Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hafter’in 55 maddeyi kabul ettiğine inanmadım, inanmıyorum. Hafter, Mitiga Havalimanı’nı bombaladı, bombalamaya devam ediyor. Bu ne demektir? Ben ateşkesi kabul etmedim demektir. İmzası da yok. Havaalanına 11 füze attı. Bunların hepsi tespitli. Bunlar tespitli olduğuna göre Berlin sürecine gelen ülkelerin bu adama artık yüz vermemesi lazım” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, Vahdettin Köşkü’nde bir araya geldi. Görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Angela Merkel ortak basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün misafirlerimizle yoğun ve verimli programı gerçekleştirdik. Akademik alandaki işbirliğimizin lokomotiflerinden olan Türk -Alman Üniversitesinin yeni eğitim ve sosyal tesis binaların resmi açılışını yaptık. Sayın Merkel’e görüşmelerimizde Türkiye-Almanya ikili ilişkilerini kapsamlı şekilde görüşerek ele aldık.
Küresel ve bölgesel belirsizlikler bu işbirliğinin değerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ekonomi, ticaret, yatırım, enerji ve turizm alanlarında mevcut işbirliğimizi daha da ileri taşımakta kararlıyız. Ayrıca yenilenebilir enerji, dijitalleşme, yapay zeka gibi konularda da ciddi potansiyelimiz bulunuyor. Geçen yıl Berlin’de düzenlenen Türk Alman yapay zeka konferansının bu sene Türkiye’de yapılmasının planlanması buna güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Görüşmelerimizde Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini de ele aldık. Sayın Şansölye’ye, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği’nden beklentilerimizi aktardık. Almanya Temmuz ayından itibaren Avrupa Birliği dönem başkalığını üstlenecek. Bunu Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin geliştirilmesi bakımından önemli fırsat teşkil edeceğini düşünüyoruz. Almanya’da yaşayan ve sayıları 3 .5 milyona yakın Türk toplumunun huzur ve refahı da bizim için öncelikli bir meseledir. Türklerin 2. Dünya Savaşı sonrasında kalkındırmasında ter döktükleri Almanya’da kendilerini evlerinde hissetmeler bizim için çok önemlidir” dedi.
“İdlib son haftalarda rejimin ağır saldırılarına maruz kalmaktadır”
“Türkiye ve Almanya göç konusunda Avrupa’nın yükünün büyük kısmını üstlenmiş durumdadır” diyen Erdoğan, “Avrupa Birliğinin ve Avrupa ülkelerinin Suriyelilere daha fazla ve hızlı yardım yapmaları her şeyden önce insanı bir sorumluluktur. İdlib son haftalarda rejimin ağır saldırılarına maruz kalmaktadır. Rejim okullar ve hastaneler dahil tüm sivil yerleşim yerlerini aralıksız bombalıyor. İdlib halkının içinde bulunduğu insani dramı hafifletmek için elimizden gelen çabayı sergiliyoruz. İdlibli kardeşlerimize yönelik vahşetin son bulması için herkesin rejim üzerinde baskı kurması gerekmektedir. Biz Libya’da askeri çözümün mümkün olmadığını her vesileyle vurguladık. Türkiye olarak Almanya’nın bu inisiyatifine en samimi ve etkin destek veren ülkelerin başında yer aldık.
Talebi üzerine Libya’da meşru hükümete destek sağlamamızın amacı kan dökülmesinin önüne geçmek, siyasi sürecin canlanmasına katkıda bulunmaktır. Ulusal Mutabakat Hükümetine destek vermek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 22, 59 sayılı kararı gereğince bir tercih değil, yükümlülüktür. Darbeci Hafter ve destekçilerinin son birkaç gündür saldırılarını artırması, bu şahsın uzlaşı gibi bir niyetinin olmadığını göstermiştir. Ve kendisine verilen bu destekler ciddi manada şımartmıştır. Biz her halükarda Libyalı kardeşlerimizi zor günlerinde yalnız bırakmamakta kararlıyız. Libya, savaş baronlarının ve terör örgütlerinin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir ülkedir.
Türkiye ve Almanya olarak sorunların diyalog yoluyla çözümüne öncelik veriyor. Tarafları sağduyu ve aklıselim çağrısında bulunuyoruz. Bugün ele aldığımız hususlarda kaydedeceğimiz gelişmeleri, gerek çok boyutlu ikili ilişkilerimiz, gerekse AB katılım sürecimiz bakımından katı sağlamasını temenni ediyorum” dedi.
“Kırılgan bir ateşkesin kesin, sağlam ve kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çabaların harcanması gerekiyor”
Toplantıda konuşan Almanya Başbakanı Merkel, “Özellikle ticari ve ekonomi ilişkilerimizi ortak bir komisyonun devamı ile katkı sağlayabileceğimiz söyledik. İkili konular kapsamında yine Alman vatandaşı olan ve yurtdışına çıkıl yasağı bulunan tutuklu bulunan Alman vatandaşlarının durumlarında ilerleme kaydetmek için görüşmeye niyetli olduğumuzu ifade ettik. Aynı zamanda burada görevli Alman gazetecilerinin akreditasyonunun en kısa zamanda verilmesi de konuştuğumuz konulardan biriydi. İdlib’de insanlara yardım edebilirsek ve onlara yapılabilecek olan daha sağlam barınma imkanları sağlanabilirse çok iyi olacağını ifade ettik. Libya onuşu konularımızdan biriydi. Artık kırılgan bir ateşkesin kesin, sağlam ve kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çabaların harcanması gerekiyor” diye konuştu.
“Askerimiz eğitim çalışmalarına gerekli desteği verecek”
Gazetecinin ‘silah ambargosuna uyacak mısınız?’ sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda oradaki askeri güçlere Sarrac yanlısı güçlere eğitim vermek için TBMM’den de süreci tamamladık. Buradan çıkarmış olduğumuz yasal düzenleme ile heyetimizi gönderdik, gönderiyoruz. Biz Sarrac’ı yalnız bırakmayacağız. Kendilerine elimizden gelen desteği vermekte kararlıyız. TBMM’den kahir ekseriyetin almış olduğu kararla askerimizi gönderiyoruz. Askerimiz eğitim çalışmalarına gerekli desteği verecek.
500 yıllık geçmişi olan Türkiye’nin Libya’daki mazisi ve onların da daveti herhalde bu hakkı doğurur. Biz terör noktasında tanınırlığı olmayan kişiye değil biz BMGK’nın tanıdığı Sarrac’a ve onun ordusuna böyle bir desteği veriyoruz. Moskova’da oraya çağrılmışlardır oradan kaçmıştır adeta. Berlin sürecine davet edilmiştir 55 maddelik metne de yine imzasını koymamış, daha sonra koyacağı söylenmiştir. Ama daha sonra aldığım bir bilgiye göre 28’inde sonra oraya katılacağına dair şeyler söyleniyor. Bunlar tutarlı şeyler değil. Eğer böyle bir insan şımartılırsa bu desteklerin arkasında Abu Dabi var mısır var yine Wagner var Wagner’in arkasında kimlerin olduğu malum Sudan’dan kara gücü var. 500 yıllık bir maziye sahip Türkiye’yi Libya’ya davet eden dostlara bizim hayır dememiz mümkün değildi” dedi.
Soruya cevap veren Merkel, “Taraflar aynı zamanda ateşkesi destekleme konusunda yükümlülük üstlendiler. Ateşkes yer yer ihlal edildi. Fakat konferanstan beri ve daha önce de çatışmalar epey azalmıştı. Şu anda önemli olan askeri komitenin toplanması. Ben bütün çatışmaların hemen sonlanacağını beklemiyordum. Çok kırılgan bir denge. Tarafların 55 maddeyi kabul etmeleri çok önemliydi” dedi.
“Hafter henüz imza koymuş değil. Sadece sözde kabul etmiş durumda”
Merkel’in sözlerine karşılık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “55 maddeyi sözde kabul etmek başka bir şey, altına imza koymak başka bir şey. Hafter henüz imza koymuş değil. Sadece sözde kabul etmiş durumda. Biz bunları tamamıyla kabul etmiş olarak alamıyoruz” dedi.
Konuşmasının devamında Merkel, “Bu 55 madde toplantıya katılanlar tarafından kabul edildi daha sonra BMGK’da onaylanacak. Hafter sadece ateşkesi kabul etti. Askeri komite için isim bildirdi. İlk hedef şu ana kadar taraflara destek verenlerin bir araya gelmesiydi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “Kabul etti ama imza koydu mu? İmza yok” dedi.
“AB’nin destek vereceğini düşünüyorum”
Gazetecinin mülteciler hakkında sorduğu soruya cevap veren Merkel, “İki defa verilen 3 milyar Euro’nun haricinde AB’nin destek vereceğini düşünüyorum. Kısa vadede insanların geri dönmesi söz konusu değil. İdlib’le ilgili destek vermeye hazırız. Onların barınabileceği sabit binaların yapımı söz konusuymuş bu çabalara destek vermemiz mümkün olabilir. Güvenli bölgeye ilgili olarak BM mülteciler komisyonuyla görüşüldü. Fakat BM oradan beli bir mültecinin geri döneceğini düşünülürse o kuruluşla adımlar atılabilir” dedi.
"400 bin idlib’li sınırımıza doğru hareket ediyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “Şansölye Merkel’e İdlib’deki durumu açtım. Şu anda 400 bine yakın İdlib’li bizim sınırımıza doğru hareket halinde. Çadırlarla bu işi çözmek mümkün değil. Süratle briket barınaklar yapmak suretiyle bir seferberlik ilan ettik. İlk etapta 10bin briket barınak yapma adımları atıldı. Gerekirse bunları artırarak devam edeceğiz. Bizim sınıra 30-40 km mesafede Suriye tarafında bunlar yapılacak.
Güvenli bölge konusu, Tel Abyad ve Resulayn arasındaki 32 km derinliğindeki bölgedir. Bu bölgede adımı attık. Maalesef başta ABD olmak üzere Rusya ve tüm batılı ülkeler burada dedik ki ’planımız hazır’. Bizler bu projeyi hayata geçirebilir ama el ele vermemiz lazım. Briket evlere benzemez, insani bir yaşamın olacağı bir adımı atacağız. Bu güvenli bölge barışın egemen olduğu bir yer olsun dedik ama maalesef bize bir olumlu dönüş olmadı.
Maalesef gerek ABD gerek Rusya ile yaptığımız görüşmelerde terör örgütü bu bölgelerden çıkarılmış değil. Bunların buradan çıkarılması gerekiyor. Bizim mücadelemiz de sürüyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AB’nin bize 6 milyar Euro bir destek sözü vardı. Bizim harcamamız 40 milyar doları geçmiş durumda. Ben burada tek olumlu yaklaşımı Sayın Şansölyeden aldım. Para para demekle cebe girmiyor. Ama para geldiği zaman Sayın Şansölye’ye teşekkürü de yapmasını biliriz” dedi.
“Alman gazetecilere yönelik olumsuz bir tavır olmadığını ifade etmek isterim”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman gazetecinin sorduğu çalışma izni ile ilgili olarak, “Uluslararası basın mensuplarının çalışma izinleri İletişim Başkanlığımızın görev alanına girmektedir. Başkanlığımız 2019 yılında 19 Alman medya kuruluşundan 30 gazeteciye yerleşik akreditasyon kartı düzenlenmiştir. Başkanlığımıza 17 Ocak 2020 itibarıyla 28 Alman basın mensubunun başvurusu ulaşmıştır. Başvurular 31 Aralık 2019 tarihinde tamamlanmıştır. Değerlendirmeler yapılmaktadır. Almanya ile ilişkilerimizden rahatsız olan bazı kesimlerin bu değerlendirmeleri Türkiye’nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği yönünde yansıtmaya çalıştığını görüyoruz. Alman gazetecilere yönelik olumsuz bir tavır olmadığını ifade etmek isterim” dedi.
“Darbe teşebbüsünde bulunmuş bir kişiyse eğer, bağımsız mahkemelerimizin kararını saygıyla karşılamak durumundayız”
Almanya’nın FETÖ konusundaki hassasiyetlerini soran gazeteciye cevap veren Merkel, “Şunu söyleyebilirim PKK’yı konuştuk. PKK konusunda önlem alınıyor Almanya’da. Türkiye’den ya da başka ülkelerden iltica talebinde bulunan insanlar söz konusu olduğunda bağımsız mahkemeler buna karar veriyor. Biz devlet olarak kimseyi desteklemiyoruz. Darbe teşebbüsünde bulunmuş bir kişiyse eğer, bağımsız mahkemelerimizin kararını saygıyla karşılamak durumundayız. Tabii ki bazen fikir ayrılıkları var” dedi.
“Hafter’in bu 55 maddeyi kabul ettiğine ben inanmadım, inanmıyorum”
Libya’daki son durum ile ilgili sorulan soruya cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafter’in bu 55 maddeyi kabul ettiğine ben inanmadım, inanmıyorum. Hafter, Mitiga Havalimanı’nı bombaladı, bombalamaya devam ediyor. Bu ne demektir? Ben ateşkesi kabul etmedim demektir. Güvenilir bir yanı yok. İmzası da yok. Havaalanına 11 füze attı. Bunların hepsi tespitli. Bunlar tespitli olduğuna göre Berlin sürecine gelen ülkelerin bu adama artık yüz vermemesi lazım. Ben eğer bir devletin başındaysam, masaya oturup imza attığımız anlaşmaya uymayan kişi için bu adam yüz vermem. Bu BM Güvenlik Konseyine de gönderilecek. Hafter’in imzası yine yok” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, Vahdettin Köşkü’nde bir araya geldi. Görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Angela Merkel ortak basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün misafirlerimizle yoğun ve verimli programı gerçekleştirdik. Akademik alandaki işbirliğimizin lokomotiflerinden olan Türk -Alman Üniversitesinin yeni eğitim ve sosyal tesis binaların resmi açılışını yaptık. Sayın Merkel’e görüşmelerimizde Türkiye-Almanya ikili ilişkilerini kapsamlı şekilde görüşerek ele aldık.
Küresel ve bölgesel belirsizlikler bu işbirliğinin değerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ekonomi, ticaret, yatırım, enerji ve turizm alanlarında mevcut işbirliğimizi daha da ileri taşımakta kararlıyız. Ayrıca yenilenebilir enerji, dijitalleşme, yapay zeka gibi konularda da ciddi potansiyelimiz bulunuyor. Geçen yıl Berlin’de düzenlenen Türk Alman yapay zeka konferansının bu sene Türkiye’de yapılmasının planlanması buna güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Görüşmelerimizde Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini de ele aldık. Sayın Şansölye’ye, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği’nden beklentilerimizi aktardık. Almanya Temmuz ayından itibaren Avrupa Birliği dönem başkalığını üstlenecek. Bunu Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin geliştirilmesi bakımından önemli fırsat teşkil edeceğini düşünüyoruz. Almanya’da yaşayan ve sayıları 3 .5 milyona yakın Türk toplumunun huzur ve refahı da bizim için öncelikli bir meseledir. Türklerin 2. Dünya Savaşı sonrasında kalkındırmasında ter döktükleri Almanya’da kendilerini evlerinde hissetmeler bizim için çok önemlidir” dedi.
“İdlib son haftalarda rejimin ağır saldırılarına maruz kalmaktadır”
“Türkiye ve Almanya göç konusunda Avrupa’nın yükünün büyük kısmını üstlenmiş durumdadır” diyen Erdoğan, “Avrupa Birliğinin ve Avrupa ülkelerinin Suriyelilere daha fazla ve hızlı yardım yapmaları her şeyden önce insanı bir sorumluluktur. İdlib son haftalarda rejimin ağır saldırılarına maruz kalmaktadır. Rejim okullar ve hastaneler dahil tüm sivil yerleşim yerlerini aralıksız bombalıyor. İdlib halkının içinde bulunduğu insani dramı hafifletmek için elimizden gelen çabayı sergiliyoruz. İdlibli kardeşlerimize yönelik vahşetin son bulması için herkesin rejim üzerinde baskı kurması gerekmektedir. Biz Libya’da askeri çözümün mümkün olmadığını her vesileyle vurguladık. Türkiye olarak Almanya’nın bu inisiyatifine en samimi ve etkin destek veren ülkelerin başında yer aldık.
Talebi üzerine Libya’da meşru hükümete destek sağlamamızın amacı kan dökülmesinin önüne geçmek, siyasi sürecin canlanmasına katkıda bulunmaktır. Ulusal Mutabakat Hükümetine destek vermek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 22, 59 sayılı kararı gereğince bir tercih değil, yükümlülüktür. Darbeci Hafter ve destekçilerinin son birkaç gündür saldırılarını artırması, bu şahsın uzlaşı gibi bir niyetinin olmadığını göstermiştir. Ve kendisine verilen bu destekler ciddi manada şımartmıştır. Biz her halükarda Libyalı kardeşlerimizi zor günlerinde yalnız bırakmamakta kararlıyız. Libya, savaş baronlarının ve terör örgütlerinin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir ülkedir.
Türkiye ve Almanya olarak sorunların diyalog yoluyla çözümüne öncelik veriyor. Tarafları sağduyu ve aklıselim çağrısında bulunuyoruz. Bugün ele aldığımız hususlarda kaydedeceğimiz gelişmeleri, gerek çok boyutlu ikili ilişkilerimiz, gerekse AB katılım sürecimiz bakımından katı sağlamasını temenni ediyorum” dedi.
“Kırılgan bir ateşkesin kesin, sağlam ve kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çabaların harcanması gerekiyor”
Toplantıda konuşan Almanya Başbakanı Merkel, “Özellikle ticari ve ekonomi ilişkilerimizi ortak bir komisyonun devamı ile katkı sağlayabileceğimiz söyledik. İkili konular kapsamında yine Alman vatandaşı olan ve yurtdışına çıkıl yasağı bulunan tutuklu bulunan Alman vatandaşlarının durumlarında ilerleme kaydetmek için görüşmeye niyetli olduğumuzu ifade ettik. Aynı zamanda burada görevli Alman gazetecilerinin akreditasyonunun en kısa zamanda verilmesi de konuştuğumuz konulardan biriydi. İdlib’de insanlara yardım edebilirsek ve onlara yapılabilecek olan daha sağlam barınma imkanları sağlanabilirse çok iyi olacağını ifade ettik. Libya onuşu konularımızdan biriydi. Artık kırılgan bir ateşkesin kesin, sağlam ve kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çabaların harcanması gerekiyor” diye konuştu.
“Askerimiz eğitim çalışmalarına gerekli desteği verecek”
Gazetecinin ‘silah ambargosuna uyacak mısınız?’ sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda oradaki askeri güçlere Sarrac yanlısı güçlere eğitim vermek için TBMM’den de süreci tamamladık. Buradan çıkarmış olduğumuz yasal düzenleme ile heyetimizi gönderdik, gönderiyoruz. Biz Sarrac’ı yalnız bırakmayacağız. Kendilerine elimizden gelen desteği vermekte kararlıyız. TBMM’den kahir ekseriyetin almış olduğu kararla askerimizi gönderiyoruz. Askerimiz eğitim çalışmalarına gerekli desteği verecek.
500 yıllık geçmişi olan Türkiye’nin Libya’daki mazisi ve onların da daveti herhalde bu hakkı doğurur. Biz terör noktasında tanınırlığı olmayan kişiye değil biz BMGK’nın tanıdığı Sarrac’a ve onun ordusuna böyle bir desteği veriyoruz. Moskova’da oraya çağrılmışlardır oradan kaçmıştır adeta. Berlin sürecine davet edilmiştir 55 maddelik metne de yine imzasını koymamış, daha sonra koyacağı söylenmiştir. Ama daha sonra aldığım bir bilgiye göre 28’inde sonra oraya katılacağına dair şeyler söyleniyor. Bunlar tutarlı şeyler değil. Eğer böyle bir insan şımartılırsa bu desteklerin arkasında Abu Dabi var mısır var yine Wagner var Wagner’in arkasında kimlerin olduğu malum Sudan’dan kara gücü var. 500 yıllık bir maziye sahip Türkiye’yi Libya’ya davet eden dostlara bizim hayır dememiz mümkün değildi” dedi.
Soruya cevap veren Merkel, “Taraflar aynı zamanda ateşkesi destekleme konusunda yükümlülük üstlendiler. Ateşkes yer yer ihlal edildi. Fakat konferanstan beri ve daha önce de çatışmalar epey azalmıştı. Şu anda önemli olan askeri komitenin toplanması. Ben bütün çatışmaların hemen sonlanacağını beklemiyordum. Çok kırılgan bir denge. Tarafların 55 maddeyi kabul etmeleri çok önemliydi” dedi.
“Hafter henüz imza koymuş değil. Sadece sözde kabul etmiş durumda”
Merkel’in sözlerine karşılık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “55 maddeyi sözde kabul etmek başka bir şey, altına imza koymak başka bir şey. Hafter henüz imza koymuş değil. Sadece sözde kabul etmiş durumda. Biz bunları tamamıyla kabul etmiş olarak alamıyoruz” dedi.
Konuşmasının devamında Merkel, “Bu 55 madde toplantıya katılanlar tarafından kabul edildi daha sonra BMGK’da onaylanacak. Hafter sadece ateşkesi kabul etti. Askeri komite için isim bildirdi. İlk hedef şu ana kadar taraflara destek verenlerin bir araya gelmesiydi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “Kabul etti ama imza koydu mu? İmza yok” dedi.
“AB’nin destek vereceğini düşünüyorum”
Gazetecinin mülteciler hakkında sorduğu soruya cevap veren Merkel, “İki defa verilen 3 milyar Euro’nun haricinde AB’nin destek vereceğini düşünüyorum. Kısa vadede insanların geri dönmesi söz konusu değil. İdlib’le ilgili destek vermeye hazırız. Onların barınabileceği sabit binaların yapımı söz konusuymuş bu çabalara destek vermemiz mümkün olabilir. Güvenli bölgeye ilgili olarak BM mülteciler komisyonuyla görüşüldü. Fakat BM oradan beli bir mültecinin geri döneceğini düşünülürse o kuruluşla adımlar atılabilir” dedi.
"400 bin idlib’li sınırımıza doğru hareket ediyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “Şansölye Merkel’e İdlib’deki durumu açtım. Şu anda 400 bine yakın İdlib’li bizim sınırımıza doğru hareket halinde. Çadırlarla bu işi çözmek mümkün değil. Süratle briket barınaklar yapmak suretiyle bir seferberlik ilan ettik. İlk etapta 10bin briket barınak yapma adımları atıldı. Gerekirse bunları artırarak devam edeceğiz. Bizim sınıra 30-40 km mesafede Suriye tarafında bunlar yapılacak.
Güvenli bölge konusu, Tel Abyad ve Resulayn arasındaki 32 km derinliğindeki bölgedir. Bu bölgede adımı attık. Maalesef başta ABD olmak üzere Rusya ve tüm batılı ülkeler burada dedik ki ’planımız hazır’. Bizler bu projeyi hayata geçirebilir ama el ele vermemiz lazım. Briket evlere benzemez, insani bir yaşamın olacağı bir adımı atacağız. Bu güvenli bölge barışın egemen olduğu bir yer olsun dedik ama maalesef bize bir olumlu dönüş olmadı.
Maalesef gerek ABD gerek Rusya ile yaptığımız görüşmelerde terör örgütü bu bölgelerden çıkarılmış değil. Bunların buradan çıkarılması gerekiyor. Bizim mücadelemiz de sürüyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AB’nin bize 6 milyar Euro bir destek sözü vardı. Bizim harcamamız 40 milyar doları geçmiş durumda. Ben burada tek olumlu yaklaşımı Sayın Şansölyeden aldım. Para para demekle cebe girmiyor. Ama para geldiği zaman Sayın Şansölye’ye teşekkürü de yapmasını biliriz” dedi.
“Alman gazetecilere yönelik olumsuz bir tavır olmadığını ifade etmek isterim”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman gazetecinin sorduğu çalışma izni ile ilgili olarak, “Uluslararası basın mensuplarının çalışma izinleri İletişim Başkanlığımızın görev alanına girmektedir. Başkanlığımız 2019 yılında 19 Alman medya kuruluşundan 30 gazeteciye yerleşik akreditasyon kartı düzenlenmiştir. Başkanlığımıza 17 Ocak 2020 itibarıyla 28 Alman basın mensubunun başvurusu ulaşmıştır. Başvurular 31 Aralık 2019 tarihinde tamamlanmıştır. Değerlendirmeler yapılmaktadır. Almanya ile ilişkilerimizden rahatsız olan bazı kesimlerin bu değerlendirmeleri Türkiye’nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği yönünde yansıtmaya çalıştığını görüyoruz. Alman gazetecilere yönelik olumsuz bir tavır olmadığını ifade etmek isterim” dedi.
“Darbe teşebbüsünde bulunmuş bir kişiyse eğer, bağımsız mahkemelerimizin kararını saygıyla karşılamak durumundayız”
Almanya’nın FETÖ konusundaki hassasiyetlerini soran gazeteciye cevap veren Merkel, “Şunu söyleyebilirim PKK’yı konuştuk. PKK konusunda önlem alınıyor Almanya’da. Türkiye’den ya da başka ülkelerden iltica talebinde bulunan insanlar söz konusu olduğunda bağımsız mahkemeler buna karar veriyor. Biz devlet olarak kimseyi desteklemiyoruz. Darbe teşebbüsünde bulunmuş bir kişiyse eğer, bağımsız mahkemelerimizin kararını saygıyla karşılamak durumundayız. Tabii ki bazen fikir ayrılıkları var” dedi.
“Hafter’in bu 55 maddeyi kabul ettiğine ben inanmadım, inanmıyorum”
Libya’daki son durum ile ilgili sorulan soruya cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafter’in bu 55 maddeyi kabul ettiğine ben inanmadım, inanmıyorum. Hafter, Mitiga Havalimanı’nı bombaladı, bombalamaya devam ediyor. Bu ne demektir? Ben ateşkesi kabul etmedim demektir. Güvenilir bir yanı yok. İmzası da yok. Havaalanına 11 füze attı. Bunların hepsi tespitli. Bunlar tespitli olduğuna göre Berlin sürecine gelen ülkelerin bu adama artık yüz vermemesi lazım. Ben eğer bir devletin başındaysam, masaya oturup imza attığımız anlaşmaya uymayan kişi için bu adam yüz vermem. Bu BM Güvenlik Konseyine de gönderilecek. Hafter’in imzası yine yok” diye konuştu.