İstanbul
İstanbul'da ikamet eden Enise ve Özgür Çelik çifti, henüz evlenmeden düşündükleri koruyucu aile olma fikrini oğulları 3 yaşındayken gerçekleştirdi. Biyolojik bir çocukları olan çift, dezavantajlı bir çocuğu daha aile sevgisi ve sıcaklığında büyütmek için 2020 tarihinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na başvurdu.
"Koruyucu Aile Hizmeti" programı kapsamında 2021 yılında 9 aylık bir kız çocuğu ile ailelerini büyüten Çelik çifti, yaşadıkları süreci ve 3 yaşına gelen kızlarıyla ilişkilerini AA muhabirine anlattı.
Koruyucu anne Enise Çelik, eşi Özür Çelik ile tanışmadan önce tesadüfi olarak evlat edinmeye, koruyucu aile olmaya istekli olduklarını, biyolojik çocukları olursa biyolojik çocuk sahibi olduktan sonra ikinci çocuk için kararlarının evlat edinme yönünde olduğunu söyledi.
Koruyucu aile ile evlat edinme hizmetleri arasındaki fark konusunda o dönemde pek fikir sahibi olmadıklarını anlatan Enise Çelik, "Biz evlat edinmek için sürece başladık sonra süreç içerisinde bize uzmanlar, yetkililer koruyucu ailelik modelinden bahsettiler. Biz de koruyucu ailelikle ilgili bilgi edindikten sonra bu şekilde devam edebileceğimize karar verdik." dedi.
Çelik, süreç içerisinde çevreden son derece olumlu tepkiler aldıklarını belirterek, "Biz galiba bu konuda çok şanslıyız. Bizim ailelerimiz de arkadaşlarımız da buradaki komşularımız bile herkes aslında ilk bu fikirden bahsettiğimizde çok duygulandılar, bizi çok desteklediler." diye konuştu.
Bazı kişilerden, "Biyolojik çocuğun var, bir olur mu? Çocuğun olabiliyorken kan bağı olsun, biyolojik bir çocuğunuz daha olsun." sözlerini de işittiklerini dile getiren Çelik, herkesin kızları ile tanışmalarının ardından bir farkın olmadığını yaşayarak deneyimlediğini kaydetti.
Çelik, pandemi döneminin karar verme sürecini hızlandırdığına dikkati çekerek, "Hep böyle bir niyetimiz vardı, sadece 'Biyolojik çocuğumuz kaç yaşına geldiğinde bu yola başlasak?' gibi, aramızda ara ara konuştuğumuz bir konuydu bu. Bence pandemi bu süreci çok hızlandırdı çünkü pandemi boyunca hep evdeydik, çok daha fazla, herkes gibi biz de aileye döndük ve aslında bir aile ortamında olamayan çocuklarla ilgili daha çok dertlenmeye başladık." ifadelerini kullandı.
Koruyucu aile olmayı düşünen çiftlere seslenen Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biyolojik çocukla, koruyucu aile modelinin hiçbir farkı yok. O sizin evladınız, nasıl biyolojik çocuğunuza sabrediyorsanız, kendi biyolojik evladınıza nasıl bakıyorsanız hiçbir farkı olmuyor. Ona da tabii ki sinirleniyorum, ona da tabii ki kızıyorum, ona da tahammül edemediğim anlar oluyor ama bir farkı yok yani biyolojik olan oğluma ne kadar tahammül edemiyorsam aynı şekilde ama mutluluklar da aynı şekilde... Onun bir bakışı, onun bir sarılması, biyolojik çocuğumda ne hissediyorsam aynı şeyi hissediyorum. Dolayısıyla hiçbir fark yok ve arada bir fark olabileceğini ima edenler belki biraz kalbimi kırıyor olabilir ama bizi bir arada gören insanların fikrinin çok net, çok kısa sürede değiştiğini zaten çok rahat gözlemleyebiliyoruz."
Çelik, kızının çok eğlendiği, çok mutlu olduğu, içi içine sığmadığı anlara değinerek, "Hep o anlarda bakıp 'iyi ki' diyorum çünkü çok özgüvenli bir kız yetiştiriyoruz, kendine çok güveniyor, çok merhametli, çok sosyal, çok dışa dönük bir çocuk. Eğer bunlarda en ufacık bir katkımız varsa, böyle bir çocuk olarak yetişmesinde ne mutlu bize." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2021'de imzaladığı genelge ile 30 Haziran'ın "Koruyucu Aile Günü" olarak kutlanmasına değinen Çelik, "Benim de dahil olduğum birkaç tane koruyucu aile grupları var, oralarda da tüm aileler 30 Haziran'da çok heyecanlanıyorlar, herkes birbirini tebrik ediyor hatta kurumun da vasıtasıyla bir araya geldiğimiz farklı etkinlikler oluyor. Orada hem aileler hem çocuklar birbirlerini görme fırsatı yakalıyorlar. Buna vesile olduğu için böyle bir günün olması bence çok anlamlı. Buradaki farkındalığı ve bilinç seviyesini yükseltmeye destek olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
"Görüşmelerde bir dolu soru işaretimiz kapanmış oldu"
Koruyucu baba Özgür Çelik, kızları ile kavuşmalarına dek başvuru süreçlerini paylaşarak, şöyle konuştu:
"Başvuru yaptıktan sonra zaten onun belli bir süresi var, 5-6 ay süren bir süreçten geçiyorsunuz. Her ay gidip kurumdaki yetkililerle görüşüyorsunuz, kurumdaki yetkililer size süreci tüm detaylarıyla anlatıyorlar, kafanızda hiçbir soru işareti kalmıyor. Bu arada o görüşmelerin yapılmasını biz başta biraz anlamsız buluyorduk ki bu konuda bilgimiz olmadığı dönemdi ama o süre zarfında gördük ki gerçekten böyle karar veren ailelerin o süreci muhakkak yaşaması gerekiyormuş. Çünkü bizim görüşmelerde bir dolu soru işaretimiz kapanmış oldu."
Kızlarını kurumdan aldıkları gün bir veda organizasyonu gerçekleştiğini ve hatıra fotoğrafı çekildiğine vurgu yapan Çelik, o günün ve de o fotoğrafın kendilerini çok etkilediğini, o kareyi çerçeveletip evin girişine astıklarını söyledi.
Özgür Çelik, kızları ile her bir günün son derece kıymetli geçtiğine dikkati çekerek, aralarında geçen en son anıyı şu sözlerle anlattı:
"Her hafta iş seyahatine çıkıyorum, 2 gün önce de yine Ankara seyahatim vardı. Sabahları çok erken kalkıyorum, erken çıkıyorum yola. Saat 05.30'da hazırlanıyordum, tam böyle çıkacakken kızım uyandı, geldi artık sesimi duymuş o saatlerde. Geldi böyle, sarıldı, öptü beni önce bir uğurladı sonra tam kapıdan çıkarken tokasını çıkardı bana verdi. O kadar etkilendim ki ben seyahatimdeki iki gün boyunca bileğime taktım onu. Çok güzel bir anıydı, onu unutmam herhalde."