Ancak, tehlikenin geçmedi; aksine aşağıdaki gayya kuyusunun ateşi hâlâ Bursaspor'un ensesinde!..
Ortada 8 haftada alınabilecek 24 puan var!
Düşme hattıyla da arada sadece 6 puan fark var...
Timsah, geçen yıl 26. haftada 32 puanla yine 11. sıradaydı. Bu sezon puanı 33...
Fakat, geçen sezon düşme potasıyla arasında 10 puan vardı. Şimdi ise yalnızca 6 puan kaldı...
Yani, tehlike daha da yakın.
Senin altındaki 6 takımın ne yapacağı hiç belli olmaz!
İşin kötüsü;
Kalan 8 maçtan 5'i deplasmanda...
BU DEJAVU KABAK TADI VERDİ
Camia olarak, kongre kulislerinden daha çok, takımın kurtuluşuna konsantre olmak gerek.
Biliyorum, bu dejavu, artık kabak tadı verdi!
Şampiyon apoletli Timsah'ın, 2 yıldır, aynı korku filmini(!) görerek, can derdine düşmesini kimse hazmedemiyor!
Bütün bu hesapları, yazıp çizmek bile bana ağır geliyor!
Ligin en az şut atan takımı unvanına(!) sahip olan Bursaspor, 26 maçta attığı 34 golle de; ligin en az gol atan 6. ekibi konumunda.
Yani, zor gol buluyor.
Ancak ilginçtir;
Aynı zamanda, ligin en az gol yiyen 7 takımından biri...
Bugün 33 puan var!
Lâkin, aşağıdaki takımlar seriye bağlayıp, ateş hattından kurtulabilmek için her maça can havliyle saldırıyor!
DÜŞME BARAJI YÜKSELEBİLİR
Bu da demek oluyor ki;
Düşme barajı her an yükselebilir.
Normalde "39 puan yeter" diyenler çoğunlukta.
Ancak ben, "en az 41 puan gerek" diyorum.
Zira bu gözler, 2004 yılında 40 puanla küme düşüldüğünü de gördü!
O nedenle;
Ortadaki 24 puanın en az 8'ini almak şart!
Hatta bu puanları, son 3 haftadaki Fenerbahçe (D), Trabzon (İ) ve G.Birliği (D) maçlarına bırakmadan toplayıp, rahatlamak gerek.
Çünkü, 31. haftaya 40 puanın üzerinde girilmezse, son 3 karşılaşma resmen "korku tüneli"ne döner.
O yüzden, evdeki Kasımpaşa ve Konya maçlarıyla, deplasmandaki Karabük maçı mutlaka kazanılmalı ve 9 puan haneye yazdırılmalı.
O zaman toplamda 42 puan eder.
Antalya ve Göztepe deplasmanlarından da en az 1'er puan alınırsa, Bursaspor, kefeni erkenden yırtar!
Aksi halde, baraj sularının altı da kalma ihtimali var!
Onun için "aman dikkat!" diyorum.
KADRO İSTİKRARI ŞART!
Bunu başarmak için en önemli şart; kadro istikrarı!
Le Guen'in, vatandaşı Fransız yazar Montaigne'nin meşhur "Denemeler" eseri gibi her hafta yeni yeni denemeler yapmaktan artık vazgeçmesi gerek.
Şapkadan Grozav gibi "sürpriz tavşanlar" çıkarma huyunu hemen bırakmalı.
Zira, Bursaspor, bu saatten sonra deneme tahtası yapılamaz!
Defans hattı zaten klasik:
Barış, Ekong, Titi ve Aziz.
Kayseri maçında göz dolduran ve yükselen bir grafik çizen Shehu, Sivas maçında cezalıydı. Yerine oynayan Agu da, Nijerya Milli Takımı'na dönebilme ve formayı kaptırmama adına Sivas önünde en iyi performanslarından birini sergiledi.
FRANSIZ, KİMLERİ KESER?
Fransız Hoca, Antalya'da hangisini keser?
Yoksa, Osmanlı deplasmanında olduğu gibi Shehu ile Agu yine yan yana mı oynar?
Bana kalsa, ikisinden birini; mesela Shehu'yu oynatır, önüne de Bostock'u koyarım.
Can derdindeki Hamzaoğlu'nun Antalyaspor'u, evinde mutlaka kazanmak için oynayacaktır.
Le Guen de "1 puan yeter" düşüncesiyle, çift ön libero (6 numara) oynatıp, İngiliz 8 numarayı yine keserse şaşırmam!
Bu durumda Batalla nasıl üretken olabilir ki?
- bölgeye top gelmeyince, Pablo, mecburen kendi yarı sahasına dönüp top alıyor.
Sonra da hücumu organize edeceğim derken aşırı yoruluyor!
Kanatlarda da son haftalardaki performansa göre, Kembo ve Yusuf Erdoğan daha önde görünüyor.
Delarge da kulübede iyi bir opsiyon olur.
Bakıldığında; 9 oyuncu banko gibi.
2 değişkeni de; 8 numara ve kanatlardan biri olur diye görüyorum.
Delarge, Agu (Bostock), Furkan Soyalp ilk hamle oyuncuları gibi görünüyor.
Ertuğrul, 31 Mart'taki Akdeniz seferine yetişirse, o da defans için iyi bir alternatif olur.
NASIL DÖNECEKLER?
Tabii, bu noktada Milli Takımlara giden Ekong, Aziz Behich, Shehu, Delarge, Sow, Grozav gibi futbolcuların, Bursa'ya nasıl döneceği de çok önemli!
Allah, sakatlık, kaza bela vermesin.
SOW'A SİHİRLİ DEĞNEK
Sivas maçında, gol lazımken, bırakın oyuna sokulmayı, kenarda bile ısındırılmayan(!) Sow'un, Senegal Milli Takımı'na koşa koşa gitmesini nasıl yorumlamak gerek sizce?
(Ah Dünya Kupası, sen nelere kâdirsin!)
Eğer hafif sakatlığı varsa, ligde oynatılmaması biraz olsun makul karşılanabilirdi. (Gerçi bu kronik sakatlıktan herkes bıktı!)
Ancak maçtan sonra Sow'un neden oyuna sokulmadığını, hatta ısıtılmadığını sorduğumda;
Le Guen, "bu benim tercihim" demiş ve herhangi bir sakatlıktan bahsetmemişti.
Örneğin, Ertuğrul Ersoy, sakatlık raporunun TFF'ye gönderilmesiyle Ümit Milli Takım'dan affını istedi ve tedavisine Özlüce'de devam etti.
Bu Sow sorunsalını, bu akşam (cuma) Senegal'in evinde Özbekistan'la oynayacağı özel maç kadrosunu gördükten sonra sanki daha iyi değerlendirebiliriz.
Acaba diyorum; Sow'a sihirli bir değnek mi değdi?
Yoksa kendisini; Milli Takım için Ada Konseyi(!) tarafından korumaya mı aldırdı?