Gündem

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den Bahçeli'ye yanıt!

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ‘İmralı’ çağrısına “Toplumsal mutabakata dayalı olacaksa varız ancak bir kırmızı çizgimiz var. Şehit ve gazi ailelerinin rızası. Şehit aileleri ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye 'evet' demeyeceğiz. Bizim çizgimiz budur” diyerek yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den Bahçeli'ye yanıt!
26-11-2024 14:16
26-11-2024 14:21

Özgür Özel’in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“68 YIL SONRA ANCAK ÖĞRETMENLERİN TAMAMI ATANACAK”

Geçtiğimiz pazar günü Öğretmenler Günü'ydü. Hep birlikte Anıtkabir'de, Başöğretmen'in huzurundaydık. Ardından öğretmenlerimizi genel merkezimizde ağırladık. Öğretmenlerin, emekli öğretmenlerin, atanmayan öğretmenlerin ve eğitim sistemindeki sorunları konuştuk. Bu memleketi 68 bin atanmamış öğretmeni kabul edilemez bulup, madem öyle niye okuttunuz diyenlerin, şu anda 1 milyonun üzerindeki öğretmenin hayalleriyle oynadıklarını, atamadıklarını ve daha kötüsü diplomalarını ellerinden almaya kalktıklarını, kurdukları Milli Eğitim Akademisi ile orada eğitim aldıktan sonra ancak yılda 20-25 bin atama olabileceğini, yani hiç yeni öğretmen mezun olmasa bu hesapla 68 yıl sonra ancak öğretmenlerin tamamını atayacaklarını söyleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu iktidar geldiğinde en düşük öğretmen maaşı 23 çeyrek altın satın alabilirken, bugün 8 çeyrek altın alabiliyor. Yani bu iktidar, bir öğretmenin maaşından 15 çeyrek altın, bugünkü parayla 75 bin lira çalmış. Öğretmenlerim, hocam, bunun da var bir çaresi, o da Cumhuriyet Halk Partisi.

“AYNI İŞİ 4 FARKLI STATÜDEKİ KİŞİ YAPIYOR, 4 FARKLI MAAŞ ALIYOR”

Bütçe görüşülüyor, Meclis'in bütçesi de geçti komisyondan. Ve ayın 9'undan itibaren Meclis, bütün Türkiye'nin gözü üzerinde olacak şekilde Genel Kurul'da bütçe görüşmelerini yapacak. İlk gelecek bütçe, Meclis'in kendi bütçesi. Sayın Numan Kurtulmuş, gelip Meclis'in bütçesini savunacak. Sayın Kurtulmuş'un, verdiği bir sözü tutarak tarihe geçmesini bekliyoruz. Çok kişi bilmez, bu Meclis'te emek sömürülerinin en büyüğü yaşanıyor. Aynı işi 4 farklı statüdeki kişi yapıyor, 4 farklı maaş alıyor. Ama en kötüsü de Meclis'te çalışan danışman arkadaşlarımız kıdem tazminatı alamıyorlar, ihbar tazminatı alamıyorlar. Bir danışman arkadaşımız, bugün seni işten çıkardım dendiği anda işten çıkmış oluyor. Ve ödenecek taksidi, borcu, kredi kartı, kirası varken, ortada kalıyor. Ve onun yeniden bir iş bulması çok zor bir iş. Ve hiç olmazsa, 2 ay olsun, bu süreçten yararlanma imkanı da yok. Ve 10 yıl, 20 yıl çalışsın

“MECLİS BAŞKANI'NIN BİR ADIM ATMASINI BEKLİYORUZ”

Meclis'te, ayrılırken kıdem tazminatı yok. Her Meclis Başkanı, geldikten sonra emekçi sendikaları gidip konuşuyor, 'Ben bunun böyle olduğunu bilmiyordum' diyorlar, hak veriyorlar, 'çözelim' diyorlar. Meclis başkanları değişiyor, ritüel değişmiyor. Numan Bey'in bu konuda verilmiş sözü var. Hiçbir parti grubunun da itiraz edeceğini düşünmüyoruz. Meclis'teki danışman arkadaşlarımız ve eşitsizliğe uğrayan tüm emekçi arkadaşlarımız için hep birlikte bu sorunu çözmek için Meclis Başkanı'nın bir adım atmasını bekliyoruz.

