Ataları Kosova'dan göç eden ve merkez Osmangazi ilçesindeki imalathanesinde bıçak üretimi, tamir ve bakımıyla uğraşan 54 yaşındaki Mithat Şakir, yaptığı açıklamada, mesleğe 19 yaşında çırak olarak başladığını söyledi.
Şakir, 100 metrekarelik imalathanesinde 35 yıldır el yapımı bıçakçılığı sürdürdüğünü belirterek, "Son ustalardan biriyim. Çocuklarıma bu mesleği yaptırmam, çünkü biz serumla yaşıyoruz. Önceden ustaların bir saygınlığı vardı. Şu anda öyle bir şey yok. Ürünümüzü satmakta büyük sıkıntı yaşıyoruz." diye konuştu.
Bıçakçılığın çok eski bir meslek olduğunu anlatan Mithat Şakir, Osmanlı'nın son döneminde saray mutfağında bile Bursa bıçaklarının kullanıldığını aktardı.
Bursa bıçaklarının 160'tan fazla çeşidi bulunduğunu dile getiren Şakir, "Bunların içine meyve bıçağından tutun da kılıç, hançer gibi her tür şey girer. En güzeli, her ustanın uzman olduğu üründe çalışmasıdır. Şimdi her şey makineleşti, herkes her bıçağı yapabiliyor." ifadelerini kullandı.
Bursa'ya bıçakçılığı Rumeli insanının getirdiğini, mesleğin, Osmanlı'nın son döneminde Balkanlar'dan Bursa'ya göç eden ustaların mirası olduğunu vurgulayan Mithat Şakir, "Osmanlı Devleti'nin kılıçlarını da Balkan insanları yapmıştır. Sıcak demircilikten gelir, bıçakçılığa kadar devam eder." dedi.
Bursa bıçaklarının, hammaddesinin sağlamlığı, çeliğe verilen su miktarı ve bunu işleyen ustaların mahareti sayesinde klasik ürünlerden çok daha dayanıklı ve güçlü olduğunu bildiren Şakir, kentte geleneksel yöntemle mesleği sürdüren 15-20 usta kaldığına değindi.
Mithat Şakir, fabrikasyon üretimin yaygınlaşması, alışveriş merkezlerinin sayısının artması, hammaddede Katma Değer Vergisi (KDV) oranının yüksek olması ve bu işi yapacak yeni ustalar bulunmaması yüzünden mesleğin az sayıda kişi tarafından yürütüldüğü bilgisini verdi.
"Bulaşık makinesinde yıkamayın, kullandığınızda bezle hemen silin"
Ürettikleri bıçakların uzun yıllar dayanabilmesi için kullanıcılara önerilerde bulunan Şakir, şöyle konuştu:
"Bursa bıçakları, diğer bıçakları bile kesebilecek kadar güçlüdür. Kullandığımız çelik malzemeler, Fransa'dan bıçaklık olarak özel getiriliyor. Sapları da venge, ceviz ve gül olmak üzere ahşap oluyor. Genellikle mutfaklarda bir bıçak her yerde joker olarak kullanılır, fakat her bıçağın görevi farklıdır. Sebze bıçağıyla et kesersiniz ama randıman alamazsınız. Her ürünün kendine has bir görevi vardır, bunları bilmek lazım. Ayrıca bulaşık makinesine bıçakların konulmaması lazım, çünkü ahşap saplı bıçağın verniği bulaşık makinesinin filtresini tıkar ve makine camı çizdiğinden metallere de zarar verebilir. Özellikle bıçaklarda ahşap saptan kaçınılmaması lazım, çünkü plastik başlı başına kanserojen bir madde. Ahşap bıçağın temizliği sürekli bezle silinerek yapılmalı. Herhangi bir şey kestiniz, hemen sileceksiniz. Limon veya asitli bir şey kesip bıçağı silmeden bıraktığınızda bıçak oksitlenme yapacaktır."
Mithat Şakir, bıçakların demircilerde, seyyar satıcılarda biletilmemesini de tavsiye etti.
Bıçakların çatal, kaşık veya başka bir bıçakla bilenebileceğini belirten Şakir, iyi ve kaliteli bir ürünse bileme işlemine bile gerek kalmayabileceğini de sözlerine ekledi.
Üç nesildir Bursa bıçakçısı aile
Bursalı bıçak ustalarından Fikri Tüfek de Osmanlı'dan bugüne kadar 3 nesildir bıçak imalatıyla uğraştıklarını belirtti.
Büyük dedesinin Makedonya'nın başkenti Üsküp'ten Bursa'ya göç ettiğini aktaran Tüfek, şunları kaydetti:
"Aslen Arnavutuz. Dedem Üzeyir usta, Osmanlı ordusunda silah tamircisi ve bıçakçıymış. Ustasından aldığı eğitimle bıçak imalatında ustalığını tescillemiş ve Bursa'nın en eski ve meşhur bıçak firmasını kurarak, seri üretime başlamış. Bıçakçılık, Üzeyir ustadan babam Baki Tüfek'e, ondan da bana geçiyor. Biz de şu an Türk Cumhuriyetlerinden Afrika'ya, tüm Avrupa'ya Bursa bıçaklarını ihraç etmenin gururunu yaşıyoruz."
Bursa bıçaklarının kendine has özellikleriyle dünyaca tanındığını anlatan Fikri Tüfek, ustaların emekleri sayesinde bu mesleğin yaşatılacağına inandığını da ifade etti.
(AA)