Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Şişli Bomonti Hilton Otel’de sanatçılarla akşam yemeğinde bir araya geldi. Yemeğe aralarında Kıraç, Meltem Cumbul, Hayko Çepkin, Pelin Batu gibi sanatçının da bulunduğu çok sayıda ses sanatçısı, tiyatrocu ve sinema oyuncusu katıldı. Sanatçıların referandum hakkında sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, sanatçılardan tek isteğinin sandığa gitmeleri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Sanata ve sanatçıya demokrasinin her aşamasında hem destek vermek hem de demokrasiyi güçlendirmek ve derinleştirmek için ihtiyacımız var. Romancısına, sinemacısına, tiyatrocusuna, yazarına yani sizin tanımladığınız sanatın 7 dalına önem vermemiz gerekiyor . Bu demokrasinin gelişmesi açısından karşılıklı hoşgörünün gelişmesi açısından olağan üstü güzeldir. Hayatta işte bazen Picasso’nun tablolarının da yasaklandığını görüyoruz. Ama bütün bu yasaklara rağmen. Tüm bu yasakları getirenler demokrasi ruhu olmayan baskıcı bir ruhtan beslenerek geçinir. Sanatı kabul etmez, sanatçıyı kabul etmez, baskılar özgürce düşüncelerin ifade edilmesine ortam hazırlamaz, sadece sanatçılar değil tabi, iş dünyası da bundan rahatsız olmak zorunda. Yani iş veren dünyası, işçilerin dünyası da bundan rahatsız olmak zorunda.”
“EĞER EVET ÇIKARSA SONU BELİRSİZ BİR YOLCULUĞA ÇIKMIŞ OLACAĞIZ"
‘Evet’ çıkması durumunda Türkiye’nin sonu belirsiz bir yolculuğa çıkacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yani öyle haklar, öyle yetkiler veriliyor ki bir kararnameyle pek çok şey değişebiliyor. Bu yetkilere karşı ne kadar direnebileceğiz eğer ‘Evet’ çıkarsa, sonu belirsiz bir yolculuğa çıkmış olacağız. Evet çıkarsa sonu belirsiz bir yolculuğa çıkacağız ben zaman zaman toplantılarda annelere söylüyorum siz fireni olmayan bir otobüse çocuklarınızı bindirir misiniz? ‘Hayır’ diyorlar ama 80 milyonu şimdi fireni olmayan ve nereye gittiği belli olmayan bir otobüse bindirmiş olacağız eğer ‘evet’ çıkarsa ama çıkar mı bana göre çıkmaz. Bu ülkenin kör topal bir demokrasisi var. Sağcısı solcusu ortacısı vesaire. Ön yargılardan arındığımız zaman yapılan değişiklikleri akıl süzgecinden geçirdiğimiz zaman ‘hayır’ çıkması muhakkak” diye konuştu.
“BİR KİŞİYİ OLAĞAN ÜSTÜ YETKİLERLE DONATIYORUZ"
Kılıçdaroğlu, “Benim sizlerden isteğim şu, 16 Nisan’da efendim hava çok güzel pikniğe çıkalım bunu söylemeyin, arkadaşlarla oyun oynayacağız bunu yapmayın sizden isteğim mutlaka ama mutlaka sandığa gidin oyunuzu kullanın. Bakın sizler sanatçısınız. Sizler bunun üzerine şarkı yaptınız da ben karşı mı çıktım. Sizler sinema yaptınız da ben karşı mı çıktım. Sizler tablo yaptınız da ben karşı mı çıktım. Sizler caddede sokakta gitar çaldınız da ben karşı mı çıktım. Bizi bir araya getiren ortak kaygılarımız. Sizde ülkenizi seviyorsunuz bende ülkemi seviyorum. ‘Hayır’ın çıkması hayırlı olacak. Hayır’ın çıkması öyle çok büyük değişimler sağlar mı herkes yerinde kalır. TBMM yerinde, cumhurbaşkanı yerinde, bürokrasi yine yerinde. Dolayısıyla Türkiye alt üst mü olacak hayır öyle bir şey yok ama şu olacak, halkın demokrasiye bağlılığı dünyaya ilan edilecek. Biz bütün baskılara ve bütün eşitsiz koşullara rağmen halk olarak demokrasinin arkasında olacağız ve Türkiye olağan üstü bir itibar kazanacak. Herkes anayasal sınırlar içerisinde görevini yapacak. Böyle olağan üstü bir artısı var. Ama ’ Evet’in ne olacağı belli değil. Fireni olmayan bir otobüse 80 milyon bindik, dipsiz bir kuyu. Sonu ne olur? Sonu çok tehlikeli çünkü kişiye bağlı bir değişiklik yapmıyoruz. Bir döneme bağlı değişiklik yapmıyoruz. bir kişiye bağlı da değişiklik yapmıyoruz. bir kişiyi olağan üstü yetkilerle donatıyoruz. O kişi çok akıllı olabilir ve o yetkileri çok akıllı kullanabilir. Bir başka kişi gelir ve o yetkilere sahip olan birisi Türkiye’yi allak bullak edebilir. Dolayısıyla çağdaş demokrasilerde bir kişiye bu kadar yetki verilmez ama biz bir kişiyi olağan üstü yetkilerle donatıyoruz. Sonuç felaket olur. Fatura kime çıkar? Hepimize, 80 milyona.o nedenle bütün konuşmalarımda şunu söylüyorum. Evet demenin vebali çok ağırdır. Evet demenin günahı çok ağırdır” şeklinde konuştu.
“2010 REFERANDUMU YAPILDI, TAM BİR FELAKET OLDU"
2010 referandumunun Türkiye’yi 15 Temmuz darbesine taşıdığını öne süren Kılıçdaroğlu, “12 Eylül darbe anayasasına hayır dedim. Bunu bugün gururla anlatıyorum. Oysa 91.7 evet çıkmıştı. 2010 referandumu yapıldı. Tam bir felaket oldu o bizi 15 temmuz darbe girişimine taşıdı. Yargı tümüyle kontrolden çıktı, devlet tümüyle kontrolden çıktı, tamamı bir cemaate tahsis edildi ve sonuçta Türkiye 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı ama buradan evet çıkarsa bunun sonu daha felaket olacak. Çünkü bir kişi satın alınırsa, kandırılırsa veya ikna edilirse Türkiye Cumhuriyeti Devleti 24 saat içinde ele geçirilir” ifadelerini kullandı.
“15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ KONTROLLÜ DARBE GİRİŞİMİ OLDU TABİ"
“15 Temmuz darbe girişimi kontrollü bir darbe girişimi oldu tabi, bunu bilmeyen mi var” diyen Kılıçdaroğlu, “Defalarca bizim grup başkan vekilleri dile getirdi, biz dile getirdik, bütün bunların hepsi söylendi ama önümüzdeki süreçte 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkması lazım. Asıl komisyonun çalışması engellendiği için çıkmadı. Belli bürokratların gelip ifade vermesi açıklama yapması gerekiyordu. Bunun ortaya çıkması lazım” dedi.
“NE KADAR SANDIK VARSA GÖNÜLLÜLERİMİZ DAHİL PARTİLİLERİMİZ DAHİL BU SANDIKLARI KONTROL EDECEĞİZ"
Kılıçdaroğlu, “Şundan emin olun bütün sandıklara sahip çıkacağız. Sizden tek isteğimiz olabildiğince herkesin sandığa gitmesi oy kullanması. Sandıkları korumak bize ait, 2 yıldır bunun eğitimini yapıyoruz ama bunun için değil biz normal seçim için çalışıyorduk referandum tesadüf geldi birden bire Türkiye’nin gündemine geldi. Türkiye’nin bütün illerinde ilçelerinde ne kadar sandık varsa gönüllülerimiz dahil partililerimiz dahil bu sandıkları kontrol edeceğiz. Sonuna kadar beklenecek tutanaklar tutulacak genel merkeze bildireceğiz. Geçmiş seçimlerde bunun yüzde 70’ini sağlamıştık, şimdi yüzde yüzünü sağlayacağız. Varlık fonunda herhangi bir iş adamının mal varlığına el koymak çok basit oluyor. Diyelim ki çok varlıklı bir iş adamı var, fabrikaları var, Türkiye’de vergi şampiyonu ama iktidarla barışmıyor. Yapacağı çok basit bir şey bir kararname çıkartacak önce OHAL ilan edecek çünkü hiç kimseye sormaya gerek yok mal varlığına el koyacak, TMSF’ye ya da varlık fonuna devredecek bu kadar basit. Hepsi bir gün de olacak şeyler. Bu yetkiler doğru mu? Hayır doğru değil. Verilmeli mi? Asla verilmemeli. Bu yetkileri verirseniz en çok zararı siz görürsünüz. Bugün birisi gelir yapmaz ama ertesi gün bir başkası gelir bunların tamamını yapabilir” şeklinde konuştu.
“BİZE GELEN ANKETLERDE HAYIR OYLARI ÖNDE, BİLİNÇLİ YURTTAŞ KONUSUNDA HİÇBİR SIKINTIMIZ YOK"
Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bize gelen anketlerde hayır oyları önde. Biz bir anket yapmıyoruz fakat çok sayıda anket var. Çok sayıda anket geliyor bize. O anketlere bakıyoruz hayır oyu önde bu bizi mutlu ediyor. Sahadan edindiğimiz izlenimde böyle. Yani normal partisi diyelim AKP, MHP yada Saadet Partisi ama bu ayrı bir mesele ve burada hayır oyu kullanmamız lazım. Bilinçli yurttaş konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Düşüncelerimizi birlikte özgür bir ortamda ifade edeceğiz. Bunun yolu hukukun üstünlüğünden geçiyor. Bir gruba olağan üstü yetkiler tanıyarak iki sınıflı bir toplum yaratmak istiyorlar. Kendilerini koruyan güçlü bir hukuk altta ezilen hukuku ve hakkı sadece yukarıdakilerin lütfuna bağlı bir topum yaratmak istiyorlar.”
(Özge Yağmur/İHA)