Bursa

Bursa’da riskli binaların röntgeni çekilecek, acil adım atılacak

Kuzey Anadolu fay hattındaki en riskli illerin başında gelen Bursa’da vatandaşların deprem tereddütlerini ortadan kaldıracak detaylı bir çalışma için protokol imzalandı.

Bursa’da riskli binaların röntgeni çekilecek, acil adım atılacak
28-02-2023 12:18
01-03-2023 11:19

650 bin yapının bulunduğu şehrin yüzde 30’unu 2004 yılından önce yapılan riskli binalar oluşturuyor. Bu çerçevede Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, ilçe belediyeleri, iki üniversite ve odaların da katılımıyla binaların röntgeni kısa sürede çekilecek. Binaların taramasının yapılması için vatandaşlar Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesine online başvuracak. Hızlı tarama ile üniversiteler ve akademik odalar riskli binaların tespitini yapacak, hızlı adımlar atılacak. Büyükşehir Belediyesi’nin Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile yaptığı ortak proje çerçevesinde tüm altyapıyı ve stratejik noktaları kapsayacak detaylı çalışma bir yıl içerisinde tamamlanacak.

Maraş ve Hatay merkezli büyük depremlerin ardından Marmara’da deprem riskini yaşayan Bursa’da Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş öncülüğünde; Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof Saim Kılavuz, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof Naci Çağlar, Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ülkü Küçükkayalar, Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu’nun katılımıyla protokol imzalandı.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Mart ayından itibaren hızlı tarama ile vatandaşların kendi yaşadığı binadaki tereddütlerle ilgili sahada olacaklarını belirterek, "Bugün imzaladığımız protokol ile mevcut yapılar hakkında bilgi sahibi olmanın önünü açıyoruz. Odalar, üniversiteler ve belediyeler ile risk değerlendirmesinin tespiti için çalışmalar başlıyor. Yerinde durum tespit edilip raporlanacak. Talep sahiplerine bildirilecek. Vatandaştan ücret almayacağız. Depremle alakalı bugüne kadar ortaya koyduğumuz bilgi birikimi kullanmaya devam edeceğiz. Yapı stoğu içindeki sağlıksız yapılara yeni eklemeler olmasını ilk etapta engelleyeceğiz. Kaçak yapı yaparak şehrin geleceğine kötülük yapıyorsunuz. Üzerine gideceğiz. Kimsenin bu şehrin geleceğine dinamit koymaya hakkı yok. Samanlıymış, Çalı yoluymuş. Dolayısıyla yeni ilaveler olmasını, kaçak yapı noktasında engellememiz gerekiyor. Sağlıksız yapıları kentsel dönüşümle yenilemek için tüm imkanları seferber ederken, birileri kaçak yapı yapmaya devam ederse iyileştirmelerin bir esprisi olmaz.Kararlı şekilde kaçağın üzerine gideceğiz. Birileri bağırsın. Hakkı yok. Hırsızlık yapmak günah, insan öldürmek günah. Toplumu, bir şehri öldürüyorsun. Buna hakkın var mı. Kim yaparsa yapsın a partili, b partili. Önceliğimiz Bursa ovası. İyice azalan Bursa ovası, verimli tarım toprağı olan Bursa ovasının korunması için radikal kararlar alacağız. Yeni yapılaşmaya tahammülümüz yok. Deprem tahmin çalışmalarına hızla devam edeceğiz. Japon işbirliği ajansı Jika ile başlattığımız risk haritaları ile ilgili Kasım 2022’deki çalışma 1,5 yıllıktı. Proje bize deprem anlamında en riskli bölgeleri ortaya koyacak. Bugüne kadar belirlediğimiz kentsel dönüşüm alanlarına uygulama sahalarının sayısını arttıracağız. Bütüncül, imar planlarımızı revize edeceğiz. İmar planlarının revizyonuna ilişkin, mikro bölgeleme yöntemiyle jeolojik etüd yapacağız. Acil müdahale için ulaşım altyapısının sağlıklı çalışmasının ne kadar önemli olduğunu gördük. Köprülü kavşak, üst geçit gibi sanat yapılarının riskini tespit edeceğiz. Tüm kavşak ve yolların sorgulandığını ifade etmek istiyorum.Kentsel dönüşümle ilgili, buna ne para, ne güç, ne teknik, ne makine ekipman yetmez. "Alsın belediye kentsel dönüşüm yapsın" mantığı doğru değil. O bölgede, o adada, o sitede oturanlar kararını verecekler. 3 katlı binaları 13 katlı yaparak değil üstüne para alarak değil. Devletin verdiği imkanlarla, biz de ekstra imkan nasıl veririz diye sorguluyoruz.

Beşyol’da, Yiğitler’de, 75.yıl Mahallesi’nde çalışmamız var. Ulus ve Arabayatağı’na giriyoruz. Yıkımlara başladık. Biz kentsel dönüşüm yapacağız. Yeni yerlerin boşaltılması, dönüşmesi için bunları depo konut olarak kullanacağız. Konut satmak için yapmadık. Borçlara karşılık kullanmadık. O yüzden de her ilçe belediyemizin beraberinde her vatandaşın duyarlı olması gerektiğini söylüyorum. 1050 konutlarla alakalı 1,5 yıl önce bakanlığa gittiğimizde çok güzel imkan sunduk. Oradaki hak sahipleri 150 bin lira fark vermek istemediler. "Reis bey 70 yaşındayım. 150 bin lira ne fark vereyim" dediler. Aynı kişiler şimdi mesaj atıyor. Bunun üzerinden siyaset yapmadan insanlara doğru şekilde anlatmazsak, geleceğe karşı vebalimiz var. Üzerimize düşen görevleri her bir vatandaşımız nasıl arabasına özen gösteriyor, kıyafetine ve eşyaya özen gösteriyorsa konutu için de gösterecek" şeklinde konuştu.

"50 yılda yaptığımız hataları 50 günde temizleyemeyiz"

Maraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından Bursa’nın seferberliğine teşekkür eden, bölgeye 1600 tır gönderildiğini hatırlatan Başkan Alinur Aktaş, orada yaşadıkları ve gördüklerinin çok etkileyeceğini olduğunu kaydederek, "Şehirlerimiz yıllar öncesinden cazibe merkezi oldu. Kentsel risklere duyarlı yetersiz afet riski taşıyan depreme dayanıklı olmayan yapı stoğu ortaya çıktı. Düzensiz yapılaşmanın sonucu ortada. Deprem uzmanları Kuzey Anadolu fayına dikkat çekiyor. 1939’dan beri batıya göç eden sistematığı var. Tek riskli şehir İstanbul değil. Oradaki bir deprem Türkiye’nin ekonomisine ciddi sıkıntı oluşturur ama ağır sanayi olan Bursa’da da ciddi sıkıntı oluşturur. Ülkemizin ekonomisini derinden etkileyecektir. 1855 küçük kıyamet olarak nitelendirilir. 168.senei devriyesi. 7,5 büyüklüğündeki bu deprem insanların hayatını kaybetmesine, tarihi binaların ve camilerin yıkılmasına sebep olmuştur. Kış ayları olması biraz yangının etkisiyle sonuçlar olumsuz olmuştur. Bursa’da 1939 yılında yerleşim alanı 838 hektar iken 2016 yılında bu rakam 16397 hektara çıkmıştır. 20 katlık büyüme söz konusudur. 1971 yılında Darmstad ile kardeş şehir olduk. Bursa’nın merkez nüfusu 180, köylerle 300 bindi. Darmstad 160 bindi. 50 yılda Darmstad 165 bin oldu. Bizim nüfusumuz 3 milyon 200 bin. Nüfusa kayıtlı olmayan mülteci ve depremzedeleri eklersek 300 bin daha eklemek gerekiyor. Darmstadın 50 yıldaki artışını biz haftada alıyoruz. Aradaki fark ne demek istediğimizi anlatmaya yeterli. 50 yılda yaptığımız hataları 50 günde temizleyemeyiz. İmkansız olmadığı için buradayız. Odalar, sivil toplum örgütleri, akademik odalar, üniversiteler, farklı kurum kuruluşlar kanaatlerini belirttiler. Bazen bunu eleştiri ile öneri ile dile getirdiler. Ancak hepimizin üzerine düşen önemli sorumluluklar var. 1050 konutlardan o kadar çok mesaj aldım ki, ne yapacağımı bilemiyorum. Kentsel dönüşüm vesilesiyle kar etme hastalığımızdan acilen dönmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşüm bir rant elde etme aracı değildir. Eskiyen binaları yenilemek için metod ve yöntemdir. Bu noktada herkesin üzerine düşen sorumluluklar var. Devletin de belediyelerin de herşeyden önce o mülkün sahibinin sorumluluğu vardır. "50 yıllık binama karşılık sıfır bina alayım aynı metrekarede üzerine para alayım" mantığı ile bir arpa boyu yol alamayız. Benim üzerimde bir emanet var. Bu emanetle alakalı ama böyle bir şeye vesile olmak istemiyorum. Ben teknik adam değilim ama bir binanın yüksekliği, o binanın sakat olduğu veya öncelikli yıkılacağı manası çıkarmaz. Gördüm tek katlı binaların nasıl ters döndüğünü, yanında 7-8 katlı binaların, toplu konutların nasıl sapasağlam kaldığını gördüm. Önemli olan zemini tanımak. Zemini Bursa olarak tanıyoruz. Bursa olarak Türkiye’de çalışma yapan ilk üç belediyeden birisiyiz. Devam eden çalışmalar var. Bu noktada mevcut bina stoğumuzu tanımamız gerekiyor. Herkeste panik var. Herkes binasının üç aşağı beş yukarı olduğunu görüyor.

İzmir depreminden sonra kolon kirişlerle ilgili kararlar alınmıştı sonuç alamamıştık. Antep, Maraş ve Hatay’da gittim gördüm. Bir kata mağaza galeri yapmak için canım kolonlar kesilmiş, 7 katlı binanın yükü taşıması mümkün değil. Bir ayağınızı iptal edip yaşamaya çalışmak gibi bir şey. Bina çökmüş. Bugün şehrimizin geleceğinin şekillendirilmesi için karar alma günü. Farklı siyasi partilerden olabiliriz. Bursa hepimizin. Bu kararı tüm bileşenlerle birlikte alacağız" ifadelerini kullandı.

1 yılda riskli binalar tespit edilecek.

Toplantıda teknik detayları açıklayan Genel Sekreter Ulaş Akhan da, çalışmanın 17 ilçeyi kapsayacağını belirterek, "Önümüzdeki haftadan itibaren belediyemizin internet sitesinden ilçe belediyelerimizin online başvuralarını almış olacağız. Hızlı tarama ile bunun detaylarıyla alakalı üniversiteler ve ilçe belediyeleri ve akademik odalarla beraber yasa çerçevesinde formları hazırlayıp mart ayının ilk haftasında sahaya ineceğiz. Elimizde yapı stoğu envanteri var.

İlçe belediyelerin kaçak bina tespitleri var. Alt katında ticarethane olan ve statiğe uygunsuz müdahalelerle ilgili ilçe belediyelerinin envanteri var. 4-5 farklı yöntemle kaynakla yapı stoğumuzun kalitesini test etmiş olacağız. Hızlı tarama ile kendi yaşadığı binadaki tereddütlerle ilgili çalışma yapacağız. Belediye olarak Jika ile yapacağımız çalışmayla detaylı verilere, altyapı elektrik ve doğalgaz santralleri, altyapıyı kapsayacak detaylı çalışma olacak. Bursa’da 650 bin yapı stoğu var. Bu protokol ile 1 yıllık sürede yüzde 25’ini talebe göre gözden geçirmiş olacağız. Mikro yöntemle zemin etüdü ihalesini yaptık 3 merkez ilçede başlatıyoruz. Bursa’daki yapı stoğunun yüzde 30’u 2004 yılı öncesine ait. Deprem yönetmeliği 1998’de çıktı. 2001 yılında yapı denetim zorunluluğu getirildi. 2004’te ise hazır beton zorunluluğundan dolayı biz 2004 sonrasını hedefliyoruz" ifadelerini kullandı

"Toplum değişmeli"

Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof Saim Kılavuz da "Mülk sahipleri olarak bizlerin buradan itibaren bizim bireysel olarak bir tercih ortaya koymamız gerekiyor. Bilgilerin davranışa dönüşmesi için kararlı bir tavır ortaya koymamız gerekiyor. Şuur oluştu. Bunu eyleme dökeceğiniz zaman insani nefsi etmenlerle zaaflarımız ortaya çıkıyor. Her noktada bu böyle. İşe ilk başlayacağımızda zemin etüdünden jeologlardan, geoteknik uzmanlarından başlamak üzere herkes üzerine düşeni; bilimin ön gördüğü şekilde zaaf göstermeden kararlılıkla yerine getirmeli. Hiçbir taviz verilmemeli. Demiri ören ustadan, taşerona, işçiden müteahhite kadar. Müteahhitler ön plana çıkarıldı. Altında iş yapan 200 birim var. Onlara kadar. Yönetimler ve bunların kontrol mekanizması. Hepimizin sorumluluğu var. Deprem bu anlamda vazgeçilemez ise deprem gerçekliği sözkonusu ise bunu örgülemek bireysel tercihlerimizden. Toplumsal ve idari tercihlerimizle olacak. Depremin yıkıcı ve öldürücü olmasının önüne geçmek bilime değer vermekten geçiyor. Kuranı Kerim’de hem karada hem denizlerde bizzat insanların elleriyle yaptıklarından dolayı bozulma meydana geldi. Fesat kavramını kullanıyor. Bu dünyayı yaşanır hale getireceksek, depremleri öldürücü olma özelliğinden çıkarıp sürdürülebilir vaka haline getireceksek; düştüğümüz yerden kalkmamız gerekecek. Hem denizleri hem karayı kirletmemek gerekecek. Herkes sorumluluğu başkasına atıyor. Bir diğer ayette, Allah, bir toplumu o toplum kendisini değiştirmediği müddetçe değiştirmez. Toplumsal değişim yaşacaksak bireyler olarak bilgiye dayalı, etik, davranış sergilemeliyiz. Bu toplantıyı çözümün ilk adımı olarak görüyorum" diye konuştu.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER