Bursa

Dövizdeki artış mali müşavirleri etkiledi

Bursa Serbest Muhasebeci  ve Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) Değerlendirme Yükümlülükleri ve Kur Farkları konulu seminerle üyelerini bilgilendirdi. Yeminli Mali Müşavir Mustafa Dündar tarafından verilen seminer öncesi üyelere seslenen BSMMMO Başkanı Ahmet Hikmet Sönmez Türkiye’nin son günlerde içerisinde bulunduğu ekonomik duruma değinerek, “Dolar artışından kaynaklanan zamlar vatandaşın ve işverenin belini bükecek” dedi.

Dövizdeki artış mali müşavirleri etkiledi
15-12-2016 18:28

Bursa Akademik Odalar Yerleşkesi’nde (BAOB) bulunan BSMMMO Konferans Salonu’nda üyelerin talebi üzerine Değerlendirme Yükümlülükleri ve Kur Farkları konulu seminer düzenlendi. Yeminli Mali Müşavir Mustafa Dündar tarafından verilen seminerde son zamanlarda dövizde yaşanan artışın meslek üzerindeki etkileri anlatıldı. BSMMMO Başkanı Ahmet Hikmet Sönmez seminer öncesi oda üyelerine seslenerek ülke ekonomisine değindi. Dış politikada yaşananların ülkeyi sıkıntıya soktuğunu belirten Sönmez, “Dış politikadaki sorunlar ekonomiyi de olumsuz yönde etkiliyor. Ekonomide yaşanan gelişmeleri endişe ile takip etmekteyiz. Her geçen gün işverenler tasarrufa yönelirken, dolar freni kopmuşçasına hızla artmaya devam ediyor. Bu endişeli halimiz bir süre daha sürecekmiş gibi duruyor. Doların artmasıyla birlikte oluşan zamlar vatandaşların belini bükecek. Yumurta gibi temel besin maddesinin bile fiyatında büyük artışlar yaşandı. Sorulduğunda dolara bağlanıyor. Bu zamanlar sadece vatandaş değil, hammaddeyi ya da ürünü yurtdışından alan işvereni de olumsuz olarak etkileyecek. Bu durumun meslektaşlarımızı da etkilemesi kaçınılmaz. İşte bu nedenle düzenlediğimiz Değerlendirme Yükümlülükleri ve Kur Farkları konulu seminerimizi önemsemeliyiz” ifadelerini kullandı.

Seminer’de 2017 yılında uygulanacak kuralları hatırlatan Yeminli Mali Müşavir Mustafa Dündar, “1 Ocak 2017 tarihinden itibaren mal ihraç edenler ile yolcu beraberi mal ihraç edenlerin e-fatura düzenlemeleri gerektiği ifade edilmiştir. Söz konusu yükümlülük sadece ve sadece e-fatura kapsamında olan mükellefler için geçerli olup, e-fatura kapsamında olmayan mükellefler için eskiden olduğu gibi ihracat faturaları dahil tüm faturaları kağıt ortamında düzenleyeceklerdir.Kambiyo işlemlerine bakıldığında yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığı’nca tespit edilecek. Değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığı’nca kur ilan edilmediği durumlarda Merkez Bankası’nca ilan edilen kurların esas alınması gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kurunun döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kuru uygulanacaktır” dedi.

Yeni yılla birlikte Gümrük Kanunu’ndaki yeniliklere de dikkat çeken Dündar,” Eşyanın gümrük vergisine esas alınacak kıymetinin Türk Lirası olarak beyanı zorunludur. Fatura veya diğer belgelerde yazılı yabancı paralar, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihte yürürlükte olan Merkez Bankası döviz satış kurlar üzerinden Türk Lirasına çevrilir hükmü yer almaktadır. Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği hükme bağlanmıştır” ifadelerini kullandı.

Mali müşavirlerin en çok merak ettiği konulardan biri olan kur farklarını da anlatan Mustafa Dündar, “Döviz kredisi kullanılarak edinilen sabit kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi sonucunda ortaya çıkan kur farklarından, sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların, kıymetin maliyetine eklenmesi zorunlu bulunmakta. Aynı kıymetlerle ilgili söz konusu dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise, ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilerek amortisman konusu yapılması gerekmektedir. Sabit kıymetle ilgili yasal düzenlemelerde lehe oluşan kur farklarının maliyetten düşülmesini engelleyen bir hüküm bulunmaması ve açıklama ve uygulamaya yön verme amacıyla yayımlanan genel tebliğlerle bir hakkın sınırlanmasının mümkün olmaması

Karşısında aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır” dedi.

Dündar sözlerini şu cümlelerle sürdürdü;

“Vergi Usul Kanunu’na göre emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi mükelleflerin ihtiyarına bırakılmıştır. Gerçek borç ve alacaklar nedeniyle oluşan kur farkları dönem sonunda hesaplara yansıtılarak dönem geliri, gideri olarak dikkate alınacaktır. Yabancı para cinsinden alınan veya verilen avanslar yabancı para cinsinden olan borç ve alacak hükmünde olduğundan, dönem sonunda Vergi Usul Kanunu’nun 263’üncü maddesine göre borsa rayici ile yabancı paranın borsada rayici yoksa Maliye Bakanlığı’nca tespit edilen kur esas alınmak suretiyle değerlenmesi ve ortaya çıkan kur farkının gelir veya gider olarak dikkate alınarak dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Yapılacak yatırımlar için döviz cinsinden verilen avanslar döviz cinsinden alacak hükmünde olduğundan, dönem sonlarında değerlemeye tabi tutulması, değerleme sonucu oluşan kur farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Kur farklarında KDV değerleme sırasında değil ödeme sırasında hesaplanır. Çekin cirosu ödeme kabul edilmektedir. Vade farkının talep edilebilmesi için sözleşmede vade farkı kaydının bulunması veya vade farkına ilişkin sözleşme yapılması taraflar arasında vade farkı uygulamasının benimsenmiş olması, vade farkının uygulanması konusunda ticari örf ve adet bulunması gerekmektedir”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER