Maalesef, başarısızlıktan başarı çıkartılmaya çalışılması milletin sandıkta verdiği mesajın doğru algılanmadığını ortaya koyuyor. Bu seçimde AK Parti tabanındaki ilgi eksikliğinin ve oy kaybının en büyük nedenlerinden biri, 2002 ruhundan uzaklaşılmasıdır. Yönetim listelerinin bu davaya gerek milli görüş çizgisinde gerek dışarıdan demokrat, liberal, muhafazakar, ülkücü gibi gerçek manada inanıp, hizmet edenlerden ayıklanmış olması, teşkilat kademelerinin yandaşlardan, AKEPE’liler oluşturulması ve milletvekili listesinin de Bursa’nın sosyal, siyasal dengelerinin dışında“seçmece” isimlerden oluşturulması hem tabanının hem de seçmeninin içine sinmedi.
Özellikle de bu ülkenin istikrar ve huzurunu bozmaya yönelik tarihi girişim olarak benim de sonuna kadar kabul edip, desteklediğim AK Parti misyonu içinde “Gezi olayları ile 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları bir darbe girişimi” olarak görülen eylemlere katılarak destek verdiği iddia edilen bir kadın milletvekili ile, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarında sessiz kalmayı tercih eden milletvekillerinin bulunmaması vicdanları sızlatıyor.
***** *****
AK Parti karşıtlarının bu eylemlere yönelik desteklerini kendi bakış açıları doğrultusunda kenara koyarak, konuyu AK Parti içinde değerlendiriyorum.
Zira;
AK Parti’ye inanıp, davası için zamanını, emeğini, parasını, pulunu, ailesini feda eden , seçimlerde belediye başkan ve milletvekili adaylarının yanında onların seçilmesi için yoğun çaba sarfeden, teşkilat mensupları için bu eylemlere katılmak, eylemlere sessiz kalarak destek vermek ihanetin ta kendisi olarak kabul ediliyor.
AK Parti’ye üye olmayan ama bu partinin varlığını ülkesinin kalkınması ve demokratikleşmesi için bir kazanım olarak gören seçmen için de öyle…
Seçim sürecinde ülkedeki istikrar ve huzurun bozulmaması için liste gibi bir takım olumsuz öğelerin üzerinde durulmaması, bunların sonradan değerlendirilmesi gerektiğini belirtip, büyük pencereden bakalım dendi.
Şimdi ise uzun süredir dillendirilen iddiaların cevaplanması zamanı.
AK Parti listesine sözüm ona Cumhurbaşkanının özel isteği ile girdiği iddia edilen ve milletvekili olarak Meclis’e giden bir kadın milletvekilinin İstanbul’da Gezi olaylarına katıldığı söylentileri teşkilat içinde artık yüksek sesle dillendirilmenin ötesinde tepki gösteriliyor.
***** *****
Cumhurbaşkanı Erdoğan dönemin Başbakanı olarak Gezi olaylarından sonra partisinin ikinci grup toplantısında şöyle dedi:
“Yanlış yanlıştır, bu kimden gelirse gelsin. İster AK Parti'ye oy vermiş olsun, ister bir başkasına. Bu bizi ilgilendirmez. Yapılan iştir önemli olan. Ne yapıyor bunlar, terör mü estiriyor yoksa barışa mı çağrı yapıyor? Bu bizim için çok önemli."(18.06.2013)
Cumhurbaşkanı olarak katıldığı TOBB İstişare Kurulu Toplantısındaki konuşmasında
“Gezi bir darbe girişimiydi ama bunu başaramadılar. Mısır'da Ukrayna'da işe yaradı ama Türkiye'de işe yaramadı.”( 12.Aralık.2014)
Ve, Cumhurbaşkanı olarak TÜSİAD Yüksek istişare Toplantısı’nda da da şöyle dedi:
“İnanın Gezi olayları karşısında biz dik durmasaydık, bugün çok farklı bir Türkiye'de yaşıyor olacaktık. Aynı şekilde 17-25 Aralık darbe girişimi... Belli sermaye çevrelerinin belli işadamlarının, holdinglerin bugün dahi bu paralel yapıyı, bu ihanet şebekesini maalesef görmezden gelmesi... Hatta bir kısmının kol kanat gerdiğini hatta açık açık desteklediğini görüyoruz. Niye? Çünkü 17-25 Aralık bir darbe girişimiydi, bütün amaç da eski Türkiye'ye geri dönmekti. Hem Gezi olaylarında, hem 17-25 Aralık darbe girişiminde eski Türkiye'yi diriltmek, eskiden olduğu gibi sadece kendilerine kazanç sağlamak istediler”(18.09.2014)
Söz konusu kadın milletvekilini tanımam. Hakkında kendisini tanıyanlarda dahil olmak üzere bir takım bilgiler geldi. Hiç birine itibar etmedim.Etmiyorum da. Ama söz konusu olan siyasi bir davada benim de şiddetle tepki gösterdiğim Gezi olaylarına katılıp destek vermek ise bunun iddiası, söylentisi bile çirkin. Gerçekten bu eylemlere bırakın gitmeyi, söylemleriyle bile destek verdiyse siyaset yapacağı yer AK Parti değildir. Milletvekilliğini de hiç hak etmemektedir.
O kadın milletvekilinin bu teşkilata bir sorumluluğu var. Çıkıp hakkındaki iddiaları ya doğrulasın ya da yalanlasın.Susarak üstünü kapatmaya gitmesin.
***** *****
Yine, bir tepki de milletvekili listesinde 17 ve 25 Aralık operasyonları patlak verdiğinde sessiz kalan isimlere.
Kimi o zaman milletvekili olarak sessiz kalmayı tercih etti, kimi de dışarıda…
İçlerinde o dönemde yönetimde olanlar da var.
O dönem Başbakan bakanlar da dahil olmak üzere milletvekilleri ve parti kanadından paralel yapı ile mücadelede yalnız bırakıldığını söylemişti. Maalesef Bursa’da da üç milletvekili dışında bu yapıyla açıkça mücadele eden olmadı. Başbakan’ın kararlı yapısını görünce neden sonra yaranmak amacıyla başladılar ufaktan ufaktan konuşmaya.
İsim vermeye gere yok. AK Partililer hepsini biliyor,onlar da kendilerini. İşte tüm bunlara rağmen, partililerin, seçmenin gözünün içine baka baka, hatta parmağı bastıra bastıra dava ile bağdaşmayan, o dönemler de yakınından dahi geçmeyen isimlerin bugün davam diyen insanların oylarıyla milletvekili seçilmiş olmasıdır.
Ne yazık ki bana göre de bunun adı bir ihanet. Ve inanın, bunun acısı kalemimle davanın savunuculuğunu yaparken, tepki gösteren meslekdaşlarımdan, çevremden, dostlarımdan ve hiç tanımadığım okurlarımın o ağır eleştiri ve hakaretlerinden daha ağır geldi.