Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Adana’nın Kozan ilçesinde gerçekleştirdiği toplantıda ülke gündemiyle alakalı bir takım açıklamalarda bulundu. Kozan Ticaret Odası toplantı salonunda gerçekleşen toplantıya Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Kozan Kaymakamı Avni Oral ile protokol üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, siyasi partilerin temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. Türkiye’nin son günlerde önemli ve hassas günler yaşadığını kaydeden AB Bakanı Çelik, “Bugün ülkemiz açısından bugünler hepimizin hassasiyetle değerlendirmesi gereken günler. Cumhuriyetin kuruluşundan beri son devletimizin şahsından beri en yoğun günlerimizi bugünler yaşıyoruz. Bir yandan yoğun bir şekilde terörle mücadele veriyoruz. Fetullahçı terör örgütü, PKK terör örgütü, DAEŞ terör örgütleriyle mücadele veriyoruz bir yandan da yeni yatırımlara, yeni ufuklara ulaşmak için yeni hizmetlere hep beraber imza atıyoruz. Ajandamda öncelikle bu işler var hükümetin bir bakanı olarak” dedi.
“GABRİEL ASLINDA TANIDIĞIMIZ BİRİSİDİR VE BİZİ DE ÇOK İYİ TANIR”
Almanya’nın Türkiye’ye karşı bir takım kara propaganda peşinde olduğunu da belirten Bakan Çelik, “Bugünlerde bazı ülkeler ile yaşadığımız tartışmalar ile ilgili sizleri bilgilendirmek istiyorum. Biliyorsunuz uzun zamandır PKK terör örgütünü son zamanlarda Fetullahçı terör örgütünün Almanya’ya yoğun bir şekilde sığınması, yıllardır verdiğimiz PKK ile ilgili dosyaların bir türlü işlemlerinin sonuçlandırılmaması nedeniyle Almanya ile ilgili hükümetin bu uygulamaları ile ilgili eleştirilerimizi sürdürüyoruz. Tabii Türkiye’de çeşitli faaliyetlerde bulunan bazı kimseler, bazı yabancılar, bazı yanlış işlere imza attıkları zamanlarda bunlarla ilgili soruşturmalar, kovuşturmalar var oluyor. Son zamanlarda Almanya’da seçimler yaklaştıkça özellikle Alman Dışişleri Bakanı Gabriel sanki Türkiye’de Alman vatandaşları tutuklanıyormuş gibisinden bir atmosfer yaratmaya çalıştığını ve bunu bir siyasi malzeme olarak kullanmaya çalıştığını duyuyoruz. Gabriel aslında tanıdığımız birisidir ve bizi de çok iyi tanır. Kişisel tanışıklığımız da var. Aslında bu söylediklerinin yanlış olduğunu ve doğru olmadığını çok iyi bilen birisidir” diye konuştu.
“Yine son zamanlarda daha başka bir kampanya ile bu işi çevirmeye çalıştılar. Biz Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı değiliz biz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşıyız gibisinden hiçbir Türk vatandaşının kabul etmeyeceği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanına karşı gösterilmesi gereken saygıyı göstermeyen bir akım cümleler kullanmaya başladılar” diyen Çelik, şunları kaydetti:
“Tabi bunlara cevap veriyoruz. Türkiye’de Türk milletinin bazı değerleri vardır. Bu değerler kırmızı çizgidir. Biz aramızda hangi tartışmaları yaşarsak yaşayalım, aramızda kime oy verirsek verelim Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamı bütün Türk milletini temsil eden bir makamdır. Buna Alman Dışişleri Bakanın söz söyleme yetkisi söz konusu değildir. Devletimizin ve milletimizin birliğini ve beraberliğini temsil etmektedir. Cumhurbaşkanımız seçimlerde kendisine oy verenlerin de vermeyenleri de cumhurbaşkanıdır ve ordularımızın başkomutanıdır. Türk devletini temsil etmektedir. Almanya Cumhurbaşkanının tutup da Türk milleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanının arasında bir ayırım varmış gibi konuşması saygısızlıktır. Tabii bütün bunların arkasında ne var bilmiyoruz. Uzun zamandır ırkçılar, faşistler, göçmen düşmanları, vicdan düşmanları uzun zamandır Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırıyorlar. Biz bu faşistlerin, bu ırkçıların, bu göçmen düşmanlarının bize saldırması ile iftihar ediyoruz.”
“BİZE İNSAN HAKLARI KONUSUNDA DERS VERMEYE KALKANLAR AVRUPA’DAKİ MÜLTECİLERİN DURUMUNA BAKSIN”
Türkiye’nin her zaman insanlığın ve mazlumun yanında olduğunu hatırlatan Bakan Çelik, “Evrensel değerleri dipdiri bir şekilde ayakta tutabiliyoruz. Biz bu değerlere sahip çıktığımız için, bu değerleri ayakta tutabildiğimiz için bize saldırıyorlar. Bize insan hakları konusunda ders vermeye kalkanlar Avrupa’daki mültecilerin durumuna baksın. Avrupa’daki mültecilerin durumu herkesi utandıracak bir takım işlere imza atıldığının bir göstergesi. İnsanlar sınır kapısında bekletiliyorlar, insanlara çeşitli ülkelerde çorba ve su dağıtan kişiler bu insanlara yardım ettikleri için tutuklanıyorlar. Halen biz bu göçmenleri, bu ölümden kaçan insanları ülkemizde nasıl barındırmayız diyerekten tel örgülerle bu insanları Akdeniz’in sularında ölüme mahkum etmeye çalışan politikalardır. Dolayısıyla Alman dışişleri bakanı insan haklarından bahsedecekse bir takım değerler verip hatırlatmalarda bulunacaksa Türkiye’ye bulunmayacak önce etrafına bakacak etrafındakilere bu hatırlatmalarda bulunacak. Türkiye’nin Cumhurbaşkanına diktatör diyenler, Türkiye’yi diktatörlükle suçlayanlar, Türkiye’ye karşı kara propaganda üretenler, Türkiye’de Alman vatandaşlarına veya başka ülkelerin vatandaşlarına husumet varmış gibi göstermeye çalışanlar aslında psikolojik bir yansıtma yapıyorlar, bu yansıtma içinde sadece ve sadece kendilerine ait sıfatları dile getirmiş oluyorlar” dedi.
(İHA)