Cerrah ise, “Belgenin silinmesini istesem aynısı Trabzon’da vardı. Demek ki İstihbarat Daire Başkanlığı istediği şekilde kayıtları siliyor” diyerek Akyürek’in akıl sağlığının yerinde olup olmadığı yönünde rapor alınmasını istedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 35 sanıklı davanın bugünkü oturumuna, dün savunma yapan tutuksuz sanık eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in çapraz sorgusuyla devam edildi. İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Celalettin Cerrah, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ve Sabri Uzun ile taraf avukatları hazır bulundu. Davanın tutuklu sanığı Ramazan Akyürek ile Dink cinayeti katil zanlısı hükümlü Ogün Samast da cezaevinden getirildi. Duruşmada sanık Ahmet İlhan Güler’in çapraz sorgusu esnasında soru sormak için söz alan sanık eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, 15 Kasım 2003 yılında El Kaide’nin İstanbul’da gerçekleştirdiği saldırı sonrası İstanbul’da bakan, vali ve emniyet müdürünün olduğu bir toplantı yapıldığını belirterek, tüm bildikleri ile şahısların isimlerini verdiğini ve bu isimler üzerinden olayın üzerine gidildiğini hatırlattı. Uzun, Güler’e Dink cinayetinin ardından İstanbul’a böyle bir bilginin gelip gelmediğini sordu.
Sanık Ahmet İlhan Güler de cinayetin işlenmesinin ardından dönemin İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü ve İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in de bulunduğu bir toplantının İstanbul’da yapıldığını, bu toplantıda sanık Akyürek’in hiç bilgi vermediğini, hatta valinin buna içerlediğini belirtti.
“CERRAH ‘SES GETİRECEK EYLEM’ YAZISINI İMHA ETMEMİ İSTEDİ”
Davanın tutuklu sanığı eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek söz alarak, “Cinayetten sonra dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah beni arayarak Trabzon’dan İstanbul’a gönderilen 17 Şubat 2006 tarihli ‘Ses getirecek eylem’ yazısını imha etmemi istedi. Daha sonra bakanın zorlamasıyla toplantıya katılmak için İstanbul’a geldim. Cerrah’a ve yanında bulunan Ahmet İlhan Güler’e o evrakı imha edemeyeceğimi söyledim. Dönemin bakanının bu olaylardan haberi de yoktu. Söz konusu telefon görüşmesini Cerrah, Güler’in odasından yapmıştı. Güler bu sırada Cerrah’ın yanında mıydı?’’ dedi.
“CERRAH’IN BÖYLE BİR ŞEY DEDİĞİNE ŞAHİT OLMADIM”
Ahmet İlhan Güler, Akyürek’in sorusuna, ’’Cerrah beyin böyle bir şey söylediğine şahit olmadım. Benim yanımda böyle bir ifade kullandığını hatırlamıyorum. Zaten hayatın olağan akışına aykırıdır. Erhan Tuncel’in eleman olduğunun anlaşılmasının ardından Ramazan başkan ile görüşüldü. Kim bu adamı eleman yapmış ise sağlıklı bir şekilde bilgi almak istedik’’ yanıtını verdi.
“DEMEK Kİ İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI, İSTEDİĞİ ŞEKİLDE KAYITLARI SİLİYOR”
Bunun üzerine söz alan Cerrah, ’’45 yıldır devlet memuruyum. Benim böyle birşey yapmam mümkün değildir. Mantık dışıdır. Böyle aptalca birşey ne gördüm ne de duydum. Akyürek’e böyle bir talepte bulunmadım. Ayrıca böyle birşey söyleyecek olsam neden 3 kişinin yanında bunu konuşayım? Ayrıca bunun imha edilmesinin bize ne menfaati var. Bunun silinmesinin menfaati olsa olsa sadece Trabzon’a yarar. Biz failleri bulmak ve bir an önce olayı aydınlatmak için Akyürek’i çağırdık. Ancak ilk başta korktu gelemedi. Tuncel’in eleman olduğunu Ogün Samast’ın ifadesinden öğrendik. Ayrıca bu belgenin silinmesini istesem aynısı Trabzon’da vardı. Bu neyi gösteriyor demek ki İstihbarat Daire Başkanlığı, istediği şekilde kayıtları siliyor demektir. Bunun en güzel kompetanı budur. Bu iddia karşısında üzüldüm. Ben onun ağabeyi sayılırım.2 senedir tutuklu psikolojisi bozulmuş olabilir. Kendisini şikayet edeceğim suç duyurusunda bulunuyorum" dedi.
“AKYÜREK’İN AKIL SAĞLIĞI YERİNDE Mİ RAPORU ALINSIN”
Duruşmaya kısa bir ara verildi. Aranın ardından tekrar başlayan duruşmada Celalettin Cerrah kürsüye çıkarak, “Eğer ben böyle bir şeyde bulunduysam aradan 10 yıl geçmiş. 10 yıl zarfında müfettişlere savcılara ifade vermiştir. Böyle bir konudan bu zamana kadar neden bahsetmemiştir? En önemlisi de emniyet müdür yardımcısı ve iki şube müdürünün bulunduğu bir yerde nasıl böyle bir şey söyleyebilirim? O tarihte böyle bir yazının varlığından haberim yoktur. Haberdar olmadığım bir yazı için nasıl sil derim. Bununla ilgili baskı yaptı diye suç duyurusunda bulunması lazımdı. Suç duyurusunda bulunmuş mu? Kendisi Emniyet Genel Müdürlüğüne direkt bağlıdır.Bana bağlı değildir. En önemli konu da kendisi İçişleri Bakanı’na İstihbarat Daire Başkanı olması dolayısıyla her gün makamına çıkabilecek kişidir. Hatta yerine göre sayın Başbakanın da çağırıp bilgi aldığı makamdır. Bu durumdaki bir kişi niye Emniyet Genel Müdürüne, niye İçişleri Bakanına, hatta niye Başbakana bugüne kadar bilgi vermemiştir? Onun için sanığın iki yıldır tutuklu olmasından dolayı zihinsel veya psikolojik yönden sıkıntısı olabilir. Ben kendisinin Adli Tıp’a gönderilerek bu konuda akıl sağlığı yerinde midir diye gönderilmesi istiyorum” ifadelerini kullandı.
Duruşma perşembe günü Sabri Uzun’un çapraz sorgusuyla devam edecek.
(İHA)