Ekonomi

Bursalı mali müşavirlerden kadın hakları isyanı

Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle etkinlik düzenledi.

Bursalı mali müşavirlerden kadın hakları isyanı
13-03-2017 19:38

Etkinlik öncesi odadaki kadın üyelere seslenen Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Ahmet Hikmet Sönmez, “Kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlanmalı, gerekli tüm adımlar atılmalı ve fiili olarak yaşama geçirilmelidir. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar tüm yasal haklarını kullanmaları sağlanmalıdır“ dedi.

Özel günlerde düzenlediği etkinliklerle adından söz ettiren Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü unutmadı. Geniş bir katılımla düzenlenen etkinlikte BSMMMO Başkanı Ahmet Hikmet Sönmez’de kadınlara destek olmak için hazır bulundu. Etkinlik öncesi konuşan Başkan Ahmet Hikmet Sönmez, yaratıcı gücünü ve yeteneğini her alanda hissettiren, üstlendikleri her görevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan yerine getiren tüm emekçi kadınlarımızın kadınlar gününü saygı ve sevgilerimle kutluyorum diyerek sözlerine başlayarak, “Kadınlar günü esasında kutlamadan ziyade; kadın sorunlarının konuşulması, çarelerin üretilmesi, insanların bilinçlendirilmeye çalışılması gereken gün olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim” dedi. 

4 bin 691 üyesi bulunan BSMMMO’da bin 529 kadın üyenin bulunduğuna dikkat çeken Sönmez, “Kadınların 492’i serbest çalışan, bin 37’si ise çeşitli şirketlerde bağımlı çalışarak mesleki faaliyetlerini sürdürmektedirler. Türkiye genelinde baktığımız zaman ise TÜRMOB bünyesinde 101 bin meslek mensubundan sadece 27 bini kadın” dedi.

TÜRKİYE’DE KADIN OLMANIN TANIMI YANLIŞ 

Türkiye’de kadın olmanın tanımını çarpıcı cümlelerle ifade eden Sönmez, “Türkiye’de kadın olmak boynunda bir namus yaftasıyla dolaşmak zorunda bırakılmaktır. Türkiye’de kadın olmak, boşanmışsa dul, evlenmemişse evde kalmış, çocuğu yoksa kısır, dekolte giyiniyorsa hafifmeşrep, çok gülüyorsa oynak, çok geziyorsa sürtük diye etiketlenmektir. Türkiye’de kadın olmak, ayıplarla, önyargılarla, geri kafalılıkla savaşmaktır. Fikrini savunamamak, düşünememek, konuşamamak, gülememek, içinden geldiği gibi davranamamak, hakkını arayamamaktır. Türkiye’de kadın olmak, bedeninden, cinselliğinden, kadınlığından utandırılarak eğitilmektir. Sustuğunda, gözlerini yerden kaldırmadığında, başı eğik olduğunda terbiyeli sıfatıyla ödüllendirilirken tam tersini yaptığında ahlaksız olmaktır. Türkiye’de kadın olmak, ana babaların oğullarının çapkınlıklarından böbürlenerek bahsederken, kızlarının bir erkekle çay içmesinin bile namuslarını iki paralık etmesine tanık olmaktır. Türkiye’de kadın olmak; aynı işi yaptığı halde erkeklerden daha az ücret almak, daha başarılı olduğu halde terfi ettirilmemektir. Türkiye’de kadın olmak, dayak yediğinde hak ettiği, taciz edildiğinde arandığı düşünülmek, tecavüze uğradığında bile suçlanmaktadır. Türkiye’de kadın olmak, her türlü şiddete maruz kalıp da, polise gidince ciddiye alınmamak, devlet tarafından korunmamaktır” dedi.

AYRICILIĞIN ORTADAN KALDIRILMASI GEREKİR

Temennilerini maddeler halinde sıralayan Başkan Sönmez, “Cinsel saldırı suçlarında zaman aşımının, haksız tahrik ve iyi hal indiriminin kaldırılmasını öngören ve ‘Özgecan Yasası’ olarak adlandırılan kanun teklifinin TBMM Başkanlığı’nda onaylanması ve yasanın bir an evvel çıkmasıdır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınlara yönelik tüm olumsuzlukların giderilmesi için  bazı öneri ve taleplerimiz var. İmzalanmış olan uluslararası sözleşmelerin yaşama geçirilmesi gerekir. Kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlanmalı, gerekli tüm adımlar atılmalı ve fiili olarak yaşama geçirilmelidir. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar tüm yasal haklarını kullanmaları sağlanmalıdır. Yazılı, görsel basın, film ve müziklerin erkek egemen ve kadını aşağılayıcı ifadeler içermemesine dikkat edilmelidir. Okul öncesi eğitim de dahil olmak üzere tüm eğitim birimlerinde uygulanan müfredat cinsiyete yönelik ayrımcılığı pekiştirecek ifade ve imalardan arındırılmalıdır. Kadınlara yönelik her tür düzenleme kadınların ve kadın örgütlerinin görüşleri alınarak yapılmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarının talepleri karşılanmalı, çalışmalarına destek verilmelidir. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele için geliştirilecek etkili politikalar hızla yaşama geçirilmelidir. Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması, kadın cinayetlerinin sonlandırılması, öncelikle devletin ve siyasal iktidarların ilgili tüm kurumlarıyla sorumluluk üstlenip ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşlarla işbirliği yaparak gerekli sosyal politikaları yaşama hızla geçirmesi ile mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER