Bursa

Bombaların taşındığı valizlere inceleme

Bursa’da 27 Nisan tarihinde 13 kişinin yaralandığı ve çevredeki iş yerlerinin zarar gördüğü canlı bomba saldırısının duruşması yapıldı. Bombanın taşındığı iddia edilen 4 valiz, incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

Bombaların taşındığı valizlere inceleme
10-09-2016 00:07

Bursa’da 27 Nisan’da 13 kişinin yaralandığı canlı bomba saldırısıyla ilgili davanın görülmesine devam edildi. 13 kişiyi ’tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs’ suçundan 20’şer yıl, 11 esnafın ’malına zarar vermekten’ 2’şer yıl, ’terör örgütüne üye olmak’ suçundan 7’şer yıl, ve ’terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak’ suçundan 15 yıl haklarında hapis cezası istenen sanıklar, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Mithat T., Tuba K., Emine K., İsa C. ve Ümmü Gülsün M. ile müştekiler, sanıkların yakınları ve avukatlar katıldı. Tutuklu 5 sanık ve Zekiye Z. hakkında bin 824 yıl hapis cezası isteniyor.

“Gülsüm siyah bir çanta bıraktı”

Şüpheli sıfatıyla gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Kevser O, şahit olarak mahkemede dinlendi. Mithat T.’nin kız arkadaşı olan Kevser O., “Ümmü Gülsüm M., İstanbul’dan akşam saatlerinde geldi. Mithat’ın evine gelen Ümmü Gülsüm M., yanındaki kırmızı valizden çıkardığı siyah bir çantayı kaldığı odada bırakarak ayrıldı. Aynı gece de kampustan otobüse bindirip terminale yolladık. Eve dönünce çanta Mithat’ın odasında yerdeydi. Sorunca Gülsüm’ün yaz okulundan kalan eşyaları olduğunu söyleyerek beni geçiştirdi. Çantayı yatağın altına koyacaktık, sığmayınca masanın altına koyduk. Gülsüm’ün okulda işim var dediği halde neden hemen döndüğünü ve çantayı evde bıraktığını bilmiyorum" diye konuştu.

“Sultan çok suskundu, az yemek yiyor ve kısık sesle konuşuyordu”

Kendisini Sultan olarak tanıtan canlı bombanın yaklaşık bir hafta sonra eve geldiğini belirten Kevser O., şöyle konuştu:

“Emine, Gülsüm’ün bıraktığı çantadan pijama aldı giydi, sonra taksiye bindiği gün üzerinde olan kıyafeti de gördüm çantada. Sonra Mithat’a sorunca çantanın Sultan’a ait olduğunu söyledi. Telefon ve ulaşım için kart istedi, ona telefon aldık. Ayrıca Mithat’ın üzerine bir de hat aldık. Telefonu ’Bir hafta kullanıp atacağım’ dedi. Yeni aldığımız telefonu verdi bana. Ben de ona kendi eski telefonumu verdim. Mithat bana ’Verdiğin telefonda senin bilgilerin var mı?’ diye sordu, ben de ’kontrol ettim yok’ dedim. Sultan, çok suskundu, az yemek yiyor ve kısık sesle konuşuyordu. Hastaneye gitmek için geldiğini söylemişti, midesinden rahatsız olduğunu söyledi."

“Sultan yerdeki pembe çantayı alıp gitti”

Canlı bomba saldırısının olduğu günü de anlatan Kevser O, şunları söyledi:

“Eve gittiğimizde kız evdeydi ve bilgisayardan bir şeyler bakıyordu. Ne baktığını görmedim. Bana, ’Hastaneye gittim, haftaya tekrar çağırdılar’ dedi. Yemek hazırlayacağımı söylediğimde ’Aç değilim, arkadaşla buluşacağım’ dedi. Sonra yerde pembe çanta vardı, onu da alıp gitti. O gittikten sonra siyah çantanın yerinde olmadığını fark ettim. Siyah çanta katlanabiliyorsa pembe çantaya sığardı. Patlamayı Mithat’ın yengesi arayınca öğrendim. Mithat’ın olayla ilişkisi olduğunu düşünmüyorum, öyle olsaydı gelmezdim. Sultan’ın kaldığı odada, kapının arkasında, kesik çöp kovası, bilgisayar bataryası ambalajı ve alüminyum folyo parçaları vardı. Hepsini polisler aldı.”

“Kendimi fırında gibi hissettim”

Duruşmada, patlama sırasında yaralanan bazı müştekiler de dinlendi. Müştekilerden Ayşen Ö., “Patlama sesini duydum. Kendimi fırında gibi hissettim. Olayın ardından psikolojim bozuldu. Vücudumdan yanık ve kırıklar oluştu. Kulağımdan ve yüzümden cisim çıkartıldı. Sağ ayağım ve yüzümde izler oluştu. Sinir zedelenmesi sebebiyle ayağımın üst kısmını hissetmiyorum. Her an patlama olacak diye dışarıya çıkamıyorum” dedi.

“Ulucami’de 4 pencere doğraması ve 16 adet renkli cam zarar gördü”

Ulucami Yaptırma ve Donatım Derneği Başkanı Mehmet Mustafa Gökbulut ise, “Patlamadan 15 dakika sonra Ulucami’ye geldim. 6 asırlık camiye tarihinde ilk defa böyle saldırı oldu. Caminin 4 pencere doğraması ile mihraptaki 16 adet renkli cam zarar gördü. Daha sonra Vakıflar Bölge Müdürlüğü tadilat yaptı. Ancak parçalar orijinali ile bir değil. Dernek olarak şikayetçiyiz” diye konuştu.

Duruşmaya katılan diğer müştekiler de şikayetçi olduklarını söyledi.

Bombanın jelatininde parmak izin çıkan tutuklu sanık Emine K’nin babası Ahmet K. ise, “Kızım Emine 2 sene önce Uşak’ta edebiyat bölümünü bitirdi. Sonra İstanbul ve Afyon’da kardeşimin yanında geldi. Ben jelatin paketindeki parmak iziyle alakalı bir şey bilmiyorum. Hediye için alınan paketi kullanmış olabilir. Kızım daha öncede cumhurbaşkanımızın seçildiği tarihlerde 2.5-3 ay ortadan kaybolmuştu. Ardından bana telefon açıp, İstanbul otogarında olduğunu söyledi. Bir süre Afyon’da kaldı. Biz kızımla, İstanbul’da Tuba’nın evinin önünde buluştuk. Sonra Tuba’nın evine gittik. Bizim tartışmamız ise aile içi meseleydi. Mesele büyüdü ve çocuklar dağılma noktasına geldi. Ardından kızım kaybolmuştu” açıklamasında bulundu.

"Ben kızı Suriyeli sandım"

Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinden SEGBİS yoluyla mahkemeye bağlanıp ifade veren Murat B., şunları söyledi:

“Yolcuyu bana İsa getirdi. İsa’nın yanında çocuğu vardı. Ben kızın Suriye’den geldiğini düşündüm. İsa, taksicilik yapıyordu. Bana yolcu getiriyor ve karşılığında para alıyordu. Yolcuyu parka getirdiğini söyledi. Ayrıca bu yolcu için para almadı.”

“Daha iyi iş bulmak için kimliğimin fotokopisini almıştı”

Canlı bombanın üzerinden kimliği çıkan Sultan Y. ise, “Ablam, Emine Y.’nin amcasının iş yerinde çalışıyordu. Emine Y. benim yanıma geldi. Ben mağazada çalışıyordum. ‘Sana daha iyi iş bakalım’ dedi. Benden nüfus cüzdanımı istedi. Ardından fotokopisini çektirip bana verdi. Kağıt-kalem ile bana hangi okuldan mezun olduğumu falan sordu. Birkaç hafta sonra bana, ‘Senin bilgilerini verdim. Kolejden haber bekliyorum’ dedi. Ben de Diyanet’in mülakatına gireceğim için fazla önemsemedim. Ailem de şehir dışını istemedi. Ben Emine’ye bu konuları söylemedim. Daha sonra da zaten konuşmadık. Bir akşam beni emniyetten aradılar. Canlı bombanın üzerinden benim kimliğim çıkmış” şeklinde konuştu.

İsa C.’nin söylediği Viranşehir meydanındaki şahsın araştırılmasına, İsa C.’nin 20-25 Nisan tarihleri arasındaki telefon görüşmelerinin incelenmesine, 4 valizin İstanbul Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurumu’na gönderilerek üzerlerinde RDX+PETN bulaşıklıklarının bulunup bulunmadığının incelenmesine, ayrıca parmak izinin teknik olarak plastik, çanta, jelatin, alüminyum folyo gibi maddelerde kaç gün kalabileceği konusunda görüş bildirilmesine, gelmeyen bazı müştekilerin zorla getirilmesine, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

(İHA)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER