Cemiyet hayatının ünlü isimlerinden Özlem Esra Adakul, Ekotürk TV’de seyircisiyle buluşuyor. Her hafta sonu güzellik, sağlık, kültür sanat ve müzik alanında birbirinden ünlü isimleri ağırlayan Adakul ve konukları, hayata dair her konuyu açık açık ve gerçeklerle dolu bir sohbeti Pembe Masa ile ekranlara taşıyor. Pembe Masa isimli programda, güzellikten sağlığa, kültür sanattan müziğe pek çok alanda ünlü isimlerle keyifli bir sohbet gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 1 saat süren programda, Adakul ve konukları gündeme dair önemli konuları da birlikte işliyor. Adakul, programda hayata dair her konuyu açık açık ve gerçeklerle dolu bir sohbetle işliyor. Pembe Masa’nın bu haftaki konukları oyuncu-sunucu Billur Kalkavan ve oyuncu-yapımcı Buğra Bahardırlı oldu. Ekotürk ekranında buluşan konuklar, keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
“ESTETİKÇİDEN ÇIKIP KAFALARINI DOLDURSUNLAR”
İlişkiler ve aldatılma üzerine konuşan Billur Kalkavan, çok tartışılacak ifadeler kullandı. Aldatılmanın kadınların eksiklerinden kaynaklandığını söyleyen Kalkavan, şunları dile getirdi. “Madem bu kadar aldatılmak istemiyorlar ve bu konuda çok muzdaripler, o zaman estetikçiden önce kafalarının içini doldurmaya çalışsalar. Kadın, ev temizlemekten ve dolma sarmaktan çok daha öte bir canlı. Bir kere bunun farkına varacak. Erkeklerin karşısında evinin ne kadar temiz olduğundan bahseder, ne kadar güzel yemek yaptığından. Ben diyorum ki cinsellikten konuşalım mı? Çünkü hayatın en önemli konularından biri. Yemek yapmaktan bile daha önemli aslında bence. Kadınlarımızın eksiklerinden dolayı birazcık bu aldatılma olayı diyeceğim. Kızacaklar bana. Kafalar doldurulacak. Ben cinsiyetçi olarak ayırmaktan hoşlanmıyorum ama insan kendini geliştirecek.”
“BABAMIN METRESLERİNDEN AYRILMASI 1 YIL SÜRDÜ”
Kadınların erkeklere yönelik baskı ve kıskançlıklarını da eleştiren Kalkavan, “Herkes herkese her şeyi anlatmak zorunda değil.” Dedi şu ifadeleri kullandı: “Kadınlar şeyi istiyor ya “Gel bana her şeyi anlat.” Onun bir özel hayatı var. Ben hiç evimde, ailemde kıskançlık görmedim. Bir takım şeyleri sana ailen pompalıyor maalesef Türkiye’de. “Seven kıskanır” diye bir laf var. Ama diyorum ki iki duygunun birbiriyle alakası bile yok. Görüyorum ki kediler de birbirlerini kıskanıyor. Annem de asla böyle bir şey olmazdı. Hatta derdi ki “Ben babanla evlendiğimde sevgililerinden, metreslerinden ayrılması bir sene sürdü. Bir sürü metresi vardı babanın.” Çünkü bekar, zengin, karizmatik bir adammış. Annem diyor ki ararlardı geleyim diye. Şimdi ben bunları dinleyerek büyüdüm. Babamın ilk karısı Türkiye’ye geldiğinde onun adına davetler verilirdi. Çok severdi de bizi. Bu rahatlıkla yaşadığım için nasıl büyüteyim ki o duyguyu. Hiçbir şeyi de kıskanmam ne parayı, ne mülkü, ne de mücevheri.”