"Kıtlık Kapıda, Çiftçi Açlık Sınırında” başlıklı panelde konuşan Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, “Üretici destekleyen projeler için hazırız” dedi.
Atakum Belediyesi ve Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi iş birliğiyle ‘Kıtlık Kapıda, Çiftçi Açlık Sınırında’ başlıklı panel, Hasan Ali Yücel Gençlik Bilim ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla düzenlenen panelde uzmanlar, ağırlaşan ekonomik kriz ve tarım politikalarının tarıma ve üreticiye etkilerini değerlendirdi. Programa CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, OMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Havva Yurdunuseven Bayzat, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, ziraat mühendisleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. “Üretimi destekleyelim”
Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, programda yaptığı konuşmada, “Çocukluktan beri tarım ve hayvancılığa ilgim var. 2019 yılında ‘Köyüm Köylüm’ projesinin ilk ayağı olan Atakum Birlik Projesi’ni yazdım. Veteriner Hekim Tuncer Onur’un desteğiyle bu projeyi geliştirdik. Herkesin bildiği ‘Köyüm Köylüm Projesi’ne dönüştürdük. Bugün Atakum Belediye Başkanıyım ve o hayallerimin artık hayata geçmesi için heyecanlıyım. Üretimi destekleyen herkese ‘ben varım’ diyorum. Gelin bir masa kuralım ve Atakum’da, Samsun’da üretimi destekleyelim. Atakum’u daha yaşanabilir bir kent yapmak ve üreticiyi desteklemek hayalini ortaklaştıralım ve bunu sonuca ulaştıralım” ifadelerini kullandı. “Cefakarca yapılacak bir hizmet”
OMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, tarım sektöründeki üreticinin özveriyle çalıştığını belirterek, “Bir tarafta tarım alanlarında azalma, küresel iklim değişikliği, savaş ve benzeri olaylar, öbür tarafta da gece gündüz demeden çalışan bir cefakar kitle var. Bu kitle tarım sektörünün içinde ve bu kitlenin en geniş kısmını da değerli çiftçilerimiz oluşturuyor. Dolayısıyla onların ‘Çiftçiler Günü’nü kutlamak istiyorum. Para karşılığı değil içten cefakarca yapılacak bir hizmet. Tarımdaki risk, diğer tüm sektörlerden daha fazla. Buna rağmen üretici, tarımda kalmaya devam ediyorsa ayrıca takdire gerek var. Çalışmalarımızı hem araştırma geliştirme anlamında hem de üretim alanında yaparak, tarımı hem ülkemiz hem de insanlık açısından çok daha iyi noktalara getirebiliriz” dedi. “Kendi kendini doyurabilen tarım endüstrisi”
CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Cumhuriyet’in ilk yıllarda uygulanan tarım politikalarının önemine dikkat çektiği konuşmasında, “Türkiye Cumhuriyeti kendi kendini doyurabilen bir tarım endüstrisi üzerine kurulmuş. Ankara’nın kurağında ‘Atatürk Orman Çiftliği’ üretilmiş. Türkiye’nin ihtiyacı olan süt, oradan temin edilmiş. Türkiye şeker üretebilen bir ülke değil. Ama ilk beş yıldan sonra şeker ihtiyacı ve şeker işleme üzerine bir ekonomi geliştirerek 1929-1930 buhranında dünya çökerken Türkiye, tarım gücüyle dünya ortalamasının çok üzerinde bir büyüme yakalamış. İlk on, on beş yıldaki büyüme rakamları Türkiye Cumhuriyeti’nin toplam büyüme rakamlarının çok üzerinde“ cümlelerine yer verdi. Tarımsal altyapı güçlendirilmeli
Moderatörlüğünü Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Havva Yurdunuseven Bayzat’ın yaptığı programda çiftçinin ve tarımın yaşadığı sorunlar değerlendirildi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Acar, tarımda yaşanan sorunlara değinerek, “Bir proje kapsamında köy çalışmalarında yer aldım. Birçok köyde ziyaretlerde bulundum. Az da olsa gençlerden köye dönüşler var. Köyde bir şeyler yapmak istiyor ama beklediği desteği bulamıyor. Gerekirse hibe yapılabilir. O insanların orada üretime devam edebilmeleri için tıpkı Avrupa Birliği’nde olduğu gibi üretim ve ürünün satışı için gerekli alt yapının sağlanmasında çok ciddi bir desteğe ihtiyaç var. İkinci olarak köylerde sosyal olanakların artırılması gerekir” şeklinde konuştu. “Tarım ürünlerindeki en büyük sorun markalaşamamak”
Kadın Girişimci Seyyare Sungur, fındık ürünleri üzerine oluşturduğu markanın başarı öyküsünü paylaşarak “Türkiye’deki tarım ürünlerindeki en büyük sorun markalaşamamak. Markalaştırdığınızda da dünya pazarında fazla göze batmamamız gerekiyor. O ayrı ve gerçek olan bir konu. Bizim 2015’te kurduğumuz marka 9. yılını tamamlıyor. Yurt dışına üç kıtaya satış yapıyoruz. Üç şubemizle Türkiye’nin her yerine ürün gönderiyoruz. Aynı zamanda birçok markanın fındık kreması üretimini yapıyoruz. Aslında çok da zor olmayan ama markalaştırdığınızda, farklılaştırdığınızda ne kadar hızlı yol alabileceğini gösteren bir örnek bizimkisi” diye konuştu. İstanbul’da örnek tarım modeli
Çiftçi Abdullah Aksu, doğru projelerle üretimin artırılabileceğini vurgulayarak, “Çaresiz değiliz, çaremiz var. Bu aslında İstanbul’da gösterildi. İstanbul’da 6 kişilik bir ekip, şehrin tarım ve gıda rejimini ortaya çıkarmak için bir strateji belgesi çıkardık. O strateji belgesi sürecinde Kanada’dan İtalya’ya kadar Türkiye’nin değerleri olan 23 tarım uzmanı ile çalışma yürüttük. Bu strateji belgesiyle çeşitli bölgelerimizden arkadaşlarımızdan destek alarak İstanbul tarımını dizayn ettik. İstanbul bir tarım şehri değil bir rant şehriyken, Türkiye’deki çiftçiler azalırken son Mart verilerine göre, İstanbul’daki çiftçi sayısı yüzde 28 arttı. Diğer belediyelerle de sık sık toplanıp çalışmamızı anlattık. Bu çalışmanın Türkiye için tarım modeli olacağına inanıyorum” açıklamasında bulundu.