“9-10 YILDA TÜM DEPREMZEDELERİN EVE GEÇMESİ HESAPLANIYOR”

Ekonomi heyetimiz, Türkiye'yi karış karış dolaşıyor. Ekonomi kurmaylarımız, güçlü bir ekip, milletvekilleri, PM üyelerimiz, Genel Başkan Yardımcılarımız ve danışman kadrolarıyla çok güçlü bir ekip geziyorlar. Sayın Yalçın Karatepe ve Volkan Demir başkanlığındaki ekonomi takımımız bu hafta Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş ve Samsun'daydı. Özellikle deprem bölgesindeki üç ilde yaptıkları çalışma sonrasında bize ulaştırdıkları rapora göre; ilk yapılması gereken mücbir sebep uygulamasının yeniden uzatılması. Burada evinden yarım ekmek yapıp getiren, çayı ayağının dibinde demleyen, halen daha konteynerde kalan esnafa vergi vereceksin, beyanname düzenleyeceksin diyorlar. Bu doğru değil. Halen daha siftahsız kapatılan dükkanlar varken, bu mücbir sebebin her sefer tartışma konusu olup 3 ay uzatılması yerine, 3 yıllığına uzatılması bütün esnaf ve esnaf örgütlerinin talebidir. Bunu böyle bekliyoruz. Rezerv alan sorunu bütün deprem bölgesinde sürüyor. Az hasarlı yapıları onarıp içine geçebilirsin dediler. Kredi çekildi, borç alındı; şimdi, biz orayı rezerv alan ilan ettik, senin evini yıkacağız diyorlar. Bu sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor. Sayın Erdoğan 'Bir yılda 650 bin konut yapacağım' dedi. Sırf vatandaşı kandırıp seçimi kazanmak için ısrarla söylediler. Sonuç, şu ana kadar 130 bin konut teslim edildi. 9-10 yılda tüm depremzedelerin eve geçmesi hesaplanıyor. Bu kabul edilebilir değil.

“9 İŞÇİNİN İKİ ELİ ÖBÜR DÜNYADA YAKANIZDA”

AK Parti'nin Türkiye'ye getirdiği saray rejiminin İliç'te nasıl 9 işçimizi katlettiğini hep beraber görmüştük. Kâr hırsı, oradaki 9 kardeşimizi yuttu gitti. Faciaya kapasite artışının büyük etkisi olduğu söyleniyordu. Ve Ankara'daki üniversitelerden oluşturulan heyet, buraya kapasite artışı verenler bu işte suçludur dedi. Birkaç gün sonra ortaya çıktı ki; o kapasite artışının altında imzası olanlardan bir tanesi, ÇED uygun raporunu veren Murat Kurum. O Kurum, şu an bakanlığın başında. Mahkeme ne yaptı biliyor musunuz? Bilirkişi, ÇED olumlu raporu verenler sorumludur dedi ya, mahkeme dahiyane bir fikirler şöyle dedi; sorumlular ama sorumluluk oranlarını belirtmemişler, biz bu oranları isteyelim dediler. Ama bu oranları, başka bir bilirkişiden talep ettiler. O bilirkişi de baktı ve dedi ki; kapasite artış onayının bu olayda bir sorumluluğu yok. Yani birinci bilirkişinin raporunda Murat Kurum'un sorumlu olduğu ortaya çıkınca, ikinci bilirkişi hiçbiri sorumlu değil dedi. Kendi kendine oldu, sanki dolu yağdı, şimşek çaktı, yıldırım düştü de ölmüşler gibi burada sorumluluk yok dedi ve Murat Kurum'u kurtardı. Burada, ikinci raporu hazırlayanlar, ikinci raporu talep edenlere şu kadarını söylüyorum; o 9 işçinin iki eli öbür dünyada yakanızdadır, CHP'nin de iki eli bu dünyada yakanızdadır.

Bu kürsüden defalarca Filistin'e sahip çıkarken, oradaki insanlık dramını, soykırımı, katliamı kınarken hep şunu söyledik; siz bir yandan Filistin'e ağlıyorsunuz ama bir yandan da İsrail ile ticaret yapıyorsunuz. Ve dedik ki; İsrail ile ticareti kesin. Önce yapmıyoruz dediler. Mart ayında kanıtlarıyla ispatlandı, nisan ayında bir yazı yazdılar İsrail ile ticareti bitirdik dediler. Eylül ayında burada anlattım... Gemide giderken belge değiştirerek, Yunanistan'a gitmiş oradan İsrail'e gidiyormuş gibi yaparak, hiç utanmadan Filistin'e gidiyor gibi belge düzenleyip İsrail ile ticareti devam ettirdiler. Ve bu konuda hiç utanmadan, sıkılmadan da çıkıp İsrail ile ticaret bir yalandır dediler. Saygın bir kuruluş, Türkiye'nin İsrail ile ticaretinin sürdüğüne yönelik tartışmaları topluma sormuş. Toplumun yüzde 80'i İsrail ile ticaretin devam ettiğine inanıyor. Tayyip Bey'e inananlar yüzde 20, inanmayanlar yüzde 80. AKP seçmeninde inananlar yüzde 40, inanmayanlar yüzde 60. İkinci soru; Türkiye İsrail ile ticarete devam etmeli midir? Etmelidir diyen yüzde 18, etmemeli diyen yüzde 82. Tayyip Bey, bu bağımsız bir araştırma şirketi sormuş. Gördüm, dikkatimi çekti. Şimdi size söylüyorum; en güvendiğiniz 3 şirkete yaptırın anketi, millet size mi inanıyor yoksa bize mi? Bir görelim. En güvendiğin 3 şirkete yaptır. Çıkar göster.

Bu hafta sonu Saadet Partisi kongresini gerçekleştirdi. Sayın Temel Karamollaoğlu Sivas’a önemli hizmetleri olmuş olan Millet İttifakı sürecinde önemli katkılar yapan, Sayın Karamolloğlu’na bundan sonraki hayatında sağlık diliyoruz.

Madenciler haklarını arıyor, o mücadele çok önemli. 1987’de devlet hem santrali hem madeni açtı orada. Altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. 4 Aralık’ta yeniden özelleştirecekler. 17 şirket kıyasıya yarışacak ama kimin tarafından alınacağı herkes tarafından biliniyor. Utanmasalar kırmızı kurdele takacaklar.

Mesele şu, biz 2020 yılında altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz, Tayyip Bey diyor bir daha keselim. Bırakın devlet, millet, işçi kazansın.

Nallıhan’a dayanışmaya giden herkesi tebrik ediyorum. Sonuna kadar bu mücadeleyi destekliyorum Erzincan İliç’te 9 kardeşimiz gitti. Heyet, bilirkişi dedi ki ‘Faciada kapasite artış raporu verenler bu işten suçludur’ dedi. Raporun altından Murat Kurum’un imzası çıktı. Birinci bilirkişi Murat Kurum’u sorumlu tutunca, ikinci bilirkişi sorumluluk yok dedi Murat Kurum’u kurtardı. İki rapor taban tabana zıt. 9 işçinin iki eli öbür dünyada yakanızdadır.

Yaptırın anketi, millet bizim gibi mi düşünüyor sizin gibi. Hodri Meydan, sen mi doğru diyorsun biz mi? Millet sen gibi mi biz gibi mi düşüyor.

28 gün sustum, be utanmazlar, Allah’tan korkmazlar. Sandınız ki Akın Gürlek’e laf etmeyeceğim. Bu ülkede adalet bakanlığı makamında oturan kişi Çarşamba günü tekrar görüşeceğim diyorsun ya yazıklar olsun dedi.

Bahçeli defalarca konuştu. Bu Bahçeli'nin söyledikleri var. Bizim de biatımız var. Şehit gelmeyecekse bir iş olacaksa, bütün partiler içinde olacaksa biz de oluruz diyoruz. Şehit ailelerin ve gazilerin gözlerinin içine bakarız. Onlar olursa olur olmaz der ise olmayız.

BAHÇELİ'YE YANIT

Geçen hafta 3 derneği ziyaret ettim. Gazeteciler önünde başkanlar konuştu. Dedikleri ' Meclis'te şeffaf, şehit aileleri de işin içinde olursa bu konuda tek güvencemiz sizsiniz.' dediler. Biz onların evet demediği hiçbir programın içinde olmayacağız. Bizim çizgimiz budur. Bunun dışında hiçbir yerde yokuz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER