Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerden kurtulan ve çadır kentte kalan Çalık ailesi, korku dolu anları anlattı.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen 2 büyük deprem 11 ilde büyük yıkımlara ve binlerce vatandaşın hayatını kaybetmesine neden oldu. Deprem mağduru binlerce aileden bazıları şehrin belirli noktalarına kurulan çadır kentlerde yaşamını sürdürürken birçok aile ise yurdun dört bir yanında çevre il ve ilçelere gitti. Depremin en fazla yıkıma neden olduğu Kahramanmaraş’ta evleri yan yatan Çalık ailesi, Sütçü İmam Üniversitesi yerleşkesi içerisine kurulan çadır kentte hayatlarını sürdürürken, aile fertleri yaşadıkları korku dolu anları anlattı. “Maraş eski Maraş değil”
Yaşadıkları korku ve panik anlarını anlatan ailenin en büyük çocuğu Sariye Çalık," O olay anlatılmaz yaşanır diye bir şey var ya öyle bir şeydi. Kısacası kıyamet gibi bir şeydi. Çünkü o an gördüğün o şey, insanların koşuşturması, merdivenlerden indiğimiz anlar sonra arkamdan gelen insanları görüyorum kar yağıyor ve etrafa bakıyorum Maraş eski Maraş değil. Evde de deprem anında bir sağa bir sola gittiğimi, binanın iki yana doğru gittiğini gördüm. Yıkıldı dedim, öleceğiz demim ama Allah yaşattı. Evden deprem durduğu zaman çıktık. Ben sonra hemen kardeşim Tolga, Kevser ve Asel çıktık. Ben hemen montları aldım üşümemek için. Annem ve babam ise sonradan ve diğer eşyalarımızı aldıktan sonra geldiler. En küçük kardeşimiz Asel’i Tolga almış ve düşmüşler. Ama Allah korumuş kardeşimizi bir şey olmamış. Sonra onları önüme alarak hep beraber çıktık dışarı” dedi. “Deprem o kadar şiddetliydi ki bizi dışarı atacaktı”
Depremin çok şiddetli olduğunu kendilerini aşağı atacak büyüklükte olduğunu dile getiren Kevser Çalık, “Deprem anını özetlemem gerekirse ben uyanmadım çünkü uykusu ağır olan birisiyim. Deprem anında benim en büyük şansım üniversiteden gelen ablam ile birlikte uyumaktı. Eğer ablam üniversiteden gelmeseydi ben uykudan uyanamazdım. Sonrasında tekrardan uykuya daldım, uyku sersemiydim, o esnada kafama köpük düştü o şekilde uyandım. Deprem o kadar şiddetliydi ki, bizi aşağıya atıyordu. Evimizin içerisinde duvara monteli olmayan eşyalar üzerimize uçuyordu ve duvarlar yıkılsaydı biz dışarı çıkamayacaktık. Depremlerin bitmesini beklemek zorunda kaldık. Bizim en büyük şanssızlığımız deprem çantası hazırlamamış olmamızdı. Çünkü annem kardeşimin çantasını hazırlamak zorunda kaldı, erkek ve kız kardeşim mont için tekrardan içeri girdi. Babam da yoktu o anda ve korkumuz çok büyüktü. Daha sonrasında annemin arabanın anahtarını alması ile hayatımızı o şekilde kurtardık” diye konuştu. "Kendime hepimiz öleceğiz ama en azından çocuklarımız korkmadan ölsünler dedim "
Anne Huriye Çalık ise, deprem anında büyük dehşet yaşadıklarını dile getirerek, “Çok kötü bir uğultuydu, mahşer gibi bir şeydi çok kötü bir şeydi o uğultu. Daha sonra bir ışıklar yandı ve kendi kendine söndü çok kötü sallandı. O esnada kendi kendime dedim hepimiz öleceğiz ama en azından çocuklarımız korkmadan ölsünler dedim ve o an çok kötü oldum. Deprem durduktan sonra herkes bağırmaya başladı, her yerler kırık dökük bizim koridorlarımız falan çok kötü uçmuş. Çocuğumu aldılar en önden gittiler, benim aklıma gelen ilk şey çocuğumun bez çantası oldu. Karanlıkta bulamadım o esnada ama sonunda buldum ve üzerimdeki battaniye ile direkt çıktım. Herkesten Allah razı olsun, tüm insanlara teşekkür ederim. Bir depremzede olarak şu an çok çükür iyiyiz. Her şey var. Tabi ki evimiz gibi olmaz ama Allah razı olsun devletimiz yapar verirse ona da şükür. Elimizden geleni biz de devletimize yapmak zorundayız. Allah kimsenin başına vermesin, başkasının başına da gelirse biz de bunları yapmamız gerekiyor. Böyle bir şeyi hiç kimse yaşamasın” şeklinde konuştu "2 gün su dolu ayakkabıyı giymek zorunda kaldım"
Depreme çalıştığı iş yerinde yakalanan baba Abbas Çalık da,“ Sabit bir şeyin 2,5 metre gidip geldiğini gördüm ve hızla dışarı attım kendimi. Toplandık ve ilk yaptığım şey ailemi aramak oldu ve ulaştım. Onların sağ olduğunu duyduktan sonra rahatladım. Ama o esnada kar yağıyordu ve ayaklar su dolu. 2 gün boyunca su dolu ayakkabıyı giymek zorunda kaldım. Olağanüstü bir şey var ama yardımlaşmalar falan oldukça önemliydi. KKTC Cumhurbaşkanının buraya gelip bizi ziyaret etmesine memnun olduk. Devletimiz her zaman bizlere moral veriyor. Burası tabi ki evimiz gibi olmuyor ama buna çok şükür. Daha kötü durumda olan insanlar vardır halen bilmiyorum ama devletimiz ve milletimiz her şeyimizi veriyor. Olağanüstü yardımlaşma var herkes üzerimize düşüyor” dedi. "Küçük kardeşimiz Asel’i aldığım gibi dışarıya koştum"
Ailenin tek erkek çocuğu olan Ali Tolga Çalık, “Ben yatakta yatıyordum depremden 5 dakika önce kalkmıştım uyuyamamıştım. Deprem oldu ve depremin durmasını bekledim hemen ailemin yanına koştum. Daha sonra en küçük kardeşimiz Asel’i aldığım gibi dışarıya koştum. Merdivenin yanındaki duvarlar merdivene düşmüş ona takıldım ve düştüm. Ama çocuğa zarar gelmedi” ifadelerini kullandı.