İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"GÜL BAHÇESİNE GİRERCESİNE TOPRAĞA DÜŞEN ŞEHİTLERİMİZ..."
İstanbul, vatanım İstanbul, canım İstanbul, sevdam İstanbul. Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul. Bugün burada milyonlarca nefesiyle teröre karşı tek ses olarak bir araya gelen İstanbul. Sizleri tüm kalbimle selamlıyorum. 78 milyon vatandaşımızı selamlıyorum. İstiklalimiz ve istikbalimiz uğruna az önce de söylendi. Gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ediyorum. Şehitlerimizin yakınlarına gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Terörle mücadelede görev alan tüm güvenlik güçlerimize bölgede zor şartlar altında vazifelerini sürdüren tüm kamu görevlilerimize, milletim adına buradan İstanbul’dan şükranlarımı özellikle sunuyorum. Terör örgütlerinin baskılarına, tehditlerine, saldırılarına rağmen vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği devletimizin bekası için sabreden bu yönde irade ortaya koyan tüm kardeşlerime Allah sizlerden razı olsun diyorum.
İnanıyorum ki bu birliğinizi bozmayacaksınız. Ve bu yolda kararlı bir şekilde inşallah geleceğe yürüyeceğiz. Teröre karşı tepkisini elinde bayrağıyla, çakmak çakmak gözleriyle, gümbür gümbür atan yüreğiyle dudaklarından eksik etmediği duasıyla ve en önemlisi aklıyla, metanetiyle ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan şükranlarımı iletiyorum.
Ebedi vatanımızı son devletimizi, bin yıllık kardeşliğimizi kimi zaman tüm fesat odaklarına rağmen o etnik fitneyle mezhep fitnesiyle sapkın akımlarla bölmek isteyenlere en güzel cevabı işte burada Yenikapı’da bugün sizler veriyorsunuz.
YAHYA KEMAL'DEN ALINTI YAPTI
Sizler Yahya Kemal’in rabbimize şu hitabıyla inanıyorum ki bugün buradasınız. Ne diyor Yahya Kemal? “Şu kopan fırtına Türk ordusudur yarabbi, senin uğruna ölen ordu budur yarabbi, ta ki yükselsin ezanlar ezanlarla müeyyed nâmın, galip et çünkü son ordusudur İslam’ın” diyerek dua ettiği o büyük milletin ta kendisisiniz.
"MİLLETLERİN HAYATINDA İMTİHAN DÖNEMLERİ VARDIR"
Kardeşlerim Hacı Bektaş Veli’nin ifadesiyle ne diyor? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Milletlerin hayatlarında imtihan dönemleri vardır. Biz de millet olarak bin yıl önce bu coğrafyaya bastığımızda kesintisiz devam eden bir imtihan sürecinin adeta yeni bir safhasını yaşıyoruz. Bizim bu imtihandaki asıl gayemiz nedir? Halka hizmet, hakka hizmettir ölçüsü. Bu ölçüyü yakalamak onun adını yükseltmek en üstte tutmak için bu yolda yürüyoruz. İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olanıdır. İlkemiz bu. Bu davanın sembolü de işte dört bir yanımızda dalgalanan şu al yıldızlı al bayrağımızdır.
"BEYAZ TÜRKLERİN DESTEĞİYLE AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORLAR"
Çıkmış birisi ne diyor? Bayrağa diyor saldırı mı var diyor. Daha ne olacaktı? Yalan üzerine inşa ettiğiniz bir dünyanız var. cesetlerini kendilerine ait paçavraya saranlar ve ondan sonra da bayrağa saldırı mı var? zorla kongrelerinizde bayrağımızı astılar. Zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız. Ama şimdi bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Sazla, cazla bu iş yürümez. Ama ben gerçek saz sahibini bir kenara koyuyorum, onlara saygım çok.
"BAYRAĞA SAHİP ÇIKAN MİLLİDİR"
Bayrağımız… Görüyoruz değil mi? Yolumuz karlı dağlara düştüğünde kızıllığında ısındığımız, çöllere düştüğümüzde gölgesine sığındığımız, doğumumuzdan düğünümüze ve ölümümüze kadar gözümüzün önünden ayırmadığımız bayrağımız, bu bayrağın yere düşmemesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, kaçınmayacağız. Sağımıza solumuza bakmadan onun uğrunda can vermeyi cana minnet sayarak her birimiz vazifemize koştuk, koşarız.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Rengini şehitlerimizin kanlarından alan, hilali bağımsızlığımızın sembolü yıldızı şehidimizin ta kendisi olan bayrağımızın anlam olarak dünyada eşi benzeri yoktur. Kim ki bu bayrağa sahip çıkıyorsa, o yerlidir, millidir, Türkiye’lidir.
"BAYRAĞA YAN GÖZLE BAKAN MANKURTTUR"
Kim ki bu bayrağa yan gözle bakıyorsa, indirmeye, yakmaya çalışıyorsa işte o bu vatanla da bu milletle de bağı kalmamış olan köksüz, ruhsuz, aşksız, sevgisiz bir mankurttur.
Açık söylüyorum bugün milletimizin karşısında kim varsa dün Malazgirt’te de onlar vardı. Dün Kılıçarslan’ın Selahaddin Eyyübi’nin karşısında da onlar vardır. Dün Çanakkale’de de Kurtuluş Savaşı’nda da onlar vardı. Zaman değişti, isimler değişti, yöntemler değişti. Ama araç hiçbir zaman değişmedi. Amaç her zaman bize bu coğrafyayı yar etmemek. Birliğimizi beraberliğimizi kardeşliğimizi bozmak bu kutlu yoldaki mücadelemizi başarısızlığa uğratmaktır.
Hamdolsun gayelerine ulaşamadılar. Bizi yaktıklarını, yıktıklarını sandıkları her dönemde adeta küllerimizden yeniden doğarak emanetçisi olduğumuz o kutlu sancağı hep yükseltmeyi başardık.
Bugün Avrupa’da yaşayan milyonlarca kardeşimiz. Belki mekan olarak uzaktadır ama sonuna kadar millidir. Sonuna kadar yerlidir. Buna karşılık bedenen ülkemizde yaşadığı halde, ruhen gönül coğrafyamızdan kopmuş olan bir kesimin varlığını ibretle görüyoruz.
"KİMSEYİ DIŞLAMADIK DIŞLAMAYIZ"
Sevgili kardeşlerim, bizi asıl üzenler ise millikle yerlilikle bu topraklarla irtibatı koparanların, gönüllü figüranlık yapıyor olanlar. Ülkemizde teröre bulaşanlar da hangi saikte olursa olsun, onlara destek verenler de bu coğrafyada niçin bulunduğunu bilmeyenlerdir. Şu bayrağın anlamına müdrik olmayanlardır. Bu ülkede etnik kökeninden dolayı biz kimseyi dışlamadık, dışlamayız. Biz yaradılanı yaradandan ötürü severiz. Şimdi soruyorum sizlere. Benim Türk kardeşlerim, Türkmen kardeşlerim burada mı?
Benim ülkemde etnik sorun değil terör sorunu vardır. Bizim mücadelemizde herhangi bir etnik gruba değil, terör örgütüne karşıdır. Ona destek verenlere karşıdır. Nitekim gerek terör örgütünün içinde, gerekse onların güdümündeki diğer kuruluşlarda her etnik kökendeki kişiye rastlamak mümkündür. 2005’te Diyarbakır’da bir konuşma yapmıştım. Şöyle o günlere bir dönersek, 2005’teki bu konuşmamda neler söylemiştim, kısaca ifade etmek istiyorum.
"YAĞMUR HERKES İÇİN RAHMETTİR"
Kürt sorunu bu milletin bir parçası değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez, Laz olsun, Arap, Roman olsun. Bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır. Çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır. Millet olmak işte budur. 2005, Diyarbakır.
Orada söyledim bunları. Verilen mücadeleler sonunda artık Türkiye’nin Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır diyecek noktaya geldik. Elbette Kürt kardeşlerimin de sıkıntıları vardır. Peki Türkün yok mu, Lazın yok mu, Arabın yok mu? Çerkezin Gürcünün yok mu? Velhasıl 78 milyon içindeki tüm etnik unsurların kendilerine has sorunları vardır. Bunların konuşulması, çözülmesi için bugüne kadar nasıl samimiyetle mücadele ettiysek aynı şekilde devam edeceğiz.
Biz PKK’ya teröristlere rağmen Selahaddin’i Eyyubi havalimanını yaptık. Başbakanımızla birlikte gittik açılışını yaptık. Yaktılar, yıktılar buna rağmen yaptık. Aynı şekilde Şırnak’ta kim inanırdı? Yaktılar yıktılar yine yaptık. Iğdır’da Ağrı’da yaptık. Bu terör örgütüne rağmen. Terör örgütünün desteklemiş olduğu siyasetçilere rağmen yaptık. Her şeyi yaptık.
"1 KASIM'DA TARİHİ KARAR VE TARİHİ GAYRET İSTİYORUZ"
Ne dedik? Biz teröre ve teröriste karşı en küçük bir müsamaha göstermeyeceğiz. Dağ taş demeden, bunların inlerine girerek kovalayacağız. Bizim bir şehidimizin bedeli hiçbir şeyle mukayese edilmez. Fakat benim sizlerden bir ricam var. 1 Kasım geliyor. 1 Kasım için sizlerden tarihi bir karar, tarihi bir gayret istiyoruz.
"CİCİ ÇOCUK... SİZ KİMİ ALDATIYORSUNUZ YA"
Hani diyorlar ya, biz herhangi bir şey yapmıyoruz. Bakın ben söyleyeyim. 7 Haziran’da gittiler, muhtarları tehdit ettiler. Ve her hafta en az bir kez muhtarlarla toplantı yapıyorum. 400-350 muhtarı Ankara’ya davet ediyorum. geçenlerde güneydoğu-doğu o bölgeden davet ettim 90 tanesi gelemedi. İnceledik, neden? Tehdit altındayız onun için gelemiyoruz dediler. Cici çocuk… Siz kimi aldatıyorsunuz ya? Televizyon ekranlarında kimi aldatıyorsunuz?
"1 KASIM'DA MİLLET GEREĞİNİ YAPACAK"
Şimdi 1 Kasım’a gidiyoruz, aynı oyunu yine oynayacaklar. Ama biz diyoruz ki bu millet adam gibi adam bu millet, inşallah bu tehditlere kulak asmadan gereğini yapacaktır.
Bize düşen iki önemli görev vardır. Birincisi vatan toprağına sımsıkı sarılmaktır. Bunun için devletimiz güvenlik güçlerimiz başta olmak üzere tüm kurumlarıyla mücadelesini vermektedir. Terörle mücadelede verdiğimiz şehitlerimizin acısı yüreğimizi yakıyor. Ama aynı zamanda onların varlığı ve gösterdiği kahramanlık en büyük gücümüzdür. İkincisi, 78 milyonun insanımızın arasında birlik beraberlik kardeşlik duygularını güçlendirmek, tahkim etmektir. Bunun içinde bıkmadan usanmadan sabırla doğruları anlatacağız. Bizi ayakta tutan bağları yeniden güçlendireceğiz. Birbirimizi çıkar için, menfaat için değil Allah için seveceğiz.
Bulanmış olan zihinleri yeniden berraklaştıracağız. Çünkü inancımızın tarihimizin ve kültürümüzün bize gösterdiği yol budur. Kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere aradıkları fırsatı asla vermeyeceğiz. Kapı kapı dolaşacağız ve anlatacağız. Terör örgütünün geçen yıl kurban bayramının son gününde, az önce annesini izlediğiniz, Yasin’in de, ekmek almaya giden Fırat’ın da tüm masumların acısı hepimizin acısıdır. Unutmayın Ceylanpınar’da iki polisimizi, uyurken şehit edenlerin acısı asla yok olamaz. Unutmayın Muş’ta, binbaşımızın eşi ve çocuğu yanında şehit edilmesini unutamayız. Dağlıca’da yarbayımızın yanında askerleriyle beraber şehit edilmesini unutamayız. Bölgede terör örgütünün tehdidi altında hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin sıkıntısı hepimizin sıkıntısıdır.
Milli birlik ve kardeşlik sürecinin geriye doğru işlemesine asla izin vermeyeceğiz. İşte bu şekilde yeni Türkiye’nin yolunu açacak, kapılarını aralayacağız. Bölgesindeki hatta tüm dünyadaki mazlumların umudu olan Türkiye’nin gözden çıkartacak tek bir vatandaşı yoktur.
Aramıza fitne sokmak isteyenlere, milletin fertleri arasında ayrımcılığı yaratmak isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Değil malının canının namusunun tehlikeye düşmesi, tek bir vatandaşımızın kılına zarar gelmesi, gönlünün kırılması dahi bizim için kabul edilemez bir durumdur. Biz yerli ve milli olan herkese, her kardeşimize, kökenine, inancına, mezhebine bakmaksızın kucağımızı ve gönlümüzü sonuna kadar açık tutacağız.
Benim bugün buradan milletimden bir ricam olacak. 1 Kasım seçimlerinde TBMM’ye hangi partiden olursa olsun fark etmez, 550 tane yerli milli bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde ne demek istediğimizi anlıyorsunuz değil mi? Şu anda Türkiye’nin tek ihtiyacı budur. Milli irade dışında bir çözüm asla yok. Siz sandıkta iradenize sahip çıkan, meclis’e yerli ve milli vekil gönderirseniz gerisi çok kolay. Bu konuda milletime inanıyorum. Gün bölücülük değil, fitne değil, kavga değil birleşme kenetlenme hedeflerimize odaklanma günüdür. Biz işte bunun için ne diyoruz? Rabia diyoruz. Tek millet diyoruz, tek bayrak diyoruz, tek vatan, tek devlet diyoruz.
HÜRRİYET