AA’nın duyurduğu habere göre, Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın Ankara 2. AğırCeza Mahkemesine geçen hafta gönderdiği iddianamede beyanına yer verilen tanıklardan M.E, üniversiteye hazırlanırken Fethullah Gülen ile irtibatlı Yozgat Maltepe Dershanesine devam ettiğini, üniversite yıllarında Gülen bağlantılı ev ve yurtlarda kaldığını, Bursa'da "öğrenci imamlığı ve abiliği" yaptığını anlattı.
Ankara'ya 2004'te geldikten sonra bazı kişilerin verdiği listeler doğrultusunda "çantacılık" yaptığını, yani Fethullah Gülen adına Çankaya, Ostim, Ulus bölgelerindeki esnaf, memur ve vakıflardan para topladığını bildiren M.E, yıllık ortalama 1 milyon dolar para topladığını ve bunu da elden teslim ettiğini belirtti.
Cemaat içindeki bazı kişilerle tartıştıktan sonra izne ayrıldığını, döndüğünde "çantacılık"tan "kayıt memurluğu"na düşürüldüğünü ifade eden M.E, şunları kaydetti:
"Mamak Caddesi'nde faaliyet gösteren Maltepe Dershanesinde 2008, 2009 ve 2010'da kayıt memuru olarak çalıştım. Bu dershanedeyken Mamak'ta üniversite sınavına giren tüm öğrencilerin adres, cep numarası, veli bilgileri ve kütüklerini gösteren listeler bize gelirdi. Bu listeler ÖSYM'de çalışan, kim olduğunu bilmediğimiz cemaat mensubu üyelerden Yusuf Rodoplu'ya gelir, bu kişi Fethullah Gülen'e bağlı İç Anadolu dershaneler imamı Paşabey Kaya'ya bu bilgileri verir, bu kişi de dershane müdürlerine bilgileri gönderir. Türkiye genelinde yapılan birçok sınav soruları da öğrenci bilgileri gibi bu silsileyi takip ederek belli başlı dershanelere gelir.
Fethullah Gülen örgütünün temel yapısında tüm sınavları takip eden imam ve bölge imamları var. Genelkurmay arşivinde çalışmak üzere tarih mezunları alınacağının cemaat tarafından takip edildiğine tanık oldum. 2007 ya da 2008'de bu sınava bunların telkiniyle katıldım ancak kazanamadım. Kazanan başka bir cemaat üyesi oldu."
"CEMAATTE KENDİNİ GİZLEME ÇOK ÖNEMLİDİR"
M.E, 2005'te "kendilerinden sorumlu imamın" söylemesi üzerine polislik mülakatına girdiğini belirtti. "İmam"ın, cemaat üyelerinin listesini Ankara emniyetinde görevli cemaat üyelerine verdiklerini söylediğini anlatan M.E, şu ifadeleri kullandı:
"Mülakata girişte polis memuru ismimi sordu. Sonra elinde bulunan mülakat kartlarından kolay olan birini bana seçtirdi. Soru çok kolaydı. Soruyu cevapladım. Diğer adaylara komisyon başka yerden kart çektirdi. Aralarındaki konuşmalardan mülakattaki soruların zor olduğunu öğrendim. Burada bizim cemaat üyelerinin farklı muameleye tabi olduklarına şahit oldum. Ayrıca komisyon karşısında bizim bedeni yapımıza baktıklarında yüzümde bulunan ufak bir izi komisyondan bir üye fark etti. Ancak diğer iki üye konuyu tamamıyla geçiştirdi. Mülakatı bu şekilde geçtim. Beden eğitimi sınavında da bazı kulvarları geçemediğim halde bana komisyonda tolerans sağladılar ve ben polisliği bu şekilde kazandım. Polis okulunu, intibak eğitiminden sonra kendi isteğimle bıraktım.
Polis kolejleri ve askeri liselere girecek öğrenciler cemaat evlerinde kalmaktaydı. Dershaneye kayıtları yapılmazdı çünkü cemaat bağının ortaya çıkması engellenmiş olurdu. Bu öğrencilere sınavdan önce sorular test adı altında verilir ve ezberletilirdi. Polis ve askeri liselere özellikle seçtikleri gariban çocukları sokarlardı. Polis ve askeri liselere cemaatçe çok önem verilir. Gözü bozuk bir öğrencinin gözünün çizdirildiğini biliyorum. Çünkü hastane parasını ben vermiştim. Kilolu bir çocuğun zayıflatılarak astsubay olmasının sağlandığını da biliyorum. Ailelere ve çocuklara, 'Konuşmalarınızda Atatürk'ü kullanın. Atatürk'ten övgüyle bahsedin. Atatürk'ü sever görünün' diye tembihleniyordu. Cemaatte kendini gizleme, kamufle etme çok önemlidir. Solcu gibi görünmek, çene sakalı bırakmak, kot pantolon giymek, sigara içmek serbest bırakılır ve hatta özellikle istenirdi. Bulunan kuruma, yere göre giyinmek gerekirdi. Camiye, cumaya gitmek yasaktı. Özellikle askeri okul, polis akademisinde öğrenci olanların cemaate ait kırtasiye mağazasına dahi gitmeleri yasaktı."
M.E, Gülen cemaatinin, devletin belirli stratejik organlarına girebilmek için ÖSYM ve diğer tüm kurumların sınav sorularını önceden, yine sınavı yapan kurumlara yerleştirdikleri cemaat üyeleri vasıtasıyla ele geçirip, bunları üyelere ezberlettirerek sınavı kazandırdığını, bu şekilde cemaat üyelerinin devletin organlarına yerleştiklerini anlattı.
Bütün kurumların mülakat ve beden eğitimi gibi sınav komisyonlarında da cemaatin üyelerinin olduğa işaret eden M.E, "Bizlerden sorumlu imamlar bir kurumda sınav açılacağı zaman içimizden şartları tutan ve cemaat mertebesinde kendilerine tamamıyla biat edecek cemaat üyelerini sınavdan haberdar ederek, kendilerine ait yurtlarda sınava hazırlar. Muhakkak suretle sınav yapılmadan önce birkaç tane, sınav konularıyla ilgili deneme adı altında tüm sorular çözdürülür. Sınavda da bu sorular bire bir çıkar. Özellikle polis okullarıyla ilgili açıktan cemaat üyelerinin akrabalarının da dahil olduğu isimleri imamların topladığına birçok kez şahit oldum. Benim de bulunduğum ortamlarda, cemaate bağlı dershanelerdeki müdürler toplantısında, 'Çevrenizde polis memuru olabilecek cemaatçi veya cemaate sempati duyan varsa isimlerini bildirin, polis yapalım' diyorlardı" şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Cemaatin, üniversite akademik sınavlarında kullanılmak üzere bir "tez havuzu" bulunduğunu savunan M.E, Türkiye veya yurt dışındaki bir üniversitede akademik faaliyet yürüten bir kişinin, tez lazım olduğunda, "havuz"dan aldığı tezi kullanabildiğini öne sürdü.
"ÖSYM SORULARI CEMAAT DERSHANELERİNE DAĞITILIYORDU"
ÖSYM'deki yapılanmaya ilişkin M.E. şu beyanda bulundu:
"Daha önce kuruma yerleştirdikleri cemaat üyelerince ÖSYM'nin yaptığı tüm sınav sorularının sınav yapılmadan önce ÖSYM'den çıkarıldığını ve bir şekilde eğitim imamı Yusuf Rodoplu'ya ulaştırılıp onun vasıtasıyla 81 ildeki cemaatin dershanelerine dağıtıldığını biliyorum. Cemaat dershanelerine haliyle okul öğrencileri kayıtlı veya kayıtsız gidebilmekteydi. Sınava 20 gün kala dershanelerde dersleri bitiriyorduk ve öğrencilere denemeler yaptırıyorduk. Normalde denemeler lisanslı, üzerinde dershanelerin logosu bulunan kitapçıklardan oluşur. Ancak sınava 20 gün kala, bu süre zarfında cemaat imamları çanta içerisinde herhangi bir logo bulunmayan, adi kağıttan oluşan fotokopi soruları getirmekte, biz de dershanede öğrencilere bunları çözdürmekteydik. İşte bu adi kağıttan oluşan imamların çanta içerisinde getirdiği sorular, sınavlarda çıkan sorulardır. Sınavdan önce elde edilen sınav soruları aynı zamanda cemaat evlerine de dağıtılmaktadır. Öğrenciler bu soruları ezberlemekte ve sınavda da aynı sorular çıktığı için başarılı olmaktadırlar. Sınavlardan önce sorular bu şekilde elde edilip, öğrencilere verilmiş olmaktadır."
M.E, 2007-2008'den itibaren lise ve üniversitelere giriş için yapılan tüm sınavlardaki soruların Gülen cemaatine bağlı dershanelerde "deneme sınavı" adıyla öğrencilere çözdürüldüğüne dikkati çekerek, şu ifadelere yer verdi:
"Bu nedenle genelde il birincileri, Türkiye birincileri veya derece yapanlar Fethullah Gülen'e bağlı dershanelerden, dolayısıyla okullarından çıkmaktadır. Her sene farklı ilden sınav birincilerinin çıkması sağlanmaktadır. Çünkü bir il, örneğin Ankara hep birinci çıkarırsa bu sefer İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde cemaat dershanelerine talep düşmektedir. Türkiye genelinde cemaat dershanelerine talebi her yıl sıcak tutmak için yıl birincileri farklı illerden kazanacak şekilde sorular ayarlanmaktadır. Bu şekilde de çok yüksek miktarda gelir elde edilmektedir. Örneğin görev yaptığım dershanelerde o kadar fazla taleple karşılaşıyorduk ki sınıflar yetmiyor, öğrencileri mescide dahi alıyor, her tarafı sınıf yapıyorduk. Veliler dershanenin istediği parayı bu nedenle yüksek de olsa ödemekteydiler. Yusuf Rodoplu (eğitim imamı), Cemil Koca (Ankara ve İç Anadolu bölgesi imamı) ve Paşabey Kaya (İç Anadolu dershaneler imamı) sınav sorularının sınavdan önce dershanelere dağıtımını sağlamaktaydılar."