AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Bakanlık’ta düzenlediği basın toplantısında, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Çelik, “Kuşkusuz biz demokrasimize sahip çıkacak güce sahibiz. Demokrasimizi koruyacak güce sahibiz. Tabi ki destek mesajı verenlere teşekkür ediyoruz. Ama eğer fiziki varlıklarıyla burada olup Cumhurbaşkanımız Başbakanımızla yan yana dünyaya bu mesajı verselerdi bütün dünya halklarına demokratik değerler konusundaki dayanışma açısından sembolik anlamı çok yüksek terör örgütlerine karşı da çok güçlü bir mesajı beraberce vermiş olurduk. Bunun yanı sıra maalesef bazı açıklamalar söz konusu oluyor. Bir cümleyle darbeyi eleştirip arkasından 10 cümleyle Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına hükümetin başbakanımızın demokratik değerlere bağlılığını sorgulayan yaklaşımları şiddetle reddediyoruz. Bir cümleyle darbeyi eleştirip 10 cümleyle Türkiye’nin demokratik değerleri sorgulanamaz. Biz eleştiriden kaçan bir ülke değiliz. Her zaman söylüyorum. Her ülke her ülkeyi eleştirebilir. Çünkü eleştirmek demokratik kültürün bir değeridir. Demokratik eleştiriyle Türkiye karşıtlığını biz birbirinden ayırıyoruz. Ama bir cümleyle darbeyi eleştirdikten sonra ama diyerek fakat diyerek buna karşın diyerek Türkiye’nin Cumhurbaşkanın Başbakanının Hükümetinin demokratik değerlerine bağlılığının sorgulanmasını asla kabul etmiyoruz” diye konuştu.
“Bugün Fransa’daki saldırılarda kurduğumuz cümleyi kurmasının zamanıdır dünyanın”
Çelik konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugün Fransa’daki saldırılarda kurduğumuz cümleyi kurmasının zamanıdır dünyanın. Biz ne demiştik, ‘kayıtsız şartsız bu terör eylemini lanetliyoruz. Kayıtsız şartsız Fransız devletinin Fransa halkının yanındayız’ bugün söylenmesi gereken odur. Demokrasiye karşı can vererek tankların önüne yatarak F16lara direnerek destan yazan bir millettin demokrasi mücadelesini demokratik değerlere önem veren herkesin ayakta selamlaması alkışlaması gerekir. Arkasından gelen amalı fakatlı cümlelerin demokratik değerlere dünyanın bağlılığı konusunda Türk demokrasisine verilen değer konusunda bir takım soru işaretlerine yol açmamasını temenni ederiz. Bu açık ve net bir şeydir. Bugün Türk demokrasisinin kalitesinin diğer demokrasilerden daha az olmadığı çok daha güçlü toplumsal bilinçle korunduğu ve çok daha güçlü bir kurumsal alt yapıyla korunacağı konusunda hiçbir tereddüt yoktur. Kuşkusuz geçmişte demokrasiyi kısıtlamak için olağanüstü hal ilan ediliyordu. Bugün karşı karşıya olduğumuz saldırının şiddeti karşısında birincisi demokratik düzenimizi korumak için, ikisi hukuk devletimizi korumak için üçüncüsü vatandaşlarımızın hak ve hürriyetlerini korumak için dördüncüsü toplumsal barışımızı korumak için bu darbe dalgasına karşı güvenlik seti önleyici set olarak OHAL kararı aldık. Bu hukukun içinde alınmış bir karardır. AB Bakanlığının bu konudaki müktesebatı çok derindir. Bizim OHAL’İ düzenleyen anayasal maddemiz söz konusu Anayasamızın 15.maddesindeki düzenlemelerle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15. Maddesinde yer alan düzenleme birbiriyle mukayese edildiği zaman bizdeki düzenlemenin çok daha özgürlükçü olduğu AB değerleri açısından çok daha takdire şayan olduğu net bir biçimde görülmektedir. Hiç kimse ‘Türkiye’de demokratik hak ve hürriyetler askıya alınıyor Türkiye otoriter bir yapıya doğru gidiyor’ diye bir değerlendirmede bulunamaz. Biz dünyanın her yerini takip ediyoruz. Böyle bir günde tutup da taraflara şiddetten uzak durulması tavsiyede bulunuyoruz demek demokrasiyi savunmak değildir. Demokratik hükümetle darbe arasında bir eşitleme yapmaktır. Taraflara değil, darbecilere bunu söyleyeceksiniz. Taraflara bunu söylediğiniz zaman buradaki üslubun darbe yapan Sisi için kullanılmış bir üslup olduğunu hatırlatıyoruz. Darbe yapan Sisi için kullanılmış üslubun Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik hükümeti için kullanılmasını asla kabul etmiyoruz ve reddediyoruz. Taraflara telkinde bulunamazsınız. Burada şiddetle kınamanız ve reddetmeniz gereken şey bu darbeci seri katillerin eylemidir.”
“Bugün kayıtsız şartsız demokrasimizin yanında durma günüdür”
“Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yanında durmak Türk demokrasisinin Türk halkının yanında durmak bugün demokratik değerlere bağlılık açısından bir sınav hükmündedir” diyen Bakan Çelik, “Bundan sonrasında da gerek NATO içerisindeki müttefiklerimizin gerek AB içerisindeki paydaşlarımızın ve ortaklarımızın Türkiye ile bu verilen demokrasi mücadelesi çerçevesinde yeni bir milat esas alarak yeni bir süreç başlatmaları. Türkiye’nin demokrasisine daha çok sahip çıkmaları. Türk demokrasisiyle daha çok dayanışma içerisinde olmaları. Türk halkının bu demokratik mücadelesine uygun bir biçimde mesaj vermeleri ve demokratik kurumlarımız arasındaki işbirliğini daha güçlendirecek daha yakınlaştıracak eylem planlarına imza atmaları gerekmektedir. Türkiye AB’de de temsil edilen demokratik değerlerin korunması bakımından dünyanın en ön safında yer aldığını tanklara, namlulara, F16 karşı durarak göstermiştir. Bu derece yüksek demokratik değerlere bağlılık aslında demokratik değerlere inanan herkes için bir onur kaynağıdır, gurur vesilesidir. Bugün yapılması gereken şey Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Başbakanımızın ve hükümetimizin demokratik değerlerine bağlılığını sorgulamak değildir. Bu sorgulama darbecilere örtülü olarak pas atmak anlamına gelir. Bugün kayıtsız şartsız demokrasimizin yanında durma günüdür. NATO ordusu olan ordumuz içerisinde bu şekildeki sapık bir dine anlayışa dayalı askeri diktatörlük kurma hevesinin temizlenmesi NATO ordularının geleceği açısından da önemli bir faaliyettir. Bu bakımdan da ülkemizle dayanışma içerisinde olunması ortak güvenlik şemsiyemiz olan NATO’nun geleceği açısından da son derece önemli olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
(İHA)