Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Yerleşkesi’nde Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) tarafından düzenlenen Bağımsız Denetim Çalıştayı yoğun ilgi gördü. Hile denetimi, işletmenin sürekliliği, şirketlerde risk yönetimi ve iç kontrolün öneminin anlatıldığı çalıştayda Kayseri Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Uzay, Prof. Dr. Seval Selimoğlu ve Deloitte Partneri Özkan Yıldırım oda üyelerine bilgiler verdi.
Hile Denetimi konusunda bilgiler veren Kayseri Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Uzay, “Ülkemizde finansal tabloların işletmenin gerçek durumunu yansıtmamasının başlıca nedenleri, mevzuat kaynaklı nedenler, işletme dışı faktörler, işletmeden kaynaklanan faktörler ve diğer faktörlerdir. Yönetim hile ve usulsüzlüğü, çalışan hile ve usulsüzlüğü olmak üzere hile türleri ikiye ayrılır. Kişinin mesleğini, çalıştığı işyerinin varlık ve kaynaklarını planlı ve kasıtlı bir şekilde suiistimal etmek veya yanlış harcamak suretiyle bireysel zenginleşme için kullanması şeklinde tanımlamaktadır. Küçük organizasyonlar mesleki hileye oransal olarak çok fazla maruz kalıyor. Ayrıca hileli işlemlerin yüzde 80’den fazlasının muhasebe, operasyon, satış, üst yönetim, müşteri hizmetleri veya satın alma bölümlerinden birinde çalışanlar tarafından gerçekleştirildiği, bankacılık, finansal hizmetler, üretim ve devlet, kamu yönetimi sektörünün en fazla zarara uğrayan sektörler olduğu tespit edilmiştir Ayrıca çalışanlara, denetlemeyi ihmal edecek ölçüde duyulan güven duygusu, başarılı şekilde yürütülemeyen işe alım süreçleri, yetersiz denetim uygulamaları ve zayıf iç kontrol sistemi çalışan hilelerine açık bir işletme ortamı yaratmaktadır. Denetçi hileli işlemleri ortaya çıkarmak için denetçin mesleki titizlik içinde ve şüpheci bir yaklaşımla denetim çalışmasını gerçekleştirmesi gerekir. Özen ve titizlik, dikkatli ve basiretli bir denetçinin aynı koşullar altında ayrıntılara vereceği önemi, göstereceği dikkat ve gayreti ifade eder. Gerekli özen ve titizliğin asgari kıstası, denetim ilke ve kurallarına eksiksiz uyulmasıdır” ifadelerini kullandı.
İşletmenin sürekliliğini de anlatan Prof. Dr. Şaban Uzay, “İşletme yönetimi, işletmenin sürekliliğine ilişkin bir değerlendirmeyi her durumda yapması zorunludur. İşletmenin sürekliliğini devam ettirebilme yeteneği hakkında önemli şüphelere yol açan belirsizliklerin olmaması, işletmenin sürekliliğini devam ettirebilme yeteneği hakkında önemli şüphelere yol açan belirsizliklerin olması ve işletmenin sürekliliği varsayımının uygun olmamasıdır. Her üç sonuç için uygun açıklamalar yapılması gereklidir. Fakat ikinci sonuç için denetçi raporunda önemli şüpheye neden olan işlem ya da olaylara odaklanmalı ve bu işlem ya da olaylara ilişkin işletmenin sürekliliği hakkındaki belirsizlikleri ortadan kaldıracak ya da hafifletecek önlemler alınıp alınmadığını belirtmelidir” dedi.
Şirketlerde risk yönetimi ve iç kontrolün önemini de anlatan Uzay, “«Kurumsal yönetim oyunun hangi kurallara göre oynanacağını belirleyen ve oyunculardan bu kurallara ne ölçüde bağlı kaldıklarını ortaya koyan bir sistemdir. Yönetim ise bu kurallar dahilinde ortaya konulan hareket tarzıdır. Kurumsallaşma gelinen bir nokta değil, gelişen bir süreçtir. Türkiye’de kurumsal yönetim uygulamalarında en büyük sıkıntı kültüreldir. Türk insanı şeffaflıktan pek hoşlanmaz. Ayrıca sermaye piyasalarının da yeterince derin olmadığı için kurumsal yönetim uygulamalarının etkisini şirketler yeterince göremiyor” dedi.
Bağımsızlık eğitiminde konuşan Prof. Dr. Seval Selimoğlu da “ İşletmeler var olduğu sürece bağımsız denetim olacak görüşü var. Ama bir görüş de bağımsız denetimin kendisini yenilemesi gerektiği görüşünde. Bunun için de dijital çağa ayak uydurmak gerekiyor. Yeni denetim formunun yazılması gerekiyor. Bu kaçınılmaz olmuş. Raporu yazdığımızda bunu kullananlar denetimi tam anlamıyla bilmiyor. Denetimin şekli artık değişiyor. Yeni denetim formuna başlamadan önce firmaya özel kilit noktaları belirlememiz gerekiyor. Denetim işinin yüzde 80’i denetçinin görüşü ile yürür. Bu nedenle denetçilere çok önemli görevler düşer” dedi.
Seminerde konuşan Deloitte Partneri Özkan Yıldırım ise, “Zaman içerisinde denetim anlamında dünyadaki ortak dile geleceğiz. Gelişmiş ülkelerde yanlış yapan denetim firmalarına ciddi miktarlarda para cezaları kesiliyor. Biz firmaları denetleyenler olarak baskı hissediyoruz. Ben bazı raporlara imza atarken çok defa düşünüyorum. Kişisel riskim var. Bizim için hayat çok kolay değil. Kamu Gözetim Kurumu iyi şeyler yapıyor. 4 büyük denetim firmasıyla sürekli iletişim halindeler. Büyük şirketleri denetlediğimiz için bizim aracılığımızla iletişim kurabiliyorlar. Kurum ilerleyen süreçte aşağıya doğru inmeye başlayacak. Yani küçük ölçekli firmaları da dikkate alacaklar. Yeni denetimle ilgili görüşlerimi paylaşmam gerekirse yeni dönüşüm bizim kabul ettiğimiz, imzaladığımız şeyleri okuyuculara daha açık bir hale getiriyor” dedi.