıklarımızla da yüzleşmek zorundayız. Değer futbolu yönetenler olarak biz, sırf taraftar istiyor diye, sırf medya baskısı var diye, hesapsız kitapsız transfer yapmaya, ödeyemeyeceğimiz kontratların altına imza atmaya devam edersek, bu işin altında kalkamayız. Şahsen kendi özeleştirimi yapıyorum. İki sene önce yaşadığımız travma, bizi geçen sene bazı yanlışların içine itti. Kariyerli ve maliyetli hoca ve oyuncularla bu işin üstesinden gelebiliriz fikri, bizi ekonomik olarak yıprattı. Hatırlarsanız, göreve ilk geldiğim dönemde, borcu indirmenin ve ekonomik yapıyı düzeltmenin sportif hedeflerin de önünde olması gerektiğini söylemiştim. Ancak dediğim gibi, iki sene önce yaşadıklarımız, önceliklerimizi değiştirmemize neden oldu. Ancak bu hatadan, bu sezon başında ciddi biçimde döndüğümüzü ifade etmek istiyorum. Bu noktada söylemek istediğim bir önemli konu daha var. Ekibimdeki arkadaşlar şahittir. Ben gerek hocamız ve gerekse transfer ve altyapı kaynağının kullanımı konusunda, geçen sene, şu anda yaptığımız hamleleri hayata geçirmek istemiştim. Kimseyi suçlamak istemiyorum ama tam bir sene bu konuda gecikme yaşadık. Belki geç kaldık ama şu anda tecrübeli oyuncularla genç isimlerin bir araya geldiği, potansiyeli yüksek bir kadroya sahibiz. Türk futboluna kazandıracağımız son derece yetenekli çocuklarımız var. Vakıfköy’de büyük bir değişim gerçekleştirdik.  Bu değişim sadece yapısal bir değişim değil. Oyuncu gelişimi noktasında zihinsel bir devrim gerçekleştiriyoruz. Burada yönetici kardeşim Görkem Akbaş ve arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. Elbette bir de Samet Aybaba faktörü var. Şu anda altyapımızda çalışan bütün oyuncular, Vakıfköy’den Özlüce’ye, oradan da Timsah Arena’ya uzanan aydınlık bir yolun varlığını gördüler ve onun hayaliyle çalışmalarını sürdürüyorlar. Biz bu kaynağı yukarı taşımaya ve artık kendi evlatlarımızla sportif hedeflerimize yürürken, finansal olarak da Türkiye’deki bütün kulüplerden önce düzlüğe çıkmaya odaklandık. Dolayısıyla transfer konusundaki politikamızı, transfer tahtasının açık ya da kapalı oluşundan bağımsız bir şekilde belirledik. Bursaspor Kulübü, şu anda bile kadrosunda en fazla altyapı oyuncusu bulunduran, en az yabancıyla oynayan ve milli takımlara en fazla futbolcu veren bir kulüptür. Bugün belki önümüzde zirve için büyük bir fırsat doğmuş olabilir. Ama emin olun, bizi finansal açıdan zora sokacak her transfer hamlesi, daha büyük riskler taşıyacaktır. Hocamızla her konuda hemfikiriz. Transfer, altyapı ve geleceğe yönelik planlama noktasında tam bir mutabakat halindeyiz. Yakaladığımız bu uyumlu çalışma şekliyle, biz bu senenin değil, önümüzdeki iki yılın bize getireceği avantajların peşindeyiz. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER