Siyaset

Bakan Çelik: "Soğukkanlılıkla takip ediyoruz”

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili, “Türkiye’nin önüne bu iş çözülürse Avrupa Birliği’nde ilerleme sağlanır gibisinden bir tablonun konulması da doğru değil. Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin, büyük bir Avrupa gücünün Avrupa Birliği ile ilişkilerinin Güney Kıbrıs’ın vetosuna endekslenmesi bir vizyonsuzluktur” dedi.

Bakan Çelik:
11-01-2017 21:34

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Finlandiya Dışişleri Bakanı Timo Soini ile Bakanlıkta görüştü. Görüşmenin ardından yapılan basın açıklamasında gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Çelik, bir gazetecinin “Bir taraftan AB ile ilişkilerde anlamı olan bir süreç devam ediyor Cenevre’de, Kıbrıs Müzakerelerinde son durum nedir? Çözüme bu kez daha yakın mı her iki taraf da? Dün Başbakan Yıldırım ‘AB’ye gidişin bir provası da sayılabilir eğer olumlu sonuçlanırsa ifadesini kullanmıştı. Eğer olumlu bir sonuç alınırsa AB müzakerelerine nasıl bir dinamik katar? Bu müzakerenin ardından gerçekleşmesi beklenen Garantör Ülkeler Konferansı’na Türkiye hangi düzeyde katılacak?” soruları üzerine, Kıbrıs meselesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da, Başbakan Binali Yıldırım’ın da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin pozisyonunu net bir şekilde açıkladığını ifade ederek, “Biz, iki kurucu devlete dayalı, iki toplumlu bu esasa dayanan bir çözümün ortaya çıkması halinde bunu olumlu karşılayacağımızı söyledik. Bugün bu konuyu konuşma fırsatımız oldu, değerli bakanımıza da söyledim, Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin pozisyonu aynı. Bu parametreler etrafında o zaman da söylemişti Cumhurbaşkanımız, ‘Biz her zaman bir adım önde oluruz’ demişti ve süreç öyle başlamıştı. Hatta Davos’taydık, Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakandı, Kofi Annan’la görüşürken Kofi Annan çok istekli görünmüyordu, ‘Ben defalarca denedim yeniden bunu deneyim mi denemeyim mi çok kararlı değilim’ demişti. O zaman Sayın Cumhurbaşkanımız teşvik etmişti onu, ‘Biz çözümden yanayız ve burada ‘win win’ formülü çerçevesinde bir süreci ben destekliyorum’ diye. Gittiğimizde de Sayın Karamanlis orada bulunuyordu. Yunan tarafı müzakerelerin belli bir aşamasında çekilmek istedi, daha sonraki bir zamana erteleyelim bunu diye. O zaman da Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Hayır, devam edelim’ diye bir irade ortaya koydu ve sonuçta birden çok kere Cumhurbaşkanımızın ‘Buna devam etmeliyiz ve bir çözüme ulaşmalıyız’ ısrarı neticesinde oradaki müzakereler sonlandı ve referanduma gidildi” diye konuştu.

“HİÇ KİMSE GÜNEY KIBRIS BİR AVRUPA BİRLİĞİ DEVLETİDİR, KUZEY, GÜNEY’E KATILSIN GİBİ BİR YAKLAŞIMLA ELE ALAMAZ”

Referandumda Türk tarafı ‘evet’, Güney tarafının ise ‘hayır’ dediğini Türk tarafı ‘evet’ dediği takdirde verilen sözlerin tutulmadığını kaydeden Bakan Çelik, “Burada bizim pozisyonumuz net, iki kurucu devlete dayanan bir çözüme ulaşma konusunda Türkiye’nin iradesi güçlü. Hiç kimse Güney Kıbrıs bir Avrupa Birliği Devletidir, Kuzey, Güney’e katılsın gibi bir yaklaşımla ele alamaz. Bu şekilde bir yaklaşımla ele alırlarsa yanlış olur. O zaman da zaten bizim sınır sorunları olan, yönetim sorunları çözülmemiş Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne alınmasının yanlış olduğunun altını çizmemiz bundandı. Önce bir çözüme kavuşulsun yeni kurulacak devlet Avrupa Birliği’ne girsin şeklindeydi. Dün Sayın Başbakanımız da bir çözüm olması halinde Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin nasıl olacağına dair de bir açıklama yaptı. Şu ana kadar da biz bu pozisyonu koruduk, korumaya devam ediyoruz. Önce Dışişleri bakanları düzeyinde bu görüşmeler ele alınacak, belli bir aşamaya ulaşılabiliyorsa Türkiye oraya Yunanistan ve İngiltere’nin Başbakanının gelmesi halinde Sayın Başbakanımız düzeyinde katılacaktır. Orada Sayın Başbakanımız tarafından temsil edilecektir. Şu aşamada başbakanlar düzeyinde ele alınabilecek bir olgunluğa gelmiş midir, gelmemiş midir? Mesele buna bakılıyor. Kuşkusuz Türkiye’nin önüne bu iş çözülürse Avrupa Birliği’nde ilerleme sağlanır gibisinden bir tablonun konulması da doğru değil. Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin, büyük bir Avrupa gücünün Avrupa Birliği ile ilişkilerinin Güney Kıbrıs’ın vetosuna endekslenmesi bir vizyonsuzluktur. Bunun Güney Kıbrıs’a da faydası yok, Avrupa Birliği’ne de faydası yok. Biz şunu da biliyoruz, gerçekler gün ışığı gibi ortada. Çoğu kez de Güney Kıbrıs’ın vetosunun arkasına saklanan başka ülkeler olduğunu da biliyoruz bunun da aşılması gerekir ama soğukkanlılıkla, irademizi koruyarak bu müzakereleri takip ediyoruz, takip etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Finlandiya Dışişleri Bakanı Soini ise, Kıbrıs sorununu çözmek için tarihi bir şansın söz konusu olduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin nihai anlamda oynayabileceği önemli bir rol söz konusu umuyorum ki Cenevre Görüşmeleri iyi haberler getirir. Çünkü dünyanın iyi haberlere ihtiyacı var. Ülkem faal bir şekilde başından beri Kıbrıs’ta yeniden birleşme konusunu desteklemektedir. Finlandiya’nın Kıbrıs’ta 1963’ten beri barış, koruma gücü söz konusu. Umuyorum ki bu sonuç ortaya çıkar ve gerçekten muhteşem bir sonuç olabilir bu çözüm ortaya konulabilirse ve Finlandiya’da tabii ki bu sonucu, çözümü destekleyen ülkelerin en başında olacaktır” şeklinde konuştu.

“İŞİN MAGAZİN TARAFINDAN UZAK DURUP POLİTİK HAYATIN GERÇEK MESELELERİNE YOĞUNLAŞSINLAR”

Bakan Çelik, bir gazetecinin “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde anayasa düzenleme görüşmeleri devam ediyor, maddeler görüşülürken özellikle ‘açık oy’ ‘kapalı oy’ tartışması yaşanıyor bununla ilgili sizin düşüncenizi alabilir miyiz?” sorusu üzerine, “TBMM’deki görüşmelerle ilgili ben basın mensuplarımızın görüşünü almak isterim çünkü bütün CHP milletvekilleri ellerinde kameralar ve ellerinde fotoğraf makineleri ile sürekli olarak mesleki haklarınızı gasp ediyorlar. Profesyonel çekim yapanlar var, amatör çekim yapanlar var, hatta epey sayıda da röportaj yapıldığını görüyorum. Bu sebeple CHP’nin Türkiye’nin ana muhalefet partisi olarak anayasa görüşmeleri sırasında topyekün İletişim Fakültesi’nin birinci sınıfına kaydolma arzusunu dikkatli bir şekilde takip etmeniz lazım. Bu işin politik magazin tarafı ama hakikaten oraya profesyonel kamera filan kurmuşlar, telif hakkı istemenizde fayda var. Türkiye’nin ana muhalefet partisi bütün demokrasilerde ana muhalefet partisi en önemli kurumlardan biridir. Bütün rejimlerde iktidar vardır ama sadece demokraside muhalefet vardır ve demokrasideki muhalefetin de en önemli unsuru ana muhalefet partisidir. Burada ortaya koyulan argümanlar, bu argümanların zayıflığı, Türkiye’nin temel meselelerine yaklaşırken hala bir rejim krizi çıkarma gayreti, millet adına muhalefet yapmak yerine kafalarındaki kurgusal bir devlet statükosu adına muhalefet yapma meselesini bir genetik unsur haline getirmiş olmaları son derece dikkat çekici bir şekilde ilerliyor. 2002’den beri Meclis’teyim ilk defa birinci sırada oy kullandım dün. Herkes sırayla gidiyor ve benzer şekillerde oyunu gizli bir şekilde kullanıyor. Bazı tartışmalar yansıdı basına, dikkat ederseniz bir önceki aşamasında bazı CHP milletvekili arkadaşlarımızın bütün CHP milletvekillerinin meclis idare amiri olduğu şeklinde bir yaklaşımı var. Herkesin nerede, nasıl davranacağına karar vermek istiyorlar, tabii ki böyle bir şey olmaz buna karşılık da bazı arkadaşlarımızın reaksiyonu oluyor. Çok tarihi günler geçiriyoruz herkesin söylediğinin, herkesin davranışının tarihe geçeceği günler bunlar, yüce Meclis bunu kendisine yakışan bir olgunlukla yürütebilecek kapasiteye sahiptir. Ülkemiz için iyi olmasını dileriz ama bu bir fırsattır, herkes aslında görüşlerini çok yüksek hukuk felsefesi açısından, siyaset felsefesi açısından, Türkiye’nin siyasi pratikleri açısından, Türkiye’nin geleceği açısından çok güçlü argümanlar ortaya koyabilir. Türkiye’nin birikiminin gösterileceği, gelecek nesillere bunun bir kayıt olarak aktarabileceği çok tarihi günlerden geçiyoruz. Ben arzu ederim ki muhalefetten çok daha nitelikli konuşmalar yapılsın, işin magazin tarafından uzak durup politik hayatın gerçek meselelerine yoğunlaşsınlar” cevabını verdi.

(Benan Özben - Goncagül Özcan/İHA)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER