Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ve Başkan Yardımcısı Av. Aslı Evke Yetkin tarafından açılan davanın dilekçesinde, 31 Aralık 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan EPDK kararlarıyla, elektrik tüketim fiyatlarına fahiş zam yapıldığına dikkat çekilerek, “Bu düzenleme gerek Anayasa’nın 10. maddesinde gerekse AİHS’nin 14. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesine ve sosyal devlet ilkesine açıkça aykırıdır ve yürütmesinin durdurularak iptali gerekmektedir” denildi.
Dilekçeye şöyle devam edildi:
“Ülkemizde 4 kişilik bir aile için elektrik tüketimi en az 230 kwh/ay olarak belirlenmiştir ve buna istinaden kalabalık ailelerin kullanımı dikkate alınarak belirlemelerin yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla kademeli tarifenin ilk kademesinde 230 kilovat/saatin altında bir sınır konulması yüksek oranda zam anlamına gelmektedir. EPDK tarafından yapılmış olan tablolardaki hesaplamalar hiçbir bilimsel veri ve analiz içermeksizin hazırlanmıştır ve bu oranların ilerleyen zamanda artacağı muhtemeldir. İdarenin vatandaşlara külfet yükleyen böyle bir düzenlemede şeffaf olması ve vatandaşlara yönelik bu tür düzenlemelerde maksimum fayda ilkesini gözetmesi asıldır. Bu hususun gözetilmemiş olduğu ve bu düzenlemenin 150 kwh/ay olarak belirleme usulü 7346 Sayılı Kanun’un 31. maddesine de aykırıdır.
Türkiye’de dört kişilik bir ailenin aylık asgari elektrik tüketimi 230 kilovatsaat olarak kabul edilmektedir. Kademeli tarifede yer alan düşük tarifede sınırın 150 kilovatsaat olarak belirlenmesi, 230 kilovatsaatin altında kalması nedeniyle vatandaşa kademeli zam olarak yansıyacaktır. Buna göre; ortalama 230 kilovatsaat elektrik tüketen bir ailenin elektrik faturası yaklaşık 210 TL’den 375 TL’ye yükselmektedir. Başka bir ifadeyle, asgari tüketim olarak kabul edilen 230 kilovatsaat tüketime yapılan zam en az % 78,5 olarak hesaplanmaktadır. Verilen tablolar uyarınca hesaplama yapıldığında da görülecektir ki az kullanım sonucu az, çok kullanım sonucu çok şeklinde bir kademelendirme söz konusu olmadığı gibi düzenlemenin tasarrufa teşvik amacı da yoktur. Ayrıca bu düzenleme ile ‘enerjinin adil ve herkese ucuz ulaştırılması’ hususunun ve yaşamsal faaliyetlerini makineye bağlı olarak yürüten kişilerin mağduriyetlerinin dikkate alınmadığı açıktır. Enerjinin ulaşılabilir ve insani yaşam koşullarında ödenebilir olması temel bir insan hakkıdır.”
Dava dilekçesinde söz konusu davanın hem Avukatlık Kanunu’nun tanıdığı hak ve yetkilere dayanarak, ayrıca Baro Başkanlığı’nın elektrik aboneliğinin bulunması ve Tüketici Kanunu gereğince tüketici sıfatının bulunması nedeniyle açma zorunluluğu doğduğu belirtildi. Baroların, ticari işletme değil, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olmalarına rağmen elektrik faturalarının tanziminde ticari işletme olarak kabul edilip; fatura hesaplanmasının bu şekilde tahakkuk ettirilmesinin de hakkaniyet ilkesine aykırılık oluşturduğu kaydedildi.
Dilekçede, kurul kararlarının uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız sonuçlar doğacağı, bu nedenle öncelikle yürütmesinin durdurulması gerektiği kaydedildi.