İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Grubu Başkanı Doç. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 8 bin 500 yıllık tarihe ışık tutan Aktopraklık Höyüğü bölgesindeki kazıların 2004'te kurtarma kazısı olarak başladığını hatırlattı.
Akçalar Mahallesi Hasanağa Sanayi Bölgesi'nin içinde kalan höyükteki arkeolojik dokunun ne olduğunu bilmediklerini ama gelinen noktada halen devam eden kazı projesine dönüştüğünü anlatan Karul, arkeolojik kazıları biraz aşarak alanın arkeoloji okuluna ve açık hava müzesine dönüştüğünü belirtti.
Aktopraklık'ta milattan önce 6 bin 500 yıllarından 5 bin 500 yıllarına kadar geçen sürede yani tarih öncesindeki bin yıllık süreyi kapsayan sürecin farklı kesitlerini içeren beslenme, avlanma ve boncuk gibi materyaller bulduklarını aktaran Karul, "Kazı yaptığımız alanda, bugünle karşılaştırdığınızda yaşadıkları mekanlar, kullandıkları eşyalar, yapıların içindeki birtakım ögeler, çevrelerinden nasıl faydalandıklarını gösteren kalıntılar bize iyi ya da kötü durumda korunmuş şekilde ulaştı." dedi.
Karul, farklı uzmanları bir araya getirerek tarih öncesinden kalan buluntuların bazılarını arkeometrik yöntemlerle, bazılarını kazı yöntemleriyle bazılarını da ilgili laboratuvarda inceleyerek onları kurgulamaya, tarih öncesini yeniden canlandırmaya çalıştıklarını ifade etti.
"BU TÜR ALETLERİN KULLANIMINA YÖNELİK EN ESKİ ÖRNEKLER"
Buluntular arasında bugün "Filistin sapanı" olarak bilinen av malzemelerine benzer materyallerde kullanıldığını düşündükleri taş türlerinin yer aldığına değinen Karul, şöyle devam etti:
"Aktopraklık örneğinden gidersek burada bulduğumuz materyaller, bu tür aletlerin kullanımına yönelik en eski örnekler arasında yer alıyor. Yaklaşık olarak milattan önce 6000'li yıllardan itibaren bu bölgede av silahı olarak yoğun olarak bu sapan tanelerinin kullanıldığını biliyoruz. Bu sapan tanelerini insanlar arasında kavga aracı olarak değerlendirenler de var ama başka veriler bunu desteklemiyor. O dönemde yaşayan insanların, bu sapan taşlarını özellikle orta boy, küçük veya hızlı hareket eden kuş ve tavşan gibi canlıları avlamada, yani beslenmelerini sağlamaları için av silahı olarak kullandığını düşünüyoruz."
AĞIRLIĞINI KAYBETMEMESİ İÇİN FIRINLANMAMIŞ
Karul, bulunan sapan tanelerinin çift konik şeklinde yapıldığını ve aerodinamik özelliğe sahip olduğuna işaret ederek şunları söyledi:
"Fırlatmanın isabetli olabilmesi, fırlatılan nesnenin yalpalamaması ve istenilen hedefe ulaşması için bir aerodinamik özelliğinin olması lazım. Tanelerin de bu şekilde şekillendirilmesi gerekiyor. Bulduğumuz sapan taneleri de aerodinamik özelliğe sahip. O dönemdeki insanların bu teknolojiyi, bu aerodinamik özelliği çözdüklerini gösteriyor. Bulduğumuz sapan taneleri kilden yapılmışlar. Çoğu kez armut biçiminde tek tarafı konik, alt tarafı yuvarlatılmış şekilde yada çift konik biçiminde şekillendirilmişler. Bu taşlar avucun içine sığabilecek boyuttalar. Bunlar fırınlanmamış. Büyük bir olasılıkla hafif kurutuyorlar. Çoğu kez fırınların yanında toplu halde bulduk bu taşları. Fırınlandığında içindeki suyu kaybedecektir. Bünyesindeki suyu kaybetmemesi ama yeterli sertliğe ulaşması için belirli bir miktarda ısıttıklarını düşünüyoruz. Bu sayede ağırlığını koruyan çarptığı yerde de parçalanarak etkisi artan bugünkü silahlarda saçma gibi bir silaha dönüştüklerini görüyoruz."
"200 METREYE KADAR İSTENİLEN HEDEFE ATILABİLİYOR"
Bu tanelerin etnografik örneklerden yola çıkarak fırlatma aracıyla avlanmada kullanıldığını düşündüklerine dikkati çeken Karul, "Bu sapan tanelerini kullanmak için bugün 'Filistin sapanı' olarak adlandırdığımız büyük bir olasılıkla bir ipe bağlı olan derinin içine konup çevrilerek atıldığını düşünüyoruz. O tür malzemeler organik olduğu için günümüze ulaşmıyor ama içine kullandıkları kilden yapılmış taneleri bulabiliyoruz." dedi.
Deneysel çalışmalarda bu tür av malzemelerinin 200 metreye kadar istenilen hedefe atılabildiğini ve 200 metrede etkili olduğunu bildiklerini vurgulayan Karul, şunları kaydetti:
"Bu sapan tanesi, fırlatma aracının içine konulduktan sonra çevriliyor. İstenilen hıza ulaştıktan sonra iplerden birinin serbest bırakılarak içindeki sapan taşı, hedefe fırlatılıyor. Etnografik örnekler bunu destekliyor. Bu sapan taneleri, çoğu kez bir arada bulunan buluntular. Ağırlıklı olarak fırınların yanında bulduk. Bine yakın sapan tanesi bulduk. Zaten kullanıldığında bir yere çarptıkları için veya ava gidilen yerde fırlatıldığında orada kaldığı için bulunma şansları yok çünkü yerleşmenin dışında olan durumlar. Burada bulduklarımız da ava gitmeden önce hazırlanan toplu buluntular şeklinde."
AA