Åžiir Kütüphanesi’ndeki programda, Orhan Alkaya, “Yalnızlık arayışım yazmaya yönlendirdi beni. Ama yazdığım ÅŸeyler ÅŸiir deÄŸildi.
O arayış içinde kendimi derinleÅŸtirebileceÄŸim yerin neresi olduÄŸunu ararken, ÅŸiirde iyi olduÄŸumu fark ettim. Åžiirde iyi olmak iyi ÅŸiir yazmak deÄŸil. Ä°nsanın kelimeyle bir meselesi var. Kendini ifade etmek için kullandığı tek enstrüman olan o kelime, defalarca kullanılmış ve içindeki anlam dolmuÅŸ bir enstrüman. O kelimelerin yan yana gelmesinden oluÅŸan yapılar aslında kullanılmış ve dolmuÅŸ yapılar. Biz bir ÅŸeyi okumak istiyoruz ve baÅŸkalarının ifade etme biçimlerini kullanıyoruz aslında. ‘Seni seviyorum’ demeden, ‘Aşık oldum’ demeden ne insanı sevebiliyorsunuz ne de aşık oluyorsunuz. Ä°lk kelime çıkıyor ve arkasından düÅŸünceyi sürüklüyor. Bunun çok ciddi bir problem olduÄŸunu yavaÅŸ yavaÅŸ fark etmeye baÅŸladım” diye konuÅŸtu.
Åžiirlerinde en çok desteÄŸi felsefeden aldığını söyleyen Alkaya, insanın cevaplardan çok sorulara odaklanması gerektiÄŸinin altını çizerek, “Bir insanın kendini ifade edebilmesinin en iyi yolu bir baÅŸka insanla konuÅŸmaktır. Sıkıntılar baÅŸlarsa ifade etmeyip yazmaya baÅŸlarsınız. Uzun uzun anlatırsınız, yazarsınız, o olmadı hikâye yazarsınız, o da olmadı en sonunda ÅŸiir yazarsınız. Bütün imkânları tüketmeden ÅŸiir yazanları ben hiç anlayamadım. O yüzden çok yazan biri olmadım. Sadece 6 kitabım var hâlâ, ÅŸu an yedinciyi toplamaya kalksam iki sene sürer. Tek bir ÅŸeyi kesin olarak biliyoruz ‘öleceÄŸiz’. Bunun dışındaki hiçbir bilgimiz yüzde yüz ispatlanabilir deÄŸil. Böyle bir hayatın içine fırlatılıp atıldığınızı hissediyorsanız eÄŸer, önce burayı anlamaya çalışırsınız, bunun sebeplerini anlamaya çalışırsınız. Ä°nanılmaz yorucu bir serüvendir bu. Cevaplar benim için hiç önemli olmadı sorular önemliydi. Bu serüvenin içinde de doÄŸru sorular sormaktı amacım” diye konuÅŸtu.
Ä°HA